Yine aynı yerdeyim işte mezarlıkta... etraf çok karanlıktı ve yağmur yağıyordu İlisya orada oturmuş anne ve babası ile konuşuyordu. Acıların kıs kıs güldüğü hüzün çığlıkların içine gömmeye cesaret edemediği bir kızdı. İri ve hızlı yağmur damlalarının üzerine dökülen karanlık mezarlıkta acı bir çığlık attı ama sesini kimse duymadı, Her zamanki gibi onun her bir çığlığı hüzünlü bir şarkıya eşlik ediyordu. İlk acısını ne zaman işlemişti bilmiyordu... 3 yaşında anne ve babasının ölümüne karışırken mi? Yoksa 5 Yaşında teyzesinin ölümüne şahit olurken mi? Yoksa yetimhaneye verilirken mi? yetimhanede ne acılar çekmişdi müdüründen defalarca dayak yemişti hem de suçsuzken ya da her sene boyunca mezarda anne ve babasına acımıyor artık diye yalan söylediği zaman mı? çekmişti ilk acısını O da bilmiyordu tek bildiği çok acı çekmiş olmasıydı ama acılar ona olgunlaştırılmışdı onu daha güçlü yapmıştı ama acılarından ne zaman kurtuldu ki şimdi kurtulsun ??
Tükeniyordu...
Ölüyordu...
Ama bunun farkında değildi.
Ölmek Onun için cadının Pamuk Prenses'e elma vermesi gibiydi basitti... ama gerçekleşmeyecek kadar da imkansızdı ölüm..... Lakin Onun da bilmediği bir şey vardı acılar onu büyütmüştü .Acılar onu rüzgarla karşı koyabilecek hale getirmişti.Acılar kızın hayatını köreltmiş kalemle bile devam ettiriyordu. Acıların küllerinden yaralanan bir ruhu tekrar bir araya getiremezdi kimsesizliğin acısını sonuna kadar yaşamış ölümün sıcak nefesini ensesinde hissetmişti.Acıların en gizli köşesinde şeytandan habersiz acılarından kurtulmak üzereyken bir mucize gerçekleşti kızın ruhu bir bedene tutuklu kaldı.
Ve asıl tuhaf olanda kaybolan ruhunu buldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ Zihin Fısıltıları ~
FantasyZihin fısıltıları okuyun lütfen acı genç bir kızın hayatından bahsediyor. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın . Sizi seviyorum...