♣8♣

35 8 6
                                    

Karşımda sarı iri bukleleriyle bana ukala bir gülüş sergileyen kıza gözlerimi pörtleterek baktım. Dilim tutulmuştu. Ne yapacağımı bilemez halde Gökay'dan uzaklaşarak ileriye doğru gttim. sıralardan birinin üstünde bırakılmış kırmızı kapaklı defteri alarak , sıraya atılmış kalemi de alıp defterden rastgele bir sayfa açtım ve hızlıca yazdım.

"Neden böyle bir şey yaptın?" yazarak kalemi sıranın üstüne bırakıp defteri elime aldım. Ellerim titriyordu. Ayakta zor duruyordum bir elimle sıradan destek almak istercesine sıkıca tutundum. Diğer elimle defteri kıza uzattım. Defteri okuduktan sonra gülerek sıranın üstüne bıraktı. Gözlerini bana dikip bir eliyle sırada ritim tutarken ayağını birden sertçe yere vurdu ve tüm alaycı gülümsemesi birden büyük bir sertliğe dönüştü.

"Ne zamandır seni izliyorum. Açıkçası seni değil de Gökay'ı izliyorum ama ne yazık ki bu aralar onun yanında seni çok gördüğümden seni de izlemek durumunda kalıyorum. Kantin de ki olaydan sonra Gökay artık bizimle pek takılmıyor. Bir senedir onun beni fark etmesi için neler yaptığımı biliyor musun sen? senin gibi dilsiz bir kızla konuşacak ne var bilmiyorum ama bunu da kökten çözeceğim. Şimdii ya artık Gökay'la arana mesafe koyarsın ya da bu fotoğraf tüm okula yayılır ve dilsiz kızımızın büyük ama karşılıksız aşkı tarafından da öğrenilir. Ne dersin ?"

Defteri bıraktığı sıradan alıp hızlıca yazıp ona uzattım. Terden soğuyan ve titreyen ellerimi saklamak istercesine arkama sakladım. Defterde yazdığım yazıyı sesli bir şekilde okudu.

"ama ben Gökay'ı sevmiyorum ki. Tamamen yanlış anladın o benim sadece sınıftan bir arkadaşım"yazdığım şeyle dalga geçercesine okuyup defteri sıranın üstüne doğru fırlattı.

"Bu numaralar bana sökmez tatlım. Ben sizin gibi ucubelerin ciğerini bilirim. Hep küçük bir iyilikte hemen yüz bulur daha fazlasını istersiniz. Olmaz tatlım başka kapıya sana burdan iş ÇIKMAZ.!"

Bahsettiği kişi kendisi olmalıydı. Ciğerini bilirmişmiş kendi öyle galiba herkesi öyle sanıyor. TABİ Kİ DE BUNLARI SÖYLEYEMEDİM.

O sırada Gökay'ın yerinde kıpırdanmasıyla iri bukleli kız da ben de susmuştuk. Gerçi o susmuştu. Konuşan tek oydu çünkü. Dışarıdan gören biri kendi kendine kavga ettiğini sanabilirdi ve bunun okulda yayılmasıyla iri bukleli kızın adı artık deli iri bukleli kız olarak anılabilirdi. Aklıma gelen bu fikirle gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu durumda bile gülecek bir şey buluyor olmak asıl delinin ben olduğumu kanıtlıyordu. Gökay artık gözlerini ovuşturmuş iki kız arasında gözlerini gezdirip duruyordu.Kız heyecanla sanki yıllardır(!) görmediği Gökay'ına doğru koşup sırasının önüne oturdu. Gökay uyku sersemi şaşkın bakışlarla kızı izliyordu. Bense onlardan fazla bir uzaklıkta değil ama çok yakında olmayan bir sıranın önünde onları izliyordum. Gökay bana bakıp gözlerini kısarak ne olduğunu soran bakışlarla bakmaya başladığında iri bukleli kız bunu fark edip ilgiyi kendine çekmek istercesine bir eliyle Gökay'ın çenesini kavrayarak kendine çevirdi. Bu görüntüye gözümü devirip arkamı döndüm.Kulaklarımı iri bukleli kızın sesi doldurdu.

"Uykucu sonunda uyanabildin"

Bunca zamandır nasıl uyanmadığına şaşmalı.Resmen şurada iki saatlik gerilim filmi çekilmişti ve onun tek yaptığı, filmlerdeki gerilim müziğinin yerini dolduran horlaması olmuştu. Evet horluyordu ve ben bundan rahatsız olmamıştım,en azında o gerilim dakikalarına kadar.

"ooo ne zamandır uyuyorum ben ya en son yattığımda ders matematikti" o ilk dersti Bay uyku tulumu.

"Ben geldiğimde uyuyordun."

Duyulan Geniş ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin