Fazlaca geç kaldığımın farkındayım. Bunun için affınıza sığınıyorum. Bölümüde kontrol etmeden atmak durumunda oldugum için yazım yanlışlarımı göz ardı etmenizi rica ediyorum.Bölüm Şarkısı/ Pera-En Güzel Mevsimim
-----------------------------------------------------------
Her yeni günde doğan güneş, yeni umutların habercisir. İnsanlar gözlerini yeni bir güne açacak, ömründen telaşlı bir gün daha çalacak demektir. Belki işe yetişecek, belki gidip henüz yaşına girmemiş bebeğini kontrol edecek...
Tabi bu olayın aydınlık tarafı. Güneşin vurduğu yanı...
Bir tarafta yalnız başlayacak güne. Korkarak uyanacak, canını dişine takıp para kazanacak. Bir taraf belki de yeni bir güne uyandığı için mutlu olmayacak. Uyanmamayı tercih ederek.Ben ise arafta kalan taraftım. Yeni birgün benim için yeni umutlar doğurmayalı çok oluyordu. Gözlerimi ovuşturarak görüşümü netleştirmeye çalıştım. Boyası dökülmüş, küften sararmış bir tavan güne başlamak için iyi bir seçenek değildi. Annem ölmeden önce tavana renkli yıldızlar ve bir ay yapıştırmıştı. Gece olup etraf siyaha boyandığında yıldızlar parlıyor, annem yanıma uzanıp o yızdızların her birini bir masal kahramanına dönüştüryordu. Babamsa annemden sonra bütün masallarımı siyaha boyamıştı.
Algılarımın açıldığı ilk an beklemediğim bir şey oldu. Hergün çekinerek solumaya çalıştığım, bir saniye duyumsayabilmek için deli olduğum o koku burun deliklerimden içeri dolmuştu. Onun kokusu...
Artık kafayı yemek üzere olduğumu düşünüyordum. Kokusunu duyumsakmakta ne demekti. Günden güne benliğimden bir şeyler çalıyor ve benliğime bir şeyler ekliyordu. Aslında fiilen yaptığı bir şey yoktu. Kafamı kaarıştıracak hareketlerde bulunmuyordu. Ben çabuk etkileniyordum ve söz konusu Mehir ise varlığı bile yeterliydi.
Kışın içimizi buz kesen havası biraz yatışmış mevsim yavaştan bahara çalmaya başlamıştı. Aslında ilkbaharı severdim. Ne sıcak ne de soğuk olan hava bunalmadan günü tamamlamamıza yardımcı oluyordu. Lakin her güzel şeyin sancılı tarafları oluyordu. En azından benim için...
Astım hastası olmak baharın gelişiyle nefes almakta zorlanmak demekti. Polenlerden etkilenmek, yavaş yürümek, fazla hareket etmemek vesaire vesaire...
Güne başlama hevesimi yok eden düşüncelerimi bir kenara atıp yatakta oturur pozisyona geçtim. Ayaklarımın yerde bıraktığım yuvalarını ararken gözlerimi acıyana kadar kaşımaya başlamıştım bile. Sonunda terliklerimi ayağıma geçirip yere eğildim. Dün halam çarşıdan elinde bir poşetle gelmiş ve bana bir sürprizi olduğunu söylemişti. Hediyeler almaya alışkın değildim. Daha insanlarla normal bir iletişim kuramayan bir insanken kimden hediye bekleyecektim ki.
Halam coşkulu bir şekilde paketi uzatınca merak etmiştim. Hediye paketinin içinden çıkan şey ise pembe, tüylü, kocaman gözlere sahip kedili bir terlikti. Ağlamakla gülmek arasında bir süre bocalamıştım. Yıllar sonra ilk defa biri beni düşünüp bir hediye almıştı ama bu hediye en sevmediğim renkte kokoş mu kokoş bir terlikti. Yine de o günden sonra pembeyi seveceğime ve bu terlikleri eskise bile saklayacağıma kendime söz verip halamı kucaklamıştım.
Birileri tarafından sevilmeye başlamak, arkadaş edinmek, aile olmak yeni yeni alışmaya başladığım şeylerdi. Bu çoğu zaman gözümü korkutsa bile bu sefer kendim için bir şeyler yapacak ve önüme gelen fırsatları değerlendirecektim.
Nihayet işlerimi bitirip mutfağa indiğimde kahvaltı hazırlamaya başlayan halama kalan işlerde yardım etmiştim. Mete bizden çokça sonra uyanmış, ben çayları doldururken saçlarımla uğraşmış ve halamdan bir öpücük çalmıştı. Onları böyle görmek annemi hatırlatsada bu anın tadını bozmak istemiyordum. Aslında birazdan masada açacağım konu tatlarını biraz kaçırabilirdi ama bunu yapmasam rahat edemeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecedeki Son Nefes
Teen FictionGenç adam gecenin karanlığında yalnız yürüyordu. Karanlık korktuğu bir şey değildi. Yalnız olmayı ve gecenin sessizliğini dinlemeyi severdi. Her şeyden kaçıp üstündeki yükleri hafifletmek istediği için ona huzur veren yere ilerliyordu. Bütün şehri a...