Sessizliğin Sesi

27 7 4
                                    

Her şeyin bir sesi var. Yağmur damlalarının yere düştüğünde çıkardıkları ses, yaprakların birbirine yapıştığında çıkan o hışıltılı ses, şelalenin şiddetliymiş gibi gözüken oysaki içini rahatlatan o güzel sesi... İşte hayatımızda ki olmaksızın sesler.
Bir de sessizliğin sesi vardır ya da yoktur iki türlüdür işte. Tüm sesler kesilirse o zaman insan kaybeder kendini ve aklını. Gece ve onun yoldaşı sessizliğin sesidir. Hiç bir şey duymasan bile kendi nefesinin sesini duyarsın. Hadi nefes alırken çıkan o seside duymak istemesek ağzımız ve burnumuzu tutsak bile nefes almadan yaşamanın acısını duyarsın. Dışarıya çık ve önüne gelene sor "sessizliğin sesi var mı?"diye. Kimisi yok der kimisi var. Ben de diyorum ki kulağına gelmese bile her yerde duyarsın sessizliğin sesini. Sessizliğin normalinden çok daha fazla sesi var bence. Ortam sessiz olsa bile kafanın içinde dolaşan düşüncenin sesini duyarsın. Beyninin sesini duymak istemesen bile aşikâr. Beyin sessiz olamaz ki. Benim en büyük korkumdur sessizlik. Belki de herkesin. Düşünmek bile çok zor. Bir odanın içinde saatlerce, aylarca, yıllarca durmaya çalışsak örneğin. Hayır ya duramayız ki kendi kendimize konuşuruz kafayı yeriz. Ayrıca biz sessizliğin sesini duymak istesekte duyamayız ki. Sessizliğin yerini doldurmak için; evde televizyon, arabada radyo, bir yere giderken kulaklarımıza kulaklığı takıyoruz. Başka biriyleyken bile sessizlik oluştuğunda kendimizi birden boşlukta buluyor gibiyiz. Bazen sessizliğin yerini sesle doldurmak bile yetmeyebiliyor. Arkada müzik klibini açıyoruz, telefonda oyunlar oynuyoruz, can sıkıntısıyla televizyon kanallarını değiştirip duruyoruz, nedensizce buzdolabını açıp can sıkıntımızı giderecek bir şeyler arıyoruz, sessizliği bozmak adına havadan sudan konular bulup konuşuyoruz. Sessizliği verimsiz ve boşa harcanmış zaman olarak algılıyoruz. Sessizlikten bu kadar korkmamızın sebebi belki de içsel çatışmamızla yüzleşmek, kendi düşüncelerimizle baş başa kalmaktan korkmamızdır. Ya da sessizliği mutsuz bir yalnızlık ile ilişkilendiriyor olabiliriz. Oysa ki sessizliği kullanarak yoğun,stresli ve koşturmacalı hayatlarımızda kendi tempomuzu yakalayabiliriz. Sessizliğin huzurunu bir kez anlamaya başladığımızda onun sakin , iyileştirici ve yaratıcı gücüne alışır kendimize ve çevremize daha net bir bilinç ile gözlemleyebiliriz. Kendimizi dinlemeyi başarabildiğimiz zaman , deniz kenarında muhteşem manzaraya sahip kafede yüksek sesle çalan müziğin gereksizliğini farkedeceğiz. Deniz manzaralı bir yerde isek dalgaların sesini duymaya çalışacağız. Orman manzaralı bir yerde isek yaprakların hışıltılarını, hayvanların çağırışlarını duymaya çalışacağız. Peki bu yoğun ve koşturmacalı hayatta sessizliği nasıl  sağlayabiliriz? Diyenlere iyi bir tavsiye; Büyük değişimler zor olur ve alışmasıda kolay değildir. Bu nedenle sessizliği küçük adımlarla keşfetmeliyiz. Bunun için karşımıza çıkan basit fırsatları değerlendirmeliyiz. Mesela bir sonra ki araba yolculuğumuzda radyoyu kapatabiliriz. Sessizliği araba kullanmanın kendisine veya düşüncelerimize odaklayabiliriz, metroya biner binmez kulaklığımızı takmayabiliriz. Etrafımızı gözlemlerken yaşadığımız toplumu daha fazla gözlemler, empati yeteneğimizi geliştirebiliriz. Yaptığımız iş ne ise ona odaklanarak farkındalığımızı güçlendirebiliriz. Bunları yapnak zor değil eğer sessizliğin sesini duymak istiyorsak kendimize güvenmemiz yeterli.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sessizliğin SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin