SANA HANGİ AKLA HİZMET DOKUNDU DUDAKLARIM... NEYİMEYDİ YANMAK KOR ALEVLERİNDE... SEN BANA HEDİYE MİSİN BE KADIN? BEN SANA CEZA DİYE GELMİŞKEN...
Tam kızın belini tuttuğu an kapının açılma sesi ile, kız kendini geriye itti. Gelen Adar’dı. Kız resmen kıpkırmızı olmuştu. “A-abi öz-özür dilerim. Ben hemen çıkıyorum.”
“Gel buraya minik baş belası.” Dedi Miran gülerek.
“Biz gidiyoruz, onu haber vereyim dedim.”
“Çok iyi ettin.” Dedi homurdanarak. Lalin’e baktı. Kızın yanakları alev topu gibiydi.
“İyi geceler Lalin.”
“Sana da.” Diyebildi zar zor. Miran kız kardeşinin omuzlarından tutup, çıkardı kızı.
“Hadi yürü bastı bacak.”
“Abi! İsteyerek oldu sanki.”
Onlar çıkınca Lalin ellerini yanaklarına değdirdi. Ateş gibiydi.
“Allah’ım resmen öpecekti.” Dedi kendini yatağa atarak.
Birden aklına Sena geldi. Haber vermemişti kıza. Hiçbir arkadaşına haber vermemişti. Yarın ilk iş onları aramak, dedi içinden ve gözlerini kapatıp, uyumaya çalıştı.***
“Buldun mu kızımı Hamza?”
Adam eve geçerken bitkindi. Aldığı haber, ulaştığı kişiler hiç güzel şeyler dememişlerdi.
“Otur Gökçe.” Dedi adam yorgun sesi ile.
“Kızım nerede?” diye gürledi kadın.
“Mardin’de.” Başını kaldırıp kadına bakamıyordu.
Gökçe hanım resmen koltuğa çökmüştü. “Mardin’de de ne demek Hamza! Kızımın orada ne işi var?” diye tekrardan bağırdı kadın. Kalan son sabır taneleri de yok olmuştu.
“Oğlum Devran. Miran ağanın kız kardeşi ile kaçmış. Yakalanmışlar.” Kadın ağzını kapattı. Gözünden akan yaşlarla adamı dinliyordu. “Miran ağa bir şekilde kızımı öğrenmiş. Gelip Lalin’le konuşmuş.”
Kadın gözleri hayretle açılmıştı.
“Kızımız Miran ağa ile evleniyor. Üstelik kendi rızası ile.”
“Ne demek bu?! Aşık mı olmuş bir günde adama? Ne demek Hamza?! Anlamıyorum.” Diye feryat etti kadın.
“Berdel.” Dedi adam fısıltı ile.“Berdel?” dedi kadın, yere düşerek. “Kızımız sizin saçma sapan töreleriniz için hiç tanımadığı, sevmediği bir adamla mı evlenecek? Üstelik Mardinli.”
“Bende Mardinliyim Gökçe. Gayet de mutluyuz.”
“Sence ben şuan mutlu gibi mi gözüküyorum?”
“Bugünü tüm ömrüne mal etme Gökçe. Ayrıca kimse zorlamamış, kendi gitmiş.”
Gökçe hanım yerinden kalkıp, adama doğru yürüdü.“Bana bak Hamza, senin oğlun yaşayacak diye ben kızımı diri diri mezara gömemem. Lalin orada yaşayamaz. Oranın yaşamını, hayat tarzını kaldıramaz. Ağa karısı olacak, bir erkeğe boyun eğecek bir kız değil benim yavrum. O daha 25 yaşında! İşi var, emekleri var. Sen beni deli mi edeceksin adam!” diye yeri göğü inletti.
“Bak, evlendiği adamın ailesini tanıyorum. Çok iyi bir aile-“
“Ya sus! İsterse prens olsun isterse ağa! Benim kızım sırf senin oğlun için sevmediği bir adamla ev-le-ne-mez! Havaalanını ara, ilk uçakla Mardin’e gidiyoruz.”
“Ben oraya dönemem, bilmiyor musun? Benim orada sildiğim bir hayat var!”
“Demek ki silinmemiş ki o hayat gelip kızımızı yuttu. Derhal gidiyoruz Hamza. Hiçbir itiraz, hiçbir bahane kabul etmiyorum.” Deyip, merdivenlere yöneldi.***
Lalin yatağını yadırgadığı için uyuyamadı ve üzerine şalını alıp, dışarı, avluya çıktı. Sadece yirmi dört saatte hayatı nasıl da değişmişti. Karşısındaki şehrin manzarasına baktı. Ne kadar da güzel ve büyüleyiciydi. Burada yaşayabilir miydi bilmiyordu. Ama arada gelmeyi kesin isterdi. Farklı bir görkemi, gizemi vardı. Büyüsü kadar acısı da çoktu. Sanki her iki duyguyu da yüreğine hissettiriyordu insana. Acıyı da mutluluğu da...
“Hava soğuk, üşüyeceksin.” Arkasından gelen sesle, irkildi. “Korkuttum mu seni?” dedi Miran kısık sesle.
“Hayır, dalmıştım sadece. Manzara çok güzel.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI GECE ❤ DOĞU SERİSİ I -FİNAL
RomansO GECE HER ŞEY DEĞİŞECEKTİ... Siyah silahtan çıkan kurşun kızın kalbine saplandı ve her yer kırmızı bir aşka bulandı... Kırmızıya aşık bir kız... LALİN... Hayatına giren siyah bir adam... MİRAN... Adam törelerine bağlıydı, kız ise İstanbul'a... Adam...