"İki saattir yalvarıyorum kızım, hiç mi vicdan yok sende?"
"Ben sana elime düşeceksin demiştim," dedi, sigarasını suratıma doğru üflerken.
"Asumancığım, güzelim, bak ne istersen yaparım..."
"İnsan taklidi yap o zaman,"
"Asuumaaan!"
"Bir şey mi dedin Haruncuğum? Sesin biraz şiddetli geldi sanki,"
"Başına geçirdiğin çok tatlı bere kulaklarını kapatmış, duymazsın diye biraz arttırmıştım. İyilikte yaramıyor canım sana, aaa!"
"Neden sana yardım edeyim?"
"İnsan olduğun için, vicdanlı olduğun için, merhametli olduğun için... Bir sürü sebep sayabilirim sana."
"Aman, sayma. Senin o ultra yalaka sesini birkaç kere daha duyarsam şurada bayılacağım."
"Nereye bayılacaksın tam olarak? Oraya sedye yazayım, minderler döşeyeyim." Asuman'a yaklaşık olarak yarım saattir yalvarıyorum. Annem ve Devrim on beş dakikadır beni arıyorlar, en son Devrim'i arayıp, "Gelin yiyin burada önemli bir işim var, zaten beni merak ettiğiniz yok. Anca künefenin yollarını gözleyin siz!" deyip, bütün sinirimi çıkartmaya kalkmıştım. Bir şeyler daha söyleyecektim ki, annem telefonu alıp: "Ne halt yemeğe gittin sen? Hem canımızı çektiriyorsun, hem gelin yiyin diyorsun. Seninki resmen gösterip, vermemek evladım!" Annem neler diyordu böyle? Neler çıkmıştı benim minnoş annemin ağzından? Korkudan telefonu suratlarına kapatmak zorunda kaldım. Daha doğrusu Asuman elimden kaçıyordu, onu yakalamak için kapattım."Harun ya, seni de böyle kıvrınırken görmek çok hoşuma gitti doğrusu."
"Aa, o zaman her ayın sonuna doğru gel bize. Faturaları öderken de böyle oluyorum ben,"
"Geber inşallah. Sen bana niye sürekli laf söylüyorsun bakayım?"
"Hoşuma gidiyor seninle uğraşmak Asuman... Alınıyor musun yoksa?" dedim, en tatlı şekilde."Ben anan değilim, şu tipini görüp yumuşamam Harun, stilini değiştir."
"Yufka yürekliyim kızım ben, micazım böyle."
"O yufka yüreğinden kıymalı börek yapar, yerim lan ben!"
"Yersin, Asumancığım, yersin. Hadi be, en fazla üç saat."
"Ay, hiç bilmiyorum Harun. Hem işim var benim o gün,""Ne işin var kız pazar pazar?"
"Kuaföre gitmem lazım,"
"Kıllarından ayrılmanın birinci günü herhalde, çünkü kestirsen mümkünatı yok bu kadar uzamaz. Nirvanaya uzanacaklar şerefsizim, evinize giremezsem aşağı bıyıklarını sarkıtırsın.""Haruuun..."
"Efendim?"
"Bok gelirim, siktir git." dedi ve gitti. Ulan, hayatımda bu kadar hızlı ve isabetli bir şekilde terkedilmemiştim. Yine çenemi tutamadım, yine yine yine ve yine. Amaaan, başlarım ona. Teyzesi öldü derim, birazdan bende gideceğim derim, her türlü şey söylerim. Yalan mı yok? Benim gibi birine yalan mı yok? Aynı kafede üç ayrı kadınla aynı saat oturmuşluğum var benim, gram şüphelenme yoktu hiç birinde. Sana mı ihtiyacım var benim kızım? Sen git, örgü örmeyi bıyıklarını örerek öğren!Yarın erkenden Sevday'yı ararım. Bizim kızın teyzesi kararlaştırmış, pazar günü intihar edecekmiş derim artık ne yapayım yani? Uslu uslu künefeleri alıp eve gittim, bizimkiler tatlı yememiş, Nazlı arabayı sürdüğü için bu kadar gecikmişler. Onlarında canı çekti, gittim bir de onlara aldım.
"Oğluum, kalk. Kalk evladım, haydi. Bak kimler geldi?" Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda annemi gördüm. Annemin beni bu şekilde, bu kadar kibar uyandırmayalı yaklaşık yedi yıl oldu sanırım.
"Kimler anne?" dedim, uykulu ses tonuyla.
"Bak, Nurşen teyzen gil ve kızı Yağmur geldi.""Amaaaannn, anneee..." diyecektim ki, odanın bir köşesinde bana mehrur mehrur bakan bir adet Nurşen teyze ve kırk beş diş gülümsemesiyle Yağmur duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsizsin çünkü, yaparsın!
Humor"Valla, sende bizim öküzlüğümüzü sollayacak bir yapı görüyorum. En son sendeki pala bıyıkları rahmetli dedemde görmüştüm," "Aa! Ne güzel işte, arada dedeni anmaya fırsat veriyorum. Otur da bir dua et," "Subanallah, neler var, bize neler düşüyor...