"Günaydın Ares Bey" sözlerinin ardından sol elini, beklediği kişeye uzattı, genç kadın. "Size de" elini kavramış ve ardından geri bırakmıştı. "Sizi görmeyi beklemiyorum. Umarım fazla bekletmemişimdir" sözleri ile birlikte, genç kadının yüzüne bakarak, gelme sebebini öğrenmeye koyulmuştu. "Hayır, asıl siz, böyle habersiz geldiğim için kusura bakmayın, lütfen" onun mahcup ve utanan tavırları garip gelse de, ellerinin masanın üzerinde birleştiren Ares, dikkatle onun yüzüne bakıyordu. Ona karşı temkinli davranmaya çalışıyordu zira bu zamansız ve habersiz geliş, onu fazlası ile rahatsız etmişti.
"Bir önemi yok. Ama gelme nedeninizi bilmek isterim" kahve fincanının yanında duran ellerinin titrediğini fark ettiğinde, bunu belli etmekten kaçınarak, gözlerini yüzüne çıkardı. "Şey, ben-" beklediği kişiyi karşısında görene kadar birçok kez konuşma provası yapmış olsa da, şuan Ares' in karşısında tüm hepsi bir anda uçup, gitmişti. "Sizi dinliyorum, Sonay Hanım" onun ses tonu, karşısındaki genç kadını telaşlandırdı. "Açıkça söylemeliyim ki, buraya deli bir cesaret ile geldim" derin bir nefes aldı ve boğazını temizleyerek, sözlerine devam etti. "Her karşılaşmamızda, sargınız varken, şuan olmaması, beni memnun etti" "Buraya bunu söylemek içim gelmiş, olamazsınız" sert bir tavır gösteren Ares, onun düzgün cümle kuramamasını sağlıyordu.
"Uzun yıllar tek amacım, babama yaraşır bir evlat olmaktı. Bunun kaygısı ta küçük yaşlarımda hissediyordum. Bu şirketi babam, amcamla birlikte ortak kurmuştu. Ve onun üç oğlu varken, ben kız çocuğu olarak ailemin tek çocuğuydum. Şirketi varisi ve yönetecek olan bu üç oğlandan birisi olacaktı" Ares genç kadının sözlerini dikkatle dinliyor ve varmak istediği noktayı anlamaya çalışıyordu. "Bizi tamamen saf dışı bırakabilirlerdi. Ben tüm hayatımı bunun üzerine kurdum" kahvesinden bir yudum alıp, boğazını ıslattığında, sözlerine devam etti.
"O hayatımdan bir gün giderse, yıklırım diye düşünüyordum. Ama aksine daha da güçlenip, onun bayrağını devraldım. Geçen yıla kadar hayattaki tek amacım babamın yerini hakkı ile doldurup, onun başarısını daha ileri taşımaktı. Bundan başka bir şey düşünmüyordum. Ta ki, geçen yıla kadar..." arkasına yaslandığı sandalyesinde, önce doğru gelip, karşısındaki, etkisi altında olduğu gözlere yakından bakmak istedi Sonay Hanım. "Fakat sen, Ares Karal; beni amacımdan alıkoyuyorsun" Sonay Hanımın sözlerinin ardından alnı kırışan Ares, onun sözlerini anlamaya çalıştı. "Sizinle ilk karşılaştığımızda, hissettiğim şeylerin önce bir hayranlık olduğunu düşünmüştüm. Başarılarınız ve çalışma zekânıza hayranlık duyduğum için size karşı hislerim olduğunu düşündüm. Ama hislerimin farklı olduğunu, çok geçmeden anlamıştım. Siz çok farklı birisiniz. Yanınızda olmak bile kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor. Geçen seneden bu yana tek düşünebildiğim sizdiniz. Aklımı istila ettiniz Ares Bey. Tuhaf olanı bundan memnunum. Aslında bir yandan da, tedirginim. Anlaşma olmayacak ve gideceksiniz" hızlıca aklından geçen her şeyi dile getirdiğinde, Ares karşısıdaki genç kadının son sözlerini bekliyordu.
"Sizi, bir daha göremeyecek olmak beni son derece korkutuyor. Tüm bunları ise bunun cesareti ile söylüyorum. Eğer amcam anlaşmayı kabul etmezse, bir daha ne zaman görebilirim, bilmiyorum. Ares Bey, ben yirmi dört yaşında ve işkolik olarak adlandırılacak bir insanım. Fakat sizden sonra sarpa sardım" derin bir nefes alıp, geri bıraktığında, omuzlarını tekrar dikleştirmişti.
"Lütfen sözlerimi, içtenlikle dile getirdiğimden emin olun. Buraya beni reddedip, alay konusu etmenizi dahi göze alarak geldim. Ama böyle bir şeyin söz konusu bile olmayacağından eminim" Sonay Hanımın kalp atışlarının sesi ta kulaklarına kadar ulaşırken, dışarıdan da, duyulmasın diye eli ile üzerini örtmemek için diretiyordu.
Ares' i ilk gördüğü günden beri onun ifadesiz yüzü onu etkiliyor olsa da, şuan merakla ondan bir tepki bekliyordu. "Sonay Hanım, böyle söyledğim için üzgünüm. Ama hayatımda eşsiz biri var ve ben onunla evlenmek için gün sayıyorum" Sonay Hanımın gözleri o an, Ares' in masanın üzerinde, iç içe geçmiş ellerine kaydı. "Ne?" şaşkın hali ile o an tepkisine engel olamamıştı. Parmağında yüzük yoktu. Hayatında birinin olabileceği bile aklına gelmemişti. "Hislerinizi böyle cesurca dile getirebilmeniz, ne kadar güçlü biri olduğunuzu gösteriyor. Fakat ben tüm bunları, hiç duymamış gibi yapmak durumunda kalacağım. Beni anlamanızı umuyorum" karşısında, kalbinden geçen şeyleri cesurca dile getiren kadına saygı duymuştu Ares. Fakat hislerinin karşılıksız olduğunu onu kırmadan anlatmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi
Ficção Adolescente"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden git Beren" "Ben elindeki kandamlaları ile sevdim seni. Gözlerin kararıp, Azrail'e büründüğünde bile sevmeye devam ettim. Atmayı unutan kalbin...