Medyadaki Savaş kuşumuz.
Keyifli okumalar......
"Farkındalıklar bazen insanı derinden etkiler. Aslında farketmek kadar korkunç bir kelime yoktur. Yaşanmışlıkların yüze vurulmasıdır. Vazgeçişlerdir. Ne kadar acırsa acısın gerçeklerdir.
Evet, gençler siz ne düşünüyorsunuz? Ya da şöyle sorayım; hayatınızda kaç kere farkettiniz?"Aslı hocanın sorduğu soruyla bakışlarımı kaçırdım. Liseli genç bir kızdım. Ergenlikten yeni çıkmış, hayata daha atılamamıştım ki! Farkedip de anlatacak kadar olay yaşamamıştım. Bu soru bizim yaşlarımızdaki biri için saçmaydı bence. 17 yaşındaki gençler en fazla ne yaşayabilirlerdi ki! En fazla istediğimiz çanta alınmaz ya da arkadaşımızda kalmamıza izin verilmezdi.
Düşüncelerimin arasında, en önde oturan ve adının Sanem olduğunu bildiğim kız yavaşça elini kaldırdı. Aslı hocanın söz vermesi üzerine ayağa da kalktı.
"Benden nefret ettiğini sandığım annemin, gerçek annem olmadığını farkettim."
Nefes alamadım bir an. Keskin bir bıçağın kalbime batması gibi canım yandı. Düşüncelerimden utandım. Çanta mı demiştim, çantanın canı cehenemeydi. Dünyadaki hiçbir varlık annenin yerini dolduramazdı. Gözlerim anında dolarken bir kez daha annemin varlığına şükrettim. Burçin elini kaldırdığında, Aslı hoca bu kez ona söz vermişti.
"Kapının önüne gelen askerlerle, abimin Şehit düştüğünü farkettim."
Burçin'e bakarken şaşkındım. Asla böyle büyük bir acısının olduğunu bilmiyordum. Hiç belli etmemişti ki! Abisi Şehit düşmüştü. Cennetteki en güzel makamdaydı. Burçin'in bunu bildiği o kadar belli oluyordu ki! Öyle büyük gururla söylemişti ki sesinin titremesi bile fark edilmemişti. Abisi biz rahat uyuyalım diye canını, kanını verenlerdendi. Abisi ŞEHİTTİ...
Burçin, yanıma oturduğunda derin bir nefes aldı. Yavaşça kulağına eğildim.
"Hiç belli etmedin. Neden?""Ne yapayım Hifa? Ağlayıp, sızlayıp o şerefsizleri mi sevindireyim? Ben 6 yaşındaydım Abim Şehit olduğunda. Yüzünü bile hatırlamıyorum. İşte en çok bu koyuyor. Ama yine de gururluyum Hifa. Bu vatana ben de, yüzlerce abim de feda olsun. Mutlu olmaya çalışyorum ki abim de ordan mutlu olsun"
Burçin'i tanıdığım için o kadar şanslıydım ki! İlk defa gerçek bir arkadaşım olduğunu hissediyordum. Şuracıkta ona sarılıp saatlerce ağlayabilirdim. Ama merak ettiğim bir şey daha vardı. Annesi, nasıl dayanmıştı?"Annen nasıl dayandı, Burçin?" Bu soruyu sorduğumda Burçin'in gözlerinden bir damla yaş düştü. Acıyla tebessüm etti.
"Dayanamadı ki! Abimden 2 ay sonra annemi de kaybettik."Bu kadardı işte. Acı en çok bu kadar yakardı.
Burçin'e sarılamadım bile. O kadar çok üşüdüm ki o anda. Çenemin titremesi tüm sınıfta duyuldu sanki. Burçin acı çekmişti. Ama yine de öyle bir ayaktaydı ki! O an nankörlüğümden, sebepsiz yere döktüğüm her gözyaşıdan utandım.
Acı gerçekten öldürmüyordu belki! Ama acı bitiriyordu, acı büyütüyordu.
"Hifa! Sende bir şeyler söylemek ister misin? Sende farkettin mi hiç?"
Aslı hocanın sorusuyla bakışlarımı ona çevirip ayağa kalktım. Gözlerim yavaşça Sanem ve Burçin'in üzerinde gidip gelirken, ağır ağır yutkundum.
"Farkettim hocam. Ben bugün, bu derste ne kadar nankör olduğumu farkettim."
&&&&&&&&&&&&&
VOUS LISEZ
Sessiz Gemi
Roman pour Adolescents"Sence de biz çok itici değil miyiz?" Dediğimde başını yerden kaldırdı, gözlerimin içine baktı. Ağır hareketlerle, uzun ince parmakları arasında ki sigarayı dudaklarına götürdü. Güçlü, derin bir nefes çekti ciğerlerine. Neden? Der gibi baktı gözleri...