50.Bölüm

27.8K 1K 100
                                    

Evde bulunan kişiler, içlerinde Aynur da olmak üzere ninenin isteği ile dışarı çıktı. İçeri de sadece nine ve ben kalmıştık. Açık konuşmak gerekirse ninenin bu çabası gözlerimi yaşartmış ve sonucunda ne çıkacağını merak ettirmeye başlamıştı.

Karşı koltuk da oturan nine lafa girdi hemen.

"Beril, konuşmamıza başlamadan önce, senden özür dilemek istiyorum. İlk tanışmamızdan bu yana yaptıklarım hatalıydı. Seni incittiğim için üzgünüm,"

Ninenin düzgün konuşmasına mı şaşırsam yoksa benden özür dilemesine mi bilemedim. Öyle ki ninenin ciddi hali bir sorunun varlığının habercisiydi. Yoksa yaşlı kadın neden peşimden koşsun...

"Cevap vermemekte haklısın. Yaptıklarım affedilecek şeyler değil,"

Söz konusu affetmekse orası hiç sorun değildi. Ninenin bana çok çektirdiği doğru. Fakat torunun yaptıklarının yanında onu affetmemem çok büyük haksızlık olur.

"Haksız olduğunuzu dile getirip özür diledikten sonra affetmemem benim kabalığım olur. O yüzden, sizi affediyorum. Peki, bunun için mi çağırdınız beni? Yani yüreğinize su serpmem için mi?"

Kafasını başka yöne çevirdi. Ellerini kucağında birleştirmiş otoriter bir duruşla oturuyordu. Sessiz kalınca hatalı bir şey söylediğimi düşündüm.

"Hem bunun için hem de..." Uzun bir sessizlik kapladı odayı. Koltuğunda gergin oturmaya başladı. Pozisyonunu değiştiriyordu sürekli. Ya elini kucağına alıyor ya da bacaklarını oynatıp duruyordu. Söyleyeceği şey yüzünden bariz kıvranıyordu. Sevmediği birine ne söyleyecekti de bu kadar endişeliydi?

Konuşmanın hızlı akması için gülüp "Açık konuşun. Bilirsiniz kolay kolay alınmam," deyip elimi haydi der gibi öne uzattım.

Gerginlikle gülümsedi ve "Biliyorum, dayanaklısın bu konuda." Dedi.

Gönderme mi yapıyor yoksa övüyor mu? Laf soktuysa eğer az önce yaptığımız gizli antlaşmayı kaba bir şekilde bozardım.

Sinirle gülüp "Artık anlatsanız derdinizi," dedim.

Karşımda ki tekli koltuktan kalkıp oturduğum üçlü koltuğa geldi. Dibime yerleşip tebessüm etti. Yaşlı insanlar ölmeden önce melek kesilir derler ya yoksa nine de mi ölecek? Öyle olsa bile bence iyilik yapması gereken kişi ben değil geliniydi. Ona daha çok çektirdi sonuçta.

"Beril, her şeyi biliyorum" dediği esnada tebessüm etmeyi kesip gözlerini benden kaçırdı. Her şeyden kastı neydi? Yaşamımda gizli birçok detay vardı. Peki, nine hangisini biliyordu?

"Her şey derken? Açık konuşur musunuz?"

Elimi tutup "Özür dilerim," dedi ağlamaklı sesiyle. Bir an da bu kadar fazla duygu değişikli kafamı karıştırmış ve neden buradayım diye düşünmemi sağlamıştı. Gerçekten bu kadının yaptıklarından ve söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum.

Elimi sinirle elinden çekip bağırmaya başladım. Kafamın karışık olması artık can sıkıcıydı.

"Allah aşkına bu durumda ne böyle? Benden niye özür di-"

"Murat'ın seni zorla tuttuğunu biliyorum,"

Bağırmama karşılık sessizce bunu söylediğinde koltukta geriye kayıp ondan uzaklaştım. Ciddi olup olmadığını öğrenebilmek için kafamı eğip gözlerine bakmaya çalıştım. Lakin nine benimle göz teması kurmuyordu.

"Onunla isteyerek birlikte olmadığını, bebeklerin isteyerek olmadığını da biliyorum. Tüm bunları daha önce bilmek isterdim ama inan ki," deyip ağlamaya başladı.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin