Medya Emreee diye bağıran bir adet Gündoğdu :)
Keyifli okumalar...
Perşembe günü.EMRE GÜNDOĞDU
"Berktuğ sen bu resimlerin basımıyla ilgilen. Dün gelen kadın tekrar gelip başımızı şişirmesin."
"Tamamdır. Sen gidebilirsin abi, ha bu arada sen iki saat önce çıktığında Yağmur Teyze aramıştı. Cepten ulaşamamış da buradan sordu seni. Şirkete gitmen gerekiyormuş, çok acilmiş, öyle söyledi."
"Sağol koçum, hadi görüşürüz."
....
"Oğlum anlamıyor musun, dedenin kesin talimatı var diyorum. Nuh dedi Peygamber demedi. Hisselerini o Adnan şeytanına bırakmak mı istiyorsun. Bak, deden zaten torunlarının içinde en çok seni seviyor, ama bir gelinde istiyor. Lütfen bizi kırma." Sinirlerim everestin zirvesinden bile daha yükseklere tırmanmıştı. Babama döndüğümde yüzünü ovalayarak bana cevabını vermişti.
Annen haklı Emre...
Hiçbir şey demeden motoruma atladım ve stüdyonun yolunu tuttum. Demek yarın Gündoğdu Şirketler Grubu olarak bir basın toplantısı düzenlenecek ya kaldığımı ya da gittiğimi basına duyuracaklardı.
Stüdyoya girdiğimde Berktuğ' a döndüm," Sen çıkabilirsin, ben akşama kadar burdayım."
"Abi iyi misin?"
"Değilim abicim, değilim."
"İstersen sen eve git, ben burayı idare edebilirim." Kaşlarımı çattım, "Senin yarın sınavın yok muydu?" Biraz gerildikten sonra cevap verdi, "Varda... Ben akşam çalışıp halledebilirim, sen bayağı yorgun görünüyorsun. " " Bertuğ, sinirleniyorum." Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı, "Ben kaçtım." Bu çocuğun hali beni gülümsetirken üzülmeden edemiyordum. Üniversitede okuyordu ama ailesi ona, gereken yardıı yapmıyordu. O da geçimi ve eğitimi bu stüdyoda çalıştığı parayla sağlıyordu. Eğer dedemin şu saçma aile saadeti takıntısı olmasaydı riske atmazdım, ama durum faklıydı. Stüdyo kapanırsa o çocukda açıkta kalacaktı. Bir çare bulmam gerekiyordu. Arkamı dönüp fotoğraf makinemin merceğini temizlerken çan çaldı. Elime, özel cam losyonundan döktüğüm için arkamı dönüp kimin geldiğine bakamadım ve seslendim, "Siz hazırlanın ben şimdi geliyorum." Ses gelmeyşnce arkamı döndüm ve reflek olarak kafamı geri çeviridğimde tekrar gelen kişiye baktım. Sarı saçlı, kısa boylu, mavi gözlü bir kızdı. Saçlar büyük olasılıkla boyaydı. Sarışınları zaten sevmezdim.
Storları indirdikten sonra, bana sanki yanai bir hayvanmışım gibi ürkekçe bakan kıza yaklaştım.
"Hazırsanız, çekelim." Kız etrafına biraz bakındıktan sonra, "Şey... Burada Berktuğ adında biri çalışıyordu, yok mu?" Kaşlarımı çattım. Az önce, bu kız için mi gitmek isteiytordu. Sevgilisi falan mıydı. Buraya gelince ona biraz ders vermeliydim, kız seçerken dikkat etmesi gereken şeyleri anlatmalıydım. Bu neydi böyle, kendisi üniversitede okurken, sevgili için liseli bir kızı mı tercih etmişti. Fazla ucuz..
"Berktuğ yok, ben varım." Rahatsız olduğunu belli ederek kıpırdandığında ayağa kalktı ve, "O zaman ben gideyim." dedi. İlla onun mu çekmesi gerekiyordu resmini! Sinirleniştim.
GAMZE KANDEMİR
"O zaman ben gideyim."
"Nereye?" Adamın kasılan çenesi biraz daha korkmama neden oldu.
"Şey, daha sonra gelirim."
"Neden, resmini Berktuğ'un çekmesini mi istiyorsun?" Evet, çünkü benden para almayacağını söylemişti. Buna da para verirsem yol param kalayacaktı bursuu çekene kadar! Adam giderek aramızdaki mesafeyi kapatıyordu. Korkutucu ba-kışlar ataraken dizlerim titremeye başldı.
"Berktuğ senin sevgilin mi?"
"Hayır!" Gözlerim kocaman açıldı. "Her gittiğin fotoğrafçı da, fotopğrafımı kim çekecek triplerine mi gireresin?" Adam sinirlenmişti.
"Ha hayır."
"Gitmeden resim çektirecek misin?" Resmen dilim tutuluştu, "Evet."
"Güzel." Hipnotizeö olmuş bir biç.imde adama bakarken,
"Nereye geçmeliyim?" Adam beni yönlendirirken karanlık bir odaya girdik.
"Gülümse, çekiyorum... Çektim!" Suratımı buruştururken gözlerim flaşın etgsiyle kamaştıu.
"Olmamış, gevşe... Gülümse... Çekiyorum ve ..." Kıkırdamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu."Özür dilerim, şimdi gülümseyeceğim," dediğimde az önce aslan kesişlen adam yavru kedi bakışları atıyordu. Böyle tepki vermeme şaşırmış olsa gerekti.
"Derin bir nefes al... Hazır mısın?" Sanki ameliyata giren bir doktordu.
"Çekiyoruum ve çektim." Flaşlar sürekli yüzümde patlarken bazen sırıtıyor bazen kaşlarıı çayıyor bazende kahkaha atıyordum.
"Siz burda oturun ben baıldıktan sonra vereceğim. Bu arada şu zarfın üstüne adınızı yazarsanız..." İsmimi zarfın ucuna not ettiğimde yerimden kalktım ve koltuklara yöneldim.
"Tamam." Yumuşacık siyah koltuklarda otururken anın büyüsü bozuldu ve benim aklıma param olmadığı geldi. İşte şimdi yanmıştım. Ne yapmalıydım acaba...
Derken telefonum çaldı arayan Hira'ydı. En ihtiyacım olduğu zamanda aramıştı doğrusu. Şimdi tek yapmam gereken bir yalan uydurup buradan koşarak çıkıp gitmekti.
"Alo... Bebeğim sana harika haberlerim var. Mert varya, bugün benden hoşlandığını itiraf etti!"
"Ne, inanmıyorum ciddi misin?" Ben aniden çığlık atınca, araksı dönük olan adam sıçrayarak ve kaşlarını çatarak bana doğru döndü.
"Evet ciddiyim, aşkım yaa. İki gündür sınıfa gelip gitmekten bi' hal oldu ..."
"Kıyamam yaa..."
"Gamze sen iyi misin?"
"İyiyim aşkım..." Adamın eli bilgisayar mausunun üzerinde durduğunda devam ettim," Ne, öyle mii?"
"Gamze n'oluyor?"
"Tamam bebeğim hemen geliyorum." Hira'nın soran sesiyle bi,rlikte telefonu kapattığımda adama döndüm ve nefes nefese," Benim gitmem gerek, bir arkadaşım kaza geçirmiş de..."
"Yardım edilecek bir durum var mı?" Adam ceketine uzandığında derin nefes aldım ve hızlı hızlı konuşmaya başladım," Hayır, hayır hiç gerek yok. Hem o... Başının çaresine bakabilir. Yanında olsam yeter." Adam ağzını açıp bana bi şeyler söyleyecekken stüdyodan çıkıp koşmaya başladım. Ah Berktuğ... Birde yalan söylemek zorunda kalmıştım iyi mi!
Umarım bu adam beni Berktuğ'a ispiyonlamazdı... Umarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA #Wattys2016
HumorEgosu boyundan uzun yakışıklı playboy. Erzurum'lu pehlivanın torunu Emre Gündoğdu. Hayatın toz pembe olmadığını yeni anlayan genç bir kız. Gamze Kandemir Mutluluğu ve kaderleri, kağıt üzerinde bir anlaşma ve olmayan bir bebek üzerine kurulu. Özgü...