UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI VE YIKILAN HAYATLAR

191 52 24
                                    

Son zamanlarda gençler arasında hayli bir şekilde artan uyuşturucu madde bağımlılığı beni derinden derine üzmektedir. Asıl daha da üzücü olan şey bu illete karşı elimizden bir şey gelmemesidir. Hatırlarsanız "Sünnet olmadan İslam'ın hiçbir manası yoktur" demiştim. "Ya kardeşim şimdi sünnet ile ne alakası var bu konunun" diyebilirsin. Sana İslam'ın kilit taşı olan sünneti bilmediğin için hak veririm, sorun değil. Sünneti hayatına tatbik edenlerin hayatlarına şöyle bir baktığımız zaman dünyevi dertlerin azami ölçüde olduğunu göreceğiz. Bu konuda geçenlerde bir rehber öğretmeni ile sohbet etme imkanım olmuştu. Gençlerin bu duruma düşmesinin sebebi hakkında hasbihal etmiştik. Uzunca bir konuşmadan sonra konu dönüp dolaşıp Allah Rasulü'nün (sav) sünnetine gelmişti. Allah Rasulü bu zamanlara işaret ederek bir hadisine şöyle buyurmaktadır;

"Ümmetimin fesadı zamanında kim sünnetime temessük ederse (yapışırsa), ona yüz şehid ecri (sevabı) vardır."(1)

Kardeşlerim! Öyle bir fesat zamanındayız ki adete sünnete temessük etmediğimiz zamanlarda aile olarak parçalanmaların önünü almamız mümkün değil. Salih hocamızla aile içindeki faizin aileyi nasıl paramparça ettiğini de konuştuk. Konumuzun ana düşüncesini oluşturan ayet faizin Allah Rasulüne ve Allah'a karşı açılan bir savaştı. İnsan cüzi bir hakimiyete sahip olmasına rağmen Allah'ı ve Rasulünü karşısına alıp savaş ilan etmesi elbette komik bir durum olsa gerek. Akıllı bir komutan yenileceğini bile bile bir savaşa girmez ve antlaşma yaparak geri çekilmek zorunda kalır. Komutan insanların ne dediğine aldırmaz. Çünkü savaşa girse, ağır zaiyatlar verecek toprak kaybedecek ve belki savaş sonunda ağır vergiler vermeye tabii tutulacaktı. İşte bunları ön gören bir komutan sulh ilan ederek geri çekilir. Bir gün akrabaların olduğu bir toplumda otururken bu kredi kartlarının aile üzerindeki yıkıcı etkilerinden bahsederken; "Allah eğer nasip eder de bir evlilik yaparsam evime asla bu kredi kartını bulaştırmayacağım" dediğim zaman "sen evlen de kullanma kredi kartı" gibi eleştireler almıştım. Ya ben anlatmakta yetersiz kalıyordum ya da insanlar beni anlamakta acizlerdi. Yakından tanıdığım iki aile var. İki kardeşin birinin bir oğlu birinin de iki oğlu madde bağımlısı. İnanın hiç ama hiç kolay değil. Büyük olan abi kredi kartlarıyla çok içli dışlı biri. Aynı mahallede oturduğumuz ve devamlı içli dışlı olduğumuz için aileyi yakından tanıyorum. Çocukları çocukluk arkadaşım. Aynı sokaklarda top koşturur, aynı mahallede oyunlar oynardık. Evlerinden neredeyse her gün kavga dövüşün izleri olan yüksek sesle bağırmalar geliyor ara ara bayılan teyze için eve ambulans geliyordu. Son zamanlarda yaklaşık elli beş elli altı yaşlarındaki amca gecenin geç saatlerinde çocuklarıyla ve madde bağımlısı oğlunu aramaya çıkıyordu. Bu saatte ne yaptığını sorduğumuzda bizi geçiştirerek hava aldığını söyleyerek yoluna devam ediyordu. Ailenin bütün fertleri paramparça olduğunu bize fark ettirmeseler de biliyorduk. Elimizden de dua ederek Rabbimizin yardımını dilemekten başka bir şey gelmiyordu ki... Rabbim Yardımcıları olsun. Amin.

Şu, televizyonu açıp haberleri izlemeye başlayıp bu illete düşen gençlerin hatta çocukların halini gördükçe umarım üzülüp kahrolan ben değilimdir. Dün annem Müge Anlı ablayı izlerken daha on iki yaşındaki bir kız çocuğundan bahsetti. İsmini hatırlamıyorum ama internetten araştırma yapanlar olayın ayrıntısına ulaşabilirler. Olay İstanbul'da yaşanıyor. On iki yaşındaki bir kız çocuğuna arkadaşları tarafından şeker diye uyuşturucu madde veriliyor ve bir zaman sonra on iki yaşındaki çocuk uyuşturucu madde oluyor. Bir zaman sonra yoksunluk hali başladığı zamanlarda çocuk temin edemiyor ve torbacılığa başlıyor. Çocuk zaten son zamanlarda evden kaçmış ve torbacılığa devam ediyormuş. Ne denmeli bilmiyorum ki.

Çok değil belki bir saat önce canımı yakan bir manzara ile karşılaştım. Geçenlerde kapımıza gelerek kendi düğününün mektubunu getirerek bize sevinçli haberi vermişti Emrah adındaki kardeşimiz. Az önce onu sallana sallana bir o tarafa bir bu tarafa zor bir halde yürürken gördüm. Arabama almak istedim yalnız yanımda küçük çocuk olduğu için almadım. Aynalardan bakakaldım sadece öyle buruk buruk... Yakın bir zamanda evlenmişti de Emrah. Yarın öbür gün bir çocuğu olduğu zaman babasına nasıl ve hangi düşüncelerle bakacak acaba?

Sadece Emrah mı? Geçenlerde yaklaşık otuz yaşlarında bir adamı kapımızın önünde alışılagelmişin dışında bir şekilde yürüyordu. Sorduğumda iki çocuk babası olduğunu ve son aylarda metamfetamin hali halk diliyle bilinen ateş buz maddesinin bağımlısı olmuş. Annem; "Bizim kirvelerin evinde oturuyor, iki tane de kızı varmış. Yazık adam maddeye düşmüş. Geçen abileri gelmiş öylesine dövmüşler ki neredeyse ölecekmiş. Bakmışlar olmuyor, hanımı da iki çocuğunu almış babasının evine gitmiş. Şimdi adam tek başına yaşıyor..." Adamın ismini falan bilmiyorum. Ne zaman görsem her günkünden daha kötü bir halde yürüyerek içtiği maddeyi temin etmeye gidiyor.

Bu anlattığım iki üç örnek ile sınırlı değil elbette. Daha milyonlarca örnek verebilir. Ya iyi hoş tamam da bu gençlerin kız erkek fark etmeden bu hale düşmesinin nedeni nedir? Kardeşlerim! Eğer İslam gerçek manada doğru anlaşılmayıp hayatımıza tatbik etme noktasında bir gayretimiz olmazas bu ve bunun gibi musibetlerin önünü almaya gücümüz yetmez. Geçenlerde bir sohbet ortamında; "Eğer dinim olmasaydı öyle şeyler yapardım ki? Benim yapacaklarım karşısında beni engelleyen tek bir şey varsa o da dinimdir..." Bu söze bir çok genç onay verdiler ve "Aynen dediğin gibi kardeşim bizde de öyle. Yapmak istediğimiz şeyler karşısında bizi sınırlandıran vallahi İslam'dır" dediklerine bizzat ben şahit oldum. Hep yakındığım şeylerden biridir zaten İslam'ı Sünnete uygun bir şekilde yaşamak. Ah bir yaşayabilsek de o zaman ne dert kalıyor ne de tasa.

Geleceklerinde anne olacak baba olacak hanımların ver erkek kardeşlerin bu halde olması bizim bu kadar yüreğimizi yakarken kim bilir anne ve babalarının halleri nasıldır. İslam güzel bir hayat bahşederken dünyaya meyil edip bağlanan kalplerin maalesef ki sonları hüsran olmaktadır. Hayatında İslam olmayanların halini Said-i Nursi şu sözleriyle ne güzel anlatmış;

"Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zâyi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyâde belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile, o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve nâmusluluk ve tâatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâkî kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak."

"Elhasıl: Gençlik gidecek. Sefâhette gitmiş ise, hem dünyada, hem âhirette binler belâ ve elemler netice verdiğini ve öyle gençler ekseriyetle sû-i istimâl ile, israfât ile gelen evhamlı hastalıkla hastahânelere ve taşkınlıklarıyla hapishânelere veya sefâlethânelere ve mânevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhânelere düşeceklerini anlamak isterseniz, hastahânelerden ve hapishânelerden ve kabristanlardan sorunuz..."

Allah'ım senden her daim terbiye-i İslâmiye adı altında bir hayat yaşamayı ve yaşatabilmeyi istiyorum. Bana bu konuda yardımcı ol ve işlerimi kolaylaştır... Amin

Şuraya ufak bir not bırakmakta fayda olacak. Kardeşlerim! Bölümleri okuduktan ve yorum yaptıktan sonra pasif davranmayın. Dikkat ederseniz ele aldığım konular en çok gençleri kapsıyor. (tabi bunun yanında her yaş grubunu da) Bunun için okuduktan sonra herkes elinden geldiğince arkadaşlarını etiket yapmaya gayret etse bir kişiye daha ulaşarak ona hakikati götürmüş olacağız. Bunun da sevabını tarif ederken Hz. Muhammed (sav) şöyle demektedir; 'Bir kişinin hidayetine vesile olmak, güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.' Artık gerisini siz kıyas ediniz. Selametle.

DÜNYADAN GEÇEN YOLCU (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin