Yalnız

14 0 0
                                    


Küçücük ellerimin arasından kayıp giden bir yıldız gibiydi. Babamı kaybettiğim gün, o berbat gün, benim doğumgününümdü.

Bugün yine yılın en kötü günü. Doğumgünüm.

Yere hızla çarpan yağmur damlaları baloncuk oluşturuyordu. Gök gürültüleri sanki kafamın içinde uçuşuyordu. Hava aydınlanmaya başlamıştı.  Yere uzanan pencerenin önünde sandalyenin üstünde dizlerimi kendime çekmiş, öylece oturuyordum. Kafam allak bullaktı.

   O gün eve gelen babamın arkadaşı Enver amca, babamın hasta olduğunu ve hastanede yattığını söylemişti. Suratının halinden anlaşılıyordu çok kötü birşey olduğu. Kalbim bir anda hızlanmıştı. Apar topar çıktık evden. Yağmur yağıyordu yine. Bugünkü gibi. Enver amca arabayı deli gibi sürerken iki elimle de kendimi koltuğa sabitlemeye çalışıyordum. Emniyet kemerimi takmayı unutmuştum. Bir yandan da içimdeki korkuyu bastırmaya çalışıyordum.

"Birşey olmayacak"

"Birşey olmayacak"

"Birşey olmayacak"

Kendimi sakinleştirmeye çalışırken Enver amcanın telefonu çalmaya başladı. Okan diye biri arıyordu. Son hız giderken telefonu açtı.

"Söyle" ...

Kalbim deli gibi atıyordu. Birşey olmasından ölesiye korkuyordum.

"Okan bana doğruyu söyle!" diye haykırdı.

"Okan!!"dedi. Sonra bir an sessizlik oldu. Hala son hızda gidiyorduk. Ama yolu artık görmüyor gibiydim. Enver abiye bakıyordum. Gözleri bir anda kapanırken tek gözünden bir damla yaş aktı. O an kalbimi hissedemedim. Telefon yavaşça elinden aşağı doğru süzüldü.

"E- " dedim. "Enver abi?" Gözlerim yaşlarla dolmuştu. Enver abi bana baktı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Afra" sesi çok tiz çıkmıştı. O kelimeleri söylememesi için yalvarabilirdim o an ona.

"Afra baban..." derin bir nefes aldı gözyaşları içinde. Burnunu çekerken yere bakıyordu. Araba hala ilerliyordu. Sonra başını kaldırıp kafasını bana çevirdi. Tam o anda görmüştüm karşıdan gelen kamyonu.

"Enver amca!!" Şok olmuş bir şekilde kamyona bakıyordum.

"Dur!!"  Enver amca anında direksiyonu kırdı ama artık çok geçti.

  Kamyon bize çarptıktan bir kaç saniye sonra durmuş. Bizim araba yolun aşağısına yuvarlanmış. 3 takla attıktan sonra ancak durabilmişiz.

Elim yavaşça karnımdaki yara izine gitti. O günden kalmıştı.

Gözlerim yavaşça açılırken nerede olduğumu farketmem uzun sürmemişti.

"Uyandı!" Yanıbaşımda bağıran bir kadın vardı. Hemşire olmalıydı.  Bir anda aklıma gelen şeyle irkildim. Doğrulmaya çalıştım.

"Babam!" dedim. "Babam nerede!"

"Ben size doktorunuzu çağırayım."

"Ne olursun söyle" ağlıyordum. "İyi de bana" kısa bir an acıyla yüzüme bakıp dışarı çıktı. Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Kolumdaki serumu çıkardım. Yavaşça ayağa kalktım. Önce dengemi koruyamadım. Tam düşecekken yatağa tutundum. Sonra duvarı tutup ayakta durmayı becerebildim. Dengemi koruyup kapıya ilerledim. Koridorda kimse yoktu.

"Baba!!" Kimse yoktu. Arkamdan, koşar adım yaklaşan ayak seslerini duyduğum anda o tarafa döndüm. Bir el omzumdan tuttu. Beyaz önlüklü bir adamdı. Doktor olmalıydı. Küçücük bedenim adamın elinin altında eziliyor gibi hissediyordum.

"Afra" dedi nefes nefese kalmış bir şekilde. "Yatağına gelmelisin"

"Babam nerede!" Kafasını yerden kaldırdı. Gözleri gözlerimi bulduğunda o acıyı gözlerinde gördüm doktorun. Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken ayaklarım tutmuyor gibiydi. Yere düştüm. Doktor yanımdaydı. Birşeyler söylüyordu bana. Duymuyordum.

O gün ben tek başıma kalmıştım. O gün Afra Deniz Cihangir yalnız kalmıştı. Yapayalnız...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bu Yıldızlı GöklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin