"Bu kadarıda pes artık !"
Her bi kelimesinde sesini yükselten Müdür bana doğru baktı. Konuşmaya devam ederken Tuğçe ve Eliz in ne yaptıkalrına bakmak için kafamı çevirdim. İkisinin de elleri göğüsünün önünde bağlı ve müdüre doğru bakıyorlardı.
"Bu kadarıda fazla kızlar! Karşı yurdun erkeklerinin kafasına çöp boşaltmak nedir ya ?"
Sesi gittikçe yükselmişti. Biz alışmıştık bu ses tonuna.
"Hocam onlar başlattı" dedi Eliz.
"Birde konuşuyor musun ? Hem suçlu gem güçlü." Derken sandalyesine oturdu. Sırtını yasladı ve bize doğru sert bir bakış attı.
"Kızlar bu böyle olmuyor sizi daha fazla burda tutamam."
Demesiyle Tuğçe ve Eliz le göz göze gelmem bir oldu.
"A-ama hocam..."
"Hocam felan yok artık. Hadı odanıza gidip toparlayın eşyalarınızı"
Dedi ve geriye iyice yaslandı , bize baktı.
" Ne duruyorsunuz hadi kızlar "
Hepimiz hala Şoktaydık. Eliz kapya doğru yöneldiğinde bende onun arkasındaydım. Kapıdan çıkarken arkamdan gelen sesle duraksadım.
"Sen hariç Feza!"
Eliz ve Tuğçe bana doğru döndüler çıkmaları için başımı hafif salladım ve kapıyı kapattım.
"Feza sana bir zarf daha geldi" diyip çekmeceye uzandı ve ordan sıyah bir zarf çıkardı. Bana doğru uzattı.
"Almıcakmısın?"
Bana doğru uzattığı zarfı aldım. Her ay nerdeyse z bilmediğim birinden zarf geliyor. Her zarfta anlamını veremediğim yazılar, resimler ve fotoğraflar vardı. Ama bu farklıydı öncekiler hep sarı zarfta gelirlerdi. Ama bu siyahtı. Bir karganın gözleri kadar siyah.
Zarfı alıp odadan çıktım. Kızların yanına gittiğimde onlar çoktan valizini hazırkamıştı.
" Bu ne demek oluyor ya bizi nasıl kovabilir?"dedi eliz ve elindeki kazağı valizine koydu
"Yasalara aykırı bir durum bence şikayet edelim."dedi Tuğçe
"O adamın yasa felan umrunda değil. Hem bizi kim takar ki?"
Onlar tartışmaya devam ederken ben yatağıma oturup elimdeki mektuba bakmaya devam ediyordum. İçimde değişik bir korku vardı . Zarfı açmaya korkuyordum.
"Feza! Feza!"
Eliz'in elini omzumda hissedince irkildim .
"Sen iyimisin?" Dedi Tuğçe ve yanına oturdu.
"B-ben iyiyim merak edilicek bir durum yok " dedikten sonra ayağa kaltım ve zarfı alıp diğer zarfların aynına koydum. Dolabımın üzerindeki valizi alıp yatağıma koydum.Eliz ve tuğçe hala bana bakıyorlardı.
"Ya kızlar ben iyiyim bakmayın bana öyle" derken dolaptaki kıyafetlerimi yavaş yavaş valizime yerleştiriyordum.
"Ne dedi o adam sana, canını sıkacak bir şey mi dedi?" Dedi Tuğçe
"Ya yok birşey hadi sizde valizinizi hazırlamaya devam edin." Diyip onlara bakıp gülümsedim
"Bizi istemeyeni biz hiç istemeyiz " diyen Eliz tekrar valizini yerleştirmeye başladı.
2 saat sonra herşeyimizi toparlamış çıkmak için Yetimhanenin kapısına yöneldik. Eliz kapıyı açıp bize yol verdi. Derin bir nefes aldıktan sonra yetimhaneden çıkmak için adımlarımı attım. Arkamda duran eliz ve tuğçe benim gittiğim yönden geliyorlardı. Nereye gittiğimi biliyormuş gibi hareket ettiğimin farkındaydım ama en az bende onlar kadar nereye gideceğimi bilmiyordum. Tuğçenin durduğunu hissedip ona doğru döndüm.
"Bize bakıyor" dediğinde yurdun camına doğru kafamı çevirdiğimde Müdürün camdan bize baktığını gördüm.
"Bakmayın şu adama hadi gidelim"diyen Elizin kararını doğrulayıp onun arkasından gitmeye başladım. Arkamdan koşarak gelen tuğçenin adımlarını hissediyordum.
Şu adamı başından beri sevmemiştim" dedi Eliz
"Şimdi nereye gidicez?" Diyen tuğçe içimdeki sese tercüman olmuştu.
"Bilmiyorum" diyebildim sadece.
Biraz yürüdükten sonra bir banka oturma kararı aldık. Tuğçe ve Eliz yanımda otururken bir anda gözlerim kapandı. Bir el gözlerimi kapatıyordu tuğçe ve Eliz'in çığlıklarını duyunca korkmaya başladım.
MÜDÜRÜN AĞZINDAN
Kızların yurttan çıkmasını izlerken masanın üzerindeki telefonum çaldı . O arıyordu. Onun kim olduğunu bilmiyorum ama bana yüklü bir miktarda para teklif ettiği için sevmiştim bu adamı.
"Alo?"
"Kız gitti mi ?"
"Şey efendim arkadaşlarıyla beraber kovmak zorunda kaldım"
"N-ne ? Ne dedin sen! Sana o kızları yollama dedim" fazlasıyla kızmış olmalı ki sesi çok yüksek geliyordu.
"Efendim haklısınız ama sadece Fezayı kovsaydım dikkat çekerdim." Dedin düşük bir ses tonuyla
"Neyse olan olmuş! Zarfı verdin mi bari ?"
"Evet efendim"
"Tamam benden haber bekle!"
"Tamam efendim" dediğim anda telefonun yüzüme kapandığını fark ettim.
Telefonu masaya bıraktıktan sonra kahvemi alıp cama doğru yürüdüm .
Asıl oyun şimdi başlıyordu.
BÖLÜM SONU