Darkness

1.5K 37 8
                                    

Hayatımdaki en heyecanlı günüme uyanırken bugün alacağım sonucun bütün hayatımı değiştireceğini en başından beri biliyordum. 

Güneş ışıkları resmen gözlerimi hedef almış bir şekilde uykumu bölerken tek yaptığım şey homurdanıp yüzümü yastığa gömmek oldu. Ki bunu yaptıktan sonra kalkışım fazla uzun sürmedi. Bugün üniversite sınavının sonuçları açıklanacaktı ve bu bütün hayatımı etkileyecektim. Tercihlerimin çoğunluğu ailemden uzak her yerdeydi. 

Heyecanla yataktan bilgisayarımın başına geçtim. Eski püskü dökülmeye yüz tutmuş bilgisayarım hayatım boyunca belki de ilk defa bu kadar önemli olmuştu benim için. 

Açılması için bir kaç kez kasaya vurduğum da ancak kendine gelmişti. Bilgisayarın açılmasını beklerken boş durmayıp hızla küçük odamdaki küçük banyoya girdim. Saçımı bileğimdeki tokayla hızlıca toplayıp elimi yüzümü yıkadım. Odama girdiğimde çok sevgili bilgisayarım daha yeni açılmıştı. 

Heyecanla giriş yaparken kalbim resmen ağızımda atıyordu. Ama malesef sonuçlar hala girilmemişti ki bu çok sinir bozucuydu. Daha kaç saat beklemem gerekiyordu hayallerimi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimi öğrenmek için. Bilgisayarı kapatma ihtiyacı duymadan küçük dolabımın başına geçip kot pantolon ve beyaz düz tişörtümü çıkarıp üstüme giydim. Ayağıma siyah vanslarımıda geçirip cebime bir kaç dolar ve telefonumu koyup odamdan çıktım. 

Henüz babam dışında kimse uyanmamıştı. Babamın yanına gidip onu öptükten sonra "Ben Izzy'lere gidiyorum. Sonuçlarım açıklanır açıklanmaz sizi ararım." dedim. Babamda beni öpüp "Tamam. Dikkatli ol." dediğinde başımı abartılıca sallayıp evden çıktım. 

Hızla adımlarla Izzy'lerin evine ilerlerken bir yandan kendi kendime Katy Perry 'Teenage Dream' mırıldanıyordum. 

Evlerine vardığımda kapıya birkaç kez vurup açmalarını bekledim. Kapıyı Izzy'nin büyükannesi Emma açtı. Ona sarılıp yanaklarına sulu öpücükler bıraktım. "Günaydın Emma." "Günaydın Bon." diyerek geri çekilip içeri geçmem için işaret verdi. Izzy burada büyükannesi Emma ve kardeşi Jason ile yaşıyordu. Annesi işi yüzünden burada değildi ve babası da iki sene kanserden ölmüştü.

Koltuklardan birine kendimi atıp "Bugün ayrı bir güzelsiniz Emma hanım." diyerek güldüm. Bu lafıma göz devirip "Her zaman ki halim canım." diyerek cevap verdi. "Izzy yukarda mı?" dediğimde başını iki yana sallayıp "Hayır bir işi olduğunu söyleyip çıktı." dediğinde içimi merak salmıştı. Bu saatte ne işi olabilirdi ki onun. "Çok oldu mu çıkalı." "20 dakika olmuştur." "Pekala, bende çıkıyorum o zaman Emma." diyerek ayaklandığım da "Daha yeni geldin nereye birlikte kahvaltı ederdik." dedi. Gülerek "Üzgünüm ama diyetteyim." dedim. 

"Siz ve şu anlamsız diyetleriniz." derken ben çoktan kapıya ulaşmıştım.

Telefonumu çıkarıp Iz'ı aradığımda telefonu kapalıydı ki bu sadece merakım artmasına sebep olmuştu. Onu bulduğum da bütün bunların hesabını soracaktım. Dalgın bir şekilde yürürken birine çarpmamla afallayıp bir an dengemi kaybettim ama hemen ardından kendimi toparladım.

"Afedersiniz." diyip çocuğun yüzüne baktığımda çocuğun sert bakışlarından fazlasıyla korkmuştum. Hadi ama bana çarpan o özür dileyen ben ve kötü kötü bakan yine de o çocuk mu? O bir şey demeden yürümeye devam ederken onun arkasından bakmadan duramamıştım.  

Kendi kendime "Aptal." diye mırıldanıp yürümeye devam ettiğim de Izzy'i tekrar aradım. Telefonunu açmıştı ama aramama cevap vermiyordu. Sesli mesaja düştüğünde "O lanet telefonu hemen aç." diyerek kapattım. Izzy bu hayatta en çok değer verdiğim kişilerdendi ve başının belaya girmesini istemiyordum.

Telefonum çalmaya başladığında Izzy'nin olmadığını görünce yüzüm düşmüştü. Arayan Matt'di ve kim bilir ne demek için aramıştı. "Efendim Matt." dediğimde heyecanlı ses tonuyla "Sonuçlar açıklanmış Tanrım Bon. istediğim yeri kazanmışım." diyerek ardından sevinç çığlıkları atmıştı. Pekala, direk sonuçlarıma bakmalıydım. "Başaracağını biliyorduk Matt." "Hey eğer istersen seninde sonuçlarına bakabilirim." dediğinde "Sokağın ortasında kazandığımı öğrendiğimde nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum." dedim gülerek. "Hey belki de kazanmamışsındır ne bu özgüven." dediğinde gülmem yerini kızgın bakışlara bırakmıştı. "O lanet olası çeneni kapatmalısın Matt." "Tamam susuyorum. Kazanacağını biliyorum Bon. ben kapatmalıyım annem onlardan ayrılacağım için ağlamaya başladı. Tanrım ne kadar da sulu göz. 'Hayır anne sen değil Bon sulu göz.' Kapatıyorum Bon sonuçları alınca ara beni." diyerek telefonu kapattı. 

Küçük kütüphaneye girdiğimde hızla ve heyecanla bir bilgisayara oturdum. Bilgilerimi yazarken ellerim buz gibi olmuştu ve fazlasıyla titriyordu. 

Sonuçlarıma girdiğimde ilk tercihimin tutmayıp ikinci tercihimin yani buradan sadece birkaç saat uzaklıkta ki bir üniversitenin tuttuğunu gördüğüm de gözlerim dolmaya başlamıştı. Ben sadece Amerika'ya gidip güzel bir üniversite hayatı yaşamak istiyordum. Ve şuan elimde olan tek şey Nottingham'dan birkaç saat uzaklıkta ki  Bradford'de bir üniversiteydi. Sinirle çıkıp kendimi sokağa attım. Koşarak bir ara sokağa girdiğimde kendimi kaldırıma atıp ağlamaya başladım. 

İnsanlar bana deliymişim gibi bakarken bu ilk defa umurumda değildi. Telefonumun çalmasıyla gözyaşlarımı silip cebimden telefonumu çıkardım arayan Izzy'di. 

"Beni bu kadar aramanı gerektiren olay ne söyler misin?" dediğinde tek yaptığım "Izzy." diye mırıldanmam olmuştu. "Hey ne oldu sana yoksa ağlıyor musun?" dediğinde "Kazanamadım Izzy." diyebildim sadece "Neredesin sen hemen geliyorum." dediğinde "Kazanamadım. Kazanamadım." diye mırıldanmaya başlamıştım. Telefonum yere düştüğünde hastalıklı insan gibi sallanıyordum. Bu tepkime abartıyor diye bilirsiniz ama inanın bana sizde benim aileme sahip olsaydınız aynısını yapardınız. Bu onlardan uzaklaşmam için tek şansımdı. 

***

Sınır +50 vote +10 yorum <3 

DarknessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin