. . .
Ela, anasınıfındaki minik öğrencileriyle eğlenirken sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu çünkü bu durumu öğrencilerine yansıtmak son istediği şeydi. Bir anlığına içerde daha fazla duramayacağını hissedip, çocuklarla beraber okul bahçesine çıktılar. Okul bahçesindeki parkta oynayan çocuklara göz kulak olmak için olabildiğince yakın olan bir bankta oturduktan sonra ellerini göğsünde bağlayarak öğrencilerini seyrettmeye başladı ve o öğrencilerini seyretmeye dalmışken, öğretmen arkadaşı Pelin elinde iki bardak sıcak kahveyle yanına geldi.
"Ela?"
Ela'dan ses yoktu. Pelin, öğrencilerine bakıp uzaklara dalan öğretmen arkadaşına, boğazını temizleyerek daha ciddi bir ses tonuyla seslendi:
" Ela hocam? "
Genç kız dalgınlığından sıyrılarak, kendisine sıcak bir gülümsemeyle, meraklı bir şekilde bakan öğretmen arkadaşına gülümsedi:
"Kusura bakma ya dalmışım."
Pelin elindeki kahvelerden birini ona doğru uzatarak, yanına oturdu:
"Fark ettim." diye gülümsemeye devam ederek, merakla arkadaşına baktı:
"Bir sorun mu var? Bu aralar pek bir dalgınsın."
Ela, kaşlarını kaldırıp, gözlerini hafifçe açtı:
"Öyle mi görünüyorum?"
Pelin, kahvesinden uzun bir yudum alıp, karşısındaki kıza düşünceli bir şekilde baktı:
"Öyle görünmüyorsun, öylesin zaten. Ama daha çok yorgun görünüyorsun."
Pelin'in elindeki kahveden bir yudum içtiğini gören Ela, kendisininde elindeki kahveyi içmesi gerektiğini hissederek, hafif bir telaşla kahvesinden uzun olmayan küçük bir yudum aldı ve sessiz kalma hakkını kullanarak kahvesinden tekrar küçük bir yudum daha aldı.
Bakışlarını yeniden çocuklara yönelttikten sonra bile Pelin'in meraklı bakışlarının üzerinde gezindiğini hissedebiliyordu. Pelin, önce Ela'ya sonra da seyretmeye daldığı çocuklara bakarak gülümsedi:
"Yoksa bu küçük canavarlar seni fazla mı yoruyor? "
Genç kız, bakışlarını öğretmen arkadaşına yöneltmeden başını 'hayır' anlamında salladı ve:
"Kendimi yoran benim..." diyerek derin bir iç çekti.
Kaç gündür yaşayıp yaşamadığını anlamadan sürekli böyle düşünüyordu. Kafasını dağıtmak amacıyla da kendini bir hayli yorduğu için halsiz görünüyordu.
Pelin, bir anda sessizleşen arkadaşına bakarak:
"Bir sıkıntın mı var? Bak eğer varsa konuş benimle." dedi.
Ela, samimi bir gülümsemeyle öğretmen arkadaşına baktı. Ardından da elini yumuşak bir şekilde arkadaşının elinin üstüne koydu.
" Teşekkür ederim Pelinciğim, bunu söylemen bile o kadar güzel ki."
Pelin de sağ elindeki bardağını bankın üzerine koyarak, aynı hareketi yaptı ve sağ elini, arkadaşının elinin üstüne koyarken içten bir bakış gönderip, düşünceli bir yüz ifadesiyle baktı:
" Lafı bile olmaz. Ben ciddiyim, gerçekten de istersen dertleşebiliriz."
O an Ela aklına ister istemez, kaç gündür arayıp da doğru düzgün bir iletişim kuramadığı çocukluk arkadaşı Gökhan'nı, annesinin hastalığıyla ve iş bulma telaşıyla oradan oraya koşuşturan Elif'i getirdi. Bir anda konuşmak ve dertleşmek için aklına gelen arkadaşlarını Pelin'in seslenişi ile daha sonra düşünmek üzere kafasının içinden uğurladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİK
Mystery / ThrillerÇoğu insanın hayatı boyunca sakladığı pek çok sırrı vardır. Bazıları hiç ortaya çıkmayacağını düşünerek bu sırları geçmişiyle birlikte unutur. Yapılan bazı hatalar sadece eski bir anı olarak akıllarının bir köşesinde kalırken, yaşanan başka bir olay...