Arabanın camından yolu izliyordum. Şu ana kadar yaşadıklarımı da düşünüyordum aynı zamanda. Neden olduğunu bilmiyorum ama durmadan şehir değiştiriyoruz. Babam ve annem işleri yüzünden olduklarını söylüyorlar. Bu zamana kadar sebebin bu olduğuna inanmıştım fakat şu an bir şeyler ters geliyor. Şimdi yeniden bir şehre gidiyoruz. Arkamda bıraktıklarım için üzülüyorum demek isterdim ama benim arkamda bıraktıklarım diye bir şey yok. Birlikte güzel anılara sahip olabileceğim arkadaşım yok. Sadece iyi bir aileye sahibim ama öz değil.. Gerçeği , evlatlık olduğumu, öğrendiğim zaman daha 14 yaşımdaydım. Ortaokula giden bir ergendim. Bunu kaldırmam kolay oldu çünkü öz olmamasına rağmen beni seven bir ailem var. Kardeşim Akın da benim öz kardeşim ve aynı zamanda ikizim. 6 yaşında anne ve babamız bizi evlatlık edinmişler ama ondan öncesini sanki silmişler hafızamızdan. 6 yaşına kadar yaşadığımız tek bir şeyi bile hatırlamıyoruz. Evlatlık edinildiğimiz günü bile hatırlamıyoruz. Bu konuyu hiç anne ve babamla konuşmadık ama ikimizin de hatırlamaması normal mi? Gerçek anne ve babama ne oldu ve beni neden bıraktıklarını bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Şu anki ailemle mutluyum ve bunun bozulmasını istemiyorum.
Evler artmaya başladığında kasabaya yaklaştığımızı anladım. Burası küçük bir sahil kasabasıymış aynı köy gibi. Her yer ağaçlar, çiftliklerle doluymuş. Annem ön koltuktan arkaya dönüp kardeşim ve bana güven verici bir şekilde gülümsedi. Babam da sürücü koltuğundan "Bu sefer ki yolculuğumuz biraz sessiz geçti, ha? Hadi biraz eğlenin ve yeni şehrinize merhaba deyin!" dedi. Akın'ın "Ne merhaba ama!" diye mırıldandığını duydum. O benim aksine çok sosyal bir çocuktur. Durmadan farklı bir ortama geçmek de onu yoruyordu. Bu tepkisine ona gülümseyerek karşılık verdim. Annem: "Ne bu surat beş karış böyle! Sizi sevindirecek bir şey söyleyeyim mi? Bu taşınacağımız son şehir olacak. Hayatımızın geri kalanını burada geçireceğiz. Kalıcı arkadaşlıklarımız ve kalıcı bir düzenimiz olacak. Üstelik burası babanızın küçüklüğünü geçirdiği yer ve evimizde babanızın eski evi olacak. Bu çok güzel!" deyip ellerini çırptı. Demek kaç senedir babamın bize anlatmaya doyamadığı yer burasıymış. Annemin bu sevecenliğine hasta oluyorum. Ben hiç öyle bir kız değilim. Ruhsuzun önde gideniyim. Bu yüzden Akın bana "buzdolabı" diye seslenir.
Babam eğlenceli sesiyle "Gelmek üzereyiz çocuklar! Kemerleri takın iniş yapıyoruz! Bekle bizi yeni hayat!" dedi ve arabayı bir kenara çekip annemle karşılıklı el hareketlerini yaptılar. Bu hareketleri mutlu olduklarında yaparlar. Sonra arabayı tekrar çalıştırıp yoluna devam etti. Onların bu halleri ne kadar çocukça olsa da beni bile güldürmeyi başarabiliyorlar. Ebeveynlerimi seviyorum. Onlara sahip olduğum için şanslıyım. Ve Akın gibi bir kardeşe sahip olduğum için. O benim her şeyimi anlatabildiğim tek arkadaşım.
Çok şirin ve büyük bahçeli bir evin önünde durduk. Arabadan indik ve babam bagajı açıp bavulları indirmeye başladı. Akın ve bize de anahtarları fırlattı. "Hadi bakalım evi görün, gezin, keşfedin. Evin kapıları sizin onları açmanızı bekliyor!" dedi ve işine devam etti. Biz de anahtarları alıp evin kapısına yürümeye başladık. İkimizde bu taşınma olaylarından hiç memnun değildik. İnanın bana bu kadar sık düzenimizi bozmak kolay değil.
Akın anahtarı deliğe soktu ve bana baktı "Artık son evimiz diyorlar. Eğer doğruysa daha mutlu olacağımıza eminim buzdolabı. Belki senin de bir arkadaşın olur ve sana artık buzdolabı demem." deyip anahtarı çevirdi. . Arkadaş konusu... Bu konuda çok hassastım ve ona bu konuda benimle uğraşmamasını söylemiştim. Yüzümün düştüğünü görünce "Tamam tamam asma suratını. Bu sefer eminim ki kaynaştığın birileri bulunacaktır. Güven bana." dedi. Ben de bozuntuya vermeden "Tabi ki de daha mutlu olacağız dişlek çocuk. Artık eski Türkler gibi bir oraya bir buraya gitmeyeceğiz. Uygurlardan sonra ilk yerleşik hayata geçen Türkler biziz! " Dediğim saçma cümle sonucunda bana tip tip baktı ve kafasını olumsuz anlamada salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIĞIM OLUR MUSUN?
Genç KurguKendini normal bir dünyada yaşadığını zanneden Alya, aslında oraya ait değildir. Onun asıl amacı ait olduğu gezegeni, Işık Gezegeni, her türlü etkiden korumaktır. Bunun için her zaman çok çalışıp ülkesine ve gezegenine yakışır bir prenses olmak zoru...