Chanyeol derin bir nefes aldığında vücudun saran hissin verdiği güç ile dolmaya başlamıştı. Periyi tüm iliklerinde hissediyordu. Onun sağladığı ve belki de içinde uyanmış olan büyü güçlerini hissetme gücü onun işini kolaylaştırmaya başlamıştı.
Etrafta olan biten her şeyi fark ediyordu. Kimin çok güçlü bir aura yaydığını veya kimde aslında korkulmaması gereken güçte büyü gücü olduğunu anlıyordu. Büyü güçleri hafif bulanık ama tuhaf biçimlerde karanlığında bir ışık gibi beliriyordu. Hangi büyünün kime ait olduğunu ise rahat bir şekilde anlayabiliyordu.
Tabi bu durumda karşısındaki devasa büyü gücünün de farkına varmıştı. Bu o kadından geliyordu. Chanyeol 'Ne güç!' diye içinden geçirmişti. Gerçekten korkulabilecek bir düzeye sahipti. Ama bu şu an Chanyeol'u engelleyebilecek değildi. Çünkü şu an sadece bu büyünün etkisinden kurtulmak ve bir an önce düşmanı yenmek istiyordu.
Kadına göre Chanyeol hala etrafında olup bitenin farkında olmadan ayakta dikiliyor ve rengi gitmiş gözleri ile etrafı inceliyordu. Tabi bu durum düşmanın hoşuna gidiyordu. Karşısındaki savunmasız çocuğa saldırmak ve ona acı çektirmek için yanıp tutuşuyordu.
Kadın ellerinden birini havaya kaldırdığı da diliyle dudaklarını yalamış ve "Bu yakışıklı çocuğa da yazık olacak." demişti.
Elini aşağıya indirdiğinde büyüsünün Chanyeol'e çarpmasını beklediği esnada Chanyeol aniden yana kaymış ve büyüden kurtulmuştu.
Kadın şaşkın bir biçimde karşısındakine baktığında bir iki tur daha büyü toplarından yollamış ve bu sefer hızlarını da arttırmıştı. Ama her birine Chanyeol aynı şekilde cevap verince kadının siniri beynine fırlamıştı. "Bu nasıl olabilir lanet olası!" diye kükrediğinde Chanyeol bu sefer ona karşı atağa başlamıştı.
"Senin görememen, hissedememen gerekiyordu. Nasıl!?" diye tekrardan bağırdığında Chnayeol sadece sırıtmak ile yetinmişti. Kadına karşı göndermiş olduğu birkaç alev topu işe yaramamış olsa da başından beri amacı onu bu ateşlerle saldırmak değildi. Şu an sadece perinin gücünü toplaması için zaman kazanıyordu. Asıl saldırıyı onunla birlikte yapmaya karar vermişti.
"Nasıl bunlar oluyor?" diye zihninden sorduğunda periye beyninin içinde yankılanan ve kendisini cennete götürebilecek kadar güzellikte bir ses yankılanmıştı.
"Anlaşma yaptık Chanyeol."
"Ben hatırlamıyorum." Peri kıkırdamıştı. "O parşömeni açtığın anda seninle anlaşmamız da imzalanmış oldu."
"Bu anlaşma bana zarar verecek mi?" Peri bir süre ses çıkarmamıştı ama söze başladığında sesi de bir o kadar sertleşmişti. "Bu sana kalmış Chanyeol."
Chanyeol hiçbir şey söylemeden onunla konuşmasından uzaklaşmış ve karşısındaki düşmanı oyalama işini yavaş yavaş bitirmişti.
"Yapalım şu işi." diye aklından geçirdiğinde peri tekrardan ona sarılmış ve yanağına bir öpücük koymuştu. "Bunu Baekhyun görmesin." diye söylendiğinde peri kıkırdamıştı. "Gücümü böyle verebiliyorum. Kıskanmasın." diye sözünü bitirdiğinde Chanyeol içinde artan gücü hissetmişti.
Aslında bu güçteki değişim o an şehirde bulunan üst düzey herkes tarafından bir esinti gibi de olsa hissedilmişti. Chanyeol içine dolan gücün fazlalığından ani korkmuş olsa da hiç tereddüt etmeden ağzından nereden bilmediği sözlerin çıkmasıyla daha önceden yapmadığı bir büyüyü karşısındaki düşmana yollamıştı. O gücün içindense ateş ruhu bir anda belirmişti.
Kadın neye uğradığını anlamadan bu büyünün içinde sıkışıp kaldığında aniden bir çığlık atmıştı. Sanki derisi yanıyormuşçasına bir acı hissetmişti. Etrafını saran alevlerden bir türlü kurtulamıyordu. Son sözleri ise Chanyeol'u lanetlemek olmuştu. "Bir daha ışığı göremeyeceksin! O kızıl gözlerin sonsuza kadar lanetlenecek!" diye bağırdığında arkasında titreşen sesi yankılanırken yok olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Flame ○ Chanbaek/Baekyeol
Fanfic[Tamamlandı] Bundan 100 yıl kadar önce. Büyülerin kullanıldığı bir ülkede aniden beliren şeytanımsı yaratık, birden bütün nefretini bu ülkeye kusmaya başlamış. Bu saf kötülüğün arasındansa saf bir ışık yükselmiş. Bu ışık bir insanmış ve bu insan b...