S ı f ı r

360 38 16
                                    


Istanbul'da ki üniversiteme gitmek üzere ailemi, yatağımı ve 19 yıllık yalnız hayatımı ardımda bırakmadan önce -yalnızlıktan kastım gerçekten yalnız olmam ailem dışında ve son zamanlarda internetten tanıştığım yegane insanlar dışında kimsem yoktu- annem bütün akrabalarımızı evimize toplamıştı- zaten çoğu şehir dışındaydı o yüzden çok da fazla değillerdi. Açıkçası gelip gelmemeleri pek umurumda olmamıştı, olur olmadık şeylere gülmeleri ve kendilerini herkesten üstün görmeleri canıma tak ediyordu . Şimdi düşünüyorum da keşke umrumda olsaydı da şu an ardımda mutlu bir aile bırakıp gitseydim okuluma.Ama işler hiç tahmin ettiğim gibi olmamıştı .

O güne geri dönmek gerekirse, her şey sabah ailem için kahvaltı hazırlamaya çalışmamla başlamıştı, şu an şaşırdığınızı duyar gibiyim merak etmeyin sadece gitmeden önce onları şaşırtmak istemiştim. Her şeyden habersiz işime konsantre olmuşken içimde bir ağırlık vardı, ne zaman bu durumda olsam ardından büyük bir felaket geliyordu yaşanılmış ve görülmüştü. En küçük örneği ygs ye girmeden önce olmuştu kitapçıklar dağıtıldığı ve kodlamak için verilen zamanda, ne oldu tahmin edin o lanet olası plastik kalem kutusu açılmadı ve orantısız güç sonucu kalemler yeri boyladı. O an ki stres yetmiyormuş gibi bir de bu geldi başıma ve ben sırf bu olay yüzünden mezuna kalıp bir yılımı feda ettim veya belki de fazla çalışmadığımdandır kim bilir bu detaya fazla takılmamaya çalışıyorum.Sonuçta 1 yıl kaybım olsa da kazandım mı kazandım, ben buna bakarım.

"Ah be oğlum bütün yumurtaları mundar etmişsin ne diye bu işlere kalkışırsın ki sen, hani görmedin burnun da mı tıkalı, leş gibi kokutmuşsun mutfağı eşek sıpası ?"

Annemin ani bağırışı üzerine elimdeki tava havaya fırlamış ve içerisindeki yanık yumurtalarda yeri boylamıştı haliyle. Harbiden nasıl bu kokuyu almamıştım ki ben, koku dayanılacak gibi değildi.

Yavaşça arkamı dönüp anneme bakmaya çalıştım, çalıştım diyorum çünkü ne ara kulağımı tutmuştu ne ara beni mutfaktan aforoz etmişti anlamamıştım bile ki boyu benden 20 cm kısaydı, bu durumu daha da korkutucu bir hâle getiriyordu ve size bir not kısa kadınlardan korkun. Bu ara annem hala olayın şokunu yaşarken tabi ki de ben boş durmamış şom ağzımı açmıştım bile.

''Bir sorum var ben eşek sıpası isem eşek bu durumda kim oluyor hatunum, babam mı yok-''

"Sakın o cümlenin devamını getirmeye bile tenezzül etme beyefendi. Tabi uzatma kablosunu odandan almamı istiyorsan orası başka." Diyerek cırlamasıyla darbe almam bir oldu haliyle. Hem kalbimden hem de totoşumdan.

Keşke ağzımı açmadan önce menzil alanından çıkmış olsaydım.Ama her şey için çok geçti.Gelen terlikle güzelim totoşuma bir morluk daha konmuştu, morardığından emindim çünkü beyaz tenli olmanın yegane getirisi her daim vücutta bir morluk taşımaktı. Yani benim için bu hep böyle olmuştu ki maalesef fazlasıyla da sakar bir insandım.

''Arlas Arın Yüce hemen o terliği geri getiriyorsun yok- !''

Elimi alnıma koyup aynı zamanda aceleyle terliği validemin ayağına geçirirken acıklı bir ses tonuyla konuştum ''Sen beni yarın burada aradığında ben çoktan bu diyarlardan gitmiş olacağım çok ararsın beni sen hah''

--

Tüm günüm annemin misafirler için bana komutlar vermesi ile geçmişti. Sabah ki hıncını böyle mi çıkartıyordu diye düşünmüyor değildim çünkü en sevdiği tavasını hakkı rahmetine kavuşturmuştum ve bu ihtimal fazlasıyla olasıydı. Nedense aralarında mükkemmel bir bağ vardı ve ben bu durumu asla anlayamayacaktım.

Konuya gelecek olursak maalesef annemin 3 yıllık yegane yardımcısıydım. Ablanız evlenip gittiyse ve siz evde tek çocuk olarak kalmışsanız hayat gerçekten zordu ve kız erkek tanımıyordu. Tabi iyi yanları da vardı mesela eğer istersem harika yemek yapardım ama bu benim hep küçük sırrım olarak kalacaktı veya o cam silme seansları sayesinde kollarımın çoğu işi yaparken ağrımaması hatta perde asarken ki esneme hareketlerinin boyuma katkıları gibi.

Zar zor odama yürüdüğümde uyumamak için hiç bir nedenim yoktu misafirlerin canı- her neyse siz anladınız.Her zaman ki uyumadan önce derin düşüncelere dalma anım da misafirlerin gelmesiyle söndü ve direk gözlerimi kapattım. Biliyordum ki eğer uyumasam annem herkese hoşgeldiniz dedirttirecekti ve bunu hiç istemezdim.

Saçımı çeken halamın veledi sayesinde güzelim uykumdan uyanmıştım, aslında bir yandan iyi de olmuştu çünkü karnım benimle konuşma yolunda emin adımlarla ilerliyordu.Saate baktığımda- hay ben senin gibi, telefonum neredeydi ki benim, en son uyanınca bulabileyim diye şifonyerin üze- tabi ya pis veled.Ürkütücü bir yavaşlıkta ve sakinlikte küçük şeytana doğru baktım bu bile ona yeterdi ki biraz daha zorlasam altına işeyeceğini biliyordum.

''Veled telefonumu nerene soktun öt hemen.'' ne bana cani gibiymişim gibi bakmayın o ancak böyle bir dilden anlardı 4 bilemedin 5 yaşında olan bana aptal aptal bakan çocuğun aslında aptal olmadığını, telefonumu ele geçirdiğini biliyorken sakin kalmak çok zordu ne yapabilirdim ki.

"Ne diyorsunuz lan siz?" kapıyı neden kilitlemediğim hakkında kendimle münakaşa içindeyken ve çocuğa saldırmamak için kendimi tutarken salondan gelen bağırış ile yataktan fırlamış hatta hızımı alamayıp 2 saniyede salona varmıştım bile.

Tablo içler acısıydı.Babamı hiç bu kadar sinirli annemi hiç bu kadar dağılmış görmemiştim. Diğer gereksizler ise korkulu ve bir o kadar da şaşkınlardı babamın hiddetli hali karşısında, haklılardı da babam hep sessiz bir kişiliğe sahip olmuştu ve büyük bir olay olmadığı sürece asla bağırmazdı.Yani şu anki durum herkes için oldukça şaşırtıcıydı. Olay öyle ki karnım bile sesini kesmişti ki bu da şaşırtıcıydı düşünün ygs de bile ben karnımla iletişim kurmuştum keşke bir kaç şey öğretseydim de işe yara-

"Onu Arlas' a sormak lazım kardeşim." halam her zamanki gibi kapanmayan çenesini açmış ve olayın daha da hiddetlenmesine neden olmuştu bile.Ben ise hala size olay anlatma derdindeyim işte bu da benim yersizliğim neyse devam edelim.

''Def olun gidin lan benim evimden, aileymiş bu mu aile bir daha ne evime gelin ne de oğlumun adını ağzınıza alın. Size de sizin yapacağınız işe de-'' daha ne olduğunu anlamadan babam kucağıma düşmüş ona göre zayıf olan ben ise onun altında kalarak yeri boylamıştım.

O an her şey yavaş çekim ilerliyordu sanki ne ben bunu durdurabiliyor ne de hızlandırabiliyordum. Ne olanlardan haberim vardı ne de olacaklardan, eğer olayın içinde şu an annemin elinden düşen telefonumun bir ilgisi varsa ki vardı.Olayları yavaş yavaş kavrarken birden tüm düşüncelerim off tuşuna basmışım gibi kapanmıştı. Tahmin ettiğiniz gibi evet ben Arlas Arın Yüce babasının üzerine yığılması sonucu bayılmıştım. Bu ne ilk olmuştu ne de son olacaktı. Ve evet hâla açtım.

-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-

Giriş bölümü her ne kadar sıkıcı gibi görünse (ki bu benim için böyle)tabi ki devam bölümlerinde işleri baya bir karıştırmayı düşünüyorum. Uzun zamandır yazmak istediğim bir kurguydu ama ne yapacağım belli olmaz her ne kadar planlamış olsamda kafam estikçe kurguyu değiştirebilirim valla kendime bu konuda hiç güvenemiyorum maalesef.Umarım bir şeyler başarabilirim.

(Ve adından da belli olduğu gibi bxb bir hikaye homofobiklere sağdan sağdan gidiş yolu hazır hadi bakıyım go go go)

Göçebe |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin