"Ayy," Tenten dudağını ısırıp Hinata'nın kahve falına bakıyordu. "Sefalete düşeceğin görünüyor burada." Öğleden sonraki vakitlerdi.
"Daha ne kadar düşeceğiz ki?" Hinata kollarını göğsünde birleştirip somurttu. "Zaten sefiliz, üstüne daha beterini hayal bile edemiyorum."
"Aynen." Tenten fincanı yıkama yerine koydu. "Falda bile şansımız yok."
"Üff." Hinata geçiştirdi. "Altı üstü fal. Belki daha iyi bir gelecek vardır, hemen karamsarlığa bağlama."
"Hıhı." Tenten gelip dirseğiyle dürttü ve sırıttı, kaşlarını birkaç kez kaldırdı. "Bay yakışıklıyla olacak geleceğiniz gibi mi?"
"Tenten." Hinata sıkılıp ismiyle ofladı ve önüne döndü.
"İyi insan lafın üstüne gelirmiş." İkisi de kafe bahçesine giren sarışın çocuğu gördü.
"Selam," Naruto gülümseyerek içeriye girdi, eski karamsar havası tamamen üstünden kalkmış gibiydi. "Nasıl gidiyor?" Tezgahın önüne gelip tezgaha tutundu, içi ve bileği turuncu olan siyah bir önü açık ceket ve koyu yeşil fit tişört giyiyordu, altında da mavi bir dar kot ve siyah bot giyiyordu, bileğinde saat ve boynunda yeşil taşlı kolyesi vardı. (Görsel işte. Acıdım da yazmadım bir Lumberjack, Rodimood falan :P)
"Aynı geldik aynı gidiyoruz." Tenten sıkılarak mırıldandı.
"Bıraktığın gibi." Hinata hafifçe gülümseyip tezgahta bir şeylerle oylandı. "Senden ne haber?"
"Daha iyiyim." Hinata'nın lavanta gözlerine bakarak samimiyetle cevapladı, ikisinin de içi ısındı.
"Oldu," Tenten araya girdi. "Ben etrafa bakayım." Onları yalnız bırakıp bahçeye çıktı ve müşterilerle ilgilendi.
"Ayakta kaldın." Hinata diğer tarafa geçip kahve hazırlamaya başladı.
"Oturmaktan sıkıldım." Naruto omuz silkip kızın kahve hazırladığı makinenin önündeki rafın önüne geldi ve rafa dayandı. "Kahve mi?" Kokuyu çekip kokladı, lezzetli olacağı şimdiden belliydi.
"Hm..." Hinata gülümsemeden edemedi, başı eğikti, yüzü saçları arasında Naruto'nun bakışından korunup hazırladığı bardaklara bakıyordu. "İster misin?" Ona bakıp sordu, ona da çoktan bir tane hazırlıyordu ama konuşacak bir şey lazımdı sonuçta.
"Lütfen." Hafifçe gülümsedi, kolları rafın üstünde birleşmişti ve başı üstlerindeydi, gövdesi ise cam rafa dayanıyordu.
"Hey!" Tenten içeri girip Naruto'yu raftan çekti. "Daha yeni sildim!" Naruto gerginlikle gülüp özür diledi ve bir masaya geçti, arkası onlara dönüktü, dizleri kenarlara açılmıştı ve elleri masada birleşmişti, gülümsemeden edemiyordu.
"Bırak çocuk rahat etsin." Hinata kısık sesle onu azarladı. "Ne olmuş, altı üstü silmişsin o kadar." Tenten ise öylece konuşmaya başladı.
"..." Naruto ise o sırada dışarı baktı, tanıdık yüzler gördü, kafeye geliyorlardı. Bir kız ve oğlan, takımından birisi.
Kızın sağ ayağı dizine kadar alçıdaydı, metal bir koltuk altı bastonla yürüyebiliyordu. Ayaklarının yarısına kadar olan açık turuncu bir askılı elbise giyiyordu, ayaklarında ise siyah sandalet vardı. En azından alçısız olanda. Kahverengi saçları dümdüzdü, sırt aşağısına kadar ulaşıyordu. Ela gözlüydü ve zayıf birisiydi. Göründüğü kadarıyla etrafına oğlanın siyah fit deri ceketi geçirilmişti.
Oğlan ise kahverengi dağınık saçlara sahipti, siyah sivri gözleri ve köpek dişleri vardı. Beyaz bir fit tişört ve siyah dar pantolon giyiyordu, ayaklarına ise siyah spor ayakkabı geçirmişti. Kızın solundaydı, sağ kolunu ona sarmış, diğer elini de kızın sol kolunu tutup onu yürürken desteklemek için kullanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zambak Vadisi (NaruHina AU)
FanfictionVeeee Gooool! Naruto! Naruto! Naruto! Bunlar bütün maçlarda duyulan sözlerdi, sanki bir kanun gibi. Naruto Uzumaki, Konoha Milli Takımının sarı şimşeği, parıldayan yıldızı, yükselen genç şöhreti, sahaların atılgan şampiyonu. Hayallerine kavuşup dolu...