Paketi denize bırakarak elimle sürükledim. Gözlerimden akan yaşlar bana ihanet edercesine gözlerimi yakıp, yanaklarımdan süzülüyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Yorgun gözlerim ağlamaktan kan çanağına döndüğünden emindim. Her geçen yılım, saatim böyle geçiyordu. Zaman bile ayak uyduramıyordu bana. Yanaklarımı ıslatan gözyaşlarım birbiri ardını izlerken yorulduğumu hissettim uyuştuğumu. Derin bir nefes aldım ve uçsuz bucaksiz denize baktım. Eskiden hayalim olan beni ayakta tutan denize. Artık herşey için çok geçti. Ne deniz götürebilirdi acılarımı dalgalarıyla ne de artık o gelirdi...
~~~~~~~~~~~~~~~~
Çalan alarmın sesiyle beraber gökyüzündeki bakışlarımı saate yönlendirdim. Dünün verdiği yorgunlukla beraber bir de tarifsiz bir baş ağrısı vardı. Çalmaya devam eden alarmın sesiyle yüzümü buruşturdum. Dolabıma yönelip somon rengindeki kazağımı ve siyah pantolonumu çıkartıp yatağa koydum. Yatağımın altındaki büyük kutudan iç çamaşırlarımı dq çıkartıp yatağa bıraktım. Ve.banyoya yöneldim.Yeni okula gidecektim. Mutlumuyum? Bilmiyorum ama belki acımı biraz olsun hafifletir kim bilir belki de kısa süreliğine unuttururdu.
Giydiğim kazak ve pantolonumla aynanın karşısına geçtim. Bileğimdeki tokayı çıkartırken burnumda hissettiğim sızıyla beraber gözlerim dolarken daha ne olduğunu anlamadan burnumdan akan sıvı, damla damla kazağıma işlemişti.
Ah!
Elimi burnuma tutup koşarak banyoya girdim. Banyo dolaplarından çıkartığım peçeteyi burnuma tuttum. Kanamanın durduğundan emin olunca peçeteyi çöpe attım. Musluğu açtım. Önce ellerimi yıkayıp sonra avucuma suyu doldurup yüzümü yıkadım.
Okula geç kalmak istemediğimden dolayı acele ediyordum. Ebru ablayı uyandırmadan evden çıkmayı başardığımda okula doğru yürümeye başladım.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Okulun önüne geldiğimde şöyle bir bakış attım. Büyük bir okuldu. Bahçesi de büyüktü. Çardaklar ve banklar da vardı. Omuz silkinip okul kapısından girdiğimde çardakta oturan bir çocukla göz göze geldim.
Derin derin nefesler alırken elim titremeye başlamıştı bile.Koşar adımlarla ve de sakin olmaya çalışarak çocuğa doğru yürüdüm. Gözlerimi hala ondan ayırmazken o da kaşlarını çatmış beni izliyordu. Nefesim sıklaşırken iki gün boyunca kendime engel olmak için kendimi çok kastığımı hatırladım. Çocuğun önünde durup derin bir nefes aldım. titreyen elimi kaldırıp çocuğun saçlarına götürdüm. Elimi kaldırdığımda ne yaptığımı anlamaya çalışırmış gibi tek kaşını havaya kaldırmıştı.Gözlerimi kapatıp gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Saçlarını geriye atıp ondan uzaklaştım. Kendimi çok kasmamla oluşan duygu patlamasıyla iki üç adım gerileyerek yere dizlerimin üzerine çöktüm. Derin nefesler almaya çalışıyordum. Titreyen ellerimi saçlarıma geçirip bir müddet öyle bekledim.
-" Tamam Sakin ol ve kendine gel. İyi misin?!"
Duyduğum sese karsılık vermek istesemde sanki binlerce kişi etrafımdaymış da hepsi bir ağızdan konuşuyordu. Nefesim kesilğini hissettim bir an nefes almaya çalıştım. Bağırıp çağırmak istedim. Ellerim boğazıma gidince nefes alamamanin verdiği etkiyle boğazımı sıktım. Hiç bir şey elimde değildi. Hiçbirşeyi bilerek yapmıyordum ellerimi bağımsızlığını ilan etmiş gibi ben den kopmustu sanki. Dudaklarımda hissettiğim basınçla gozlerimi sımsıkı kapattım. Ardından yüzümde hissettiğim ıslaklıkla hışımla doğrulduğumda öksürük krizine tutuldum. Önüme uzatılan suyu zar zor alıp içmiştim. Azda olsa kendime geldiğimde bir el hissettim belimde hızlı arkama döndüğümde kahvenin en koyu tonu gözlere kesişti bakışlarım korkuyla baktım o gözlere. Bu oydu. Saclari alnına dağılan çocuk..
-" Korkuyorsun!?"
Titrek bir nefes verdim şaşkınlığımın ardından . Daha ne diyecegimi bilmeden tekrar konuştu.
-" Haklısın korksan iyi edersin."Fısıltıyla söylediği sözler üzerine elini bana uzattı. Etrafına baktığımda herkesin buraya baktığını gördüm. Titrek bir nefes alarak bana uzattığı eli es geçerek kendim ayağa kalkmaya çalıştım. Ayaklarımın üstüne basmamla başımın dönmesi bir oldu. Dengemi kaybedip tekrar yere düşerken kendime biraz izin verdim. Gözlerimi kapattım. Derin nefes alıp aldım. Önümde bir el gördüm gözlerimi açar açmaz. Elin sahibine baktığımda korkuyu tüm uvuzlarımda hissettim. Gözlerine kenetledim gözlerimi. O anda gözlerinde geçen bazı duygu kırıntılarıyla ne zaman tuttuğumun bile farkında olmadığım nefesimi verdim.
Titreyen ellerimi elini uzatan çocuğun eline uzattım. Diğer elini belime dolayıp kalkmamı sağladı. Okulun içine geçerken bize meraklı gözlerle izleyenlerden ve belimdeki elinden çok rahatsız olmuştum.Kızlar tuvaletine doğru giderken bir eli hala belimde diğer eli ile elimi tutuyordu. Kızlar tuvaletini girdiğimde o da içeri gelmişti. Bize şaşkınlık ve merakla bakan kızları görünce çocuğun tişörtünü sıkıp, başımı boyun girintisine soktum.
-"Kızlar dışarı hadi!!!"
Diye bağırmasıyla tişörtünü daha da çok sıktım.
-"Tamam sakin ol!!"
Belimdeki elini çektiğinde birden yalpaladığımda elleri tekrar belimi kavradı.
-" Sakin ol! Şimdi bırakacağım seni tamam mı?"
-"T-t-"
cevap veremeyeceğimi anlayınca başımı salladım. Belimdeki ellerini çekince duvara yaslandım. Çıkmakta olan kızlara döndü ve bir kızı durdurdu.
-"Tokanı ver!"
Kız şaşırsa da göz ucuyla bana baktı. Başındaki tokayı çıkartıp çocuğun eline verdi. Ve beni kendine çekip arkama geçti. Saçlarımı toplayıp, bana döndü.
Yüzümü yıkayıp, suyla boynumu ıslattı. Bu ani hareketiyle ufak bir çığlık attım.
-"Tamam, birşey yok. Biraz daha iyi misin?"Bana sorduğu soruya cevap vermedim. Aynaya baktım. Kendime...
Ne kadarda acizdim. Bir takıntı beni ne hale getiriyordu. Daha tanımadığım birine muhtaç eder olmuştu. Sonra aynada kesişti bakışlarımız. Merak vardı gözlerinde öfke kırıntılarıyla harmanlanmış..Bir bölümün daha sonuna geldik. Nasıl buldunuz???🤔
Arkadaşlar vote ve yorumlarınızı bekliyorum!..
❤️🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat
Teen FictionYarım kaldı hikayemiz. Battı kağıttan gemilerin senin denizinde, solmuştu hayallerim hayatında. Artık gökyüzü mavi değil ben bakınca. Artık geç geliyor ilkbahar. Sonra diyorum ki gelme sen artık, ben ölmüşken umutlarım yokken... Karanlık karanlıkta...