Gördüğüm görüntü ve duyduğum cümleler hayatımın en büyük şokunu yaşamama neden olmuştu...
°°°°°°°°°°°°°°°
Annem ve yanındaki adamı o durumdayken görmek... Ah, bu iğrenç!
Midem bulanıyor, midem bulanıyor, midem bulanıyor! Midemdekileri boşaltmamak için zor tutuyorum kendimi.
Gözyaşlarım gözlerimden aşağı yavaşça süzülürken hızlı adımlarla çıktım odadan. Bunu bana nasıl yapardı? Annem. Onu bu lanet şirkette aşçılık yapıyor zannediyordum! Ama o lanet olası adamla... Lanet olsun lanet olsun. Bu iğrenç.
Kendimi şirketten dışarı attığımda derin bir nefes alıp şirketin önündeki basamaklara çöktüm.
"Tanrım, neden yapıyorsun bunu bana? Neden mutlu olamıyorum?! Neden?!!"
İsyan cümleleri ağzımdan çıkarken bağırdığımı fark etmemiştim. Yan taraftan gelen kalın sesle irkildim.
"Hey, bağırma bücür! Kendini o geceleri gittiğin barlardaki kırmızı odalarda hissettin herhalde. Burası ses geçiren türden."
Tanrı aşkına bu da kimdi böyle! Neyi ima ettiğini anlamayacak kadar salak değilim. Ona döndüğümde iri-yarı siyahi bir adam olduğunu gördüm. Oturduğum yerden konuştum.
"Barlarda takıldığın o orospulara falan benzettiysen beni, yanılıyorsun. O tür yerlerde işim olmaz."
Başımı önüme çevirdiğimde adamın bana yaklaştığını hissetmiştim. Kafamı kaldırıp koca yüzüne baktım. Kalın sesi ile tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Ha özel hizmet veriyorsun yani. O da olur. Merak ettim, saatine ne kadar alıyorsun?"
İri adam sinirlerimi iyice bozmaya başladığında ayağa kalktım. Beni ne sanmıştı acaba? Bir sürtük veya jigolo falan mı? İğrenç.
"Saçmalamayı kes. Gece gece uğraşamam seninle. Devam edersen polisi arayacağım, haberin olsun."
Önüme dönüp yürümeye başladım. Adam arkamdan gelmeye başladığında adımlarımı hızlandırdım. Arkamdan seslenmeye devam ediyordu.
"Ah güzelim, naz yapma işte. Bak Amerika'dan geldim. Para bol. Ne kadar istersen veririm. Yeter ki bir saatliğine de olsa benim ol."
Duyduğum bu iğrenç kelimelerle gözlerim tekrar dolmuştu. Derin nefesler alıp adımlarımı hızlandırdım. Kalbim korku içerisinde atarken koşmaya başladım. Gücüm yettiği kadar hızlı koşuyordum. Arkamdan gelip gelmediğini bilmiyorum, gözyaşlarım önümü görmeme engel oluyordu.
Son gördüğüm ve hatırladığım şey, birisine çarpıp düşmüştüm. Çarptığım kişi arkamdan gelen adamı saniyeler içerisinde yere sermişti ve sonrası, karanlık...
°°°°°°°°°°°°°°°°
"Taemin, aç gözlerini hadi. İyi misin?"
Gözlerimi yavaşça açtığımda duyduğum ilk cümleler bunlardı. Gözümün önündeki kişi yavaşça netleşti. B-bu? Hoseok?!
Korkuyla uzandığım yerden doğruldum. Etrafıma baktım. Bir odadaydım. Burası da neresi?!
"Benim burada ne işim var?!"
Pek de sakin olmayan bir ses tonuyla sorduğumda elini bana yaklaştırıp alnıma dokundu. Büyük bir hiddetle kafamı geri çektim ve bağırmaya devam ettim.
"Sana burada ne işim var dedim Hoseok! Nasıl geldim buraya?! Neresi burası?"
Hoseok sanki bir şey hatırlamış gibi nefesini verip biraz geri çekildi. Benim aksime sakince konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSTΛCŁΣS || TaeKai
FanficBuraya ne zaman geldim? Nasıl, neden?.. Bilmiyorum. Buranın neresi olduğunu dahi bilmiyorum. Tek istediğim, gözlerimi açabilmek... °°°°°°°°°° Haphephobia, hastalığımın bilimsel adı buydu... #TaeKai Başlama tarihi: 25.02.18