Yüzümde bir gülümseme oluştu gitmeyeceğim, ama orda ne olup olmadığını izleyeceğim. Kim bilir belki de giderim.
Yataktan kalktım ve telefonun şarjının bittiğini görünce çalışma masasının dolabından şarjı çıkardım. Yatağımın yanında olan prize şarjı takıp komidinin üstüne koydum. Odadan çıkıp mutfağa gittim. Selin ve annem masada oturuyordu. Yemeğe başlamışlardı bile.
"Ya anne beni beklemeden niye yemeğe başladınız, günah günah bunlar, sevap point yap biraz, kızını düşün. Aç insanın açken neler yapacağı belli olmaz. Şimdi yemek biterse valla hiç acımam seni bile yerim. Bu camış yer şimdi hepsini , anneeee. "
"Sus kız, hepinize yetecek kadar yemek var burada. Hem Selin yesin ne olacak? Sen hep yiyorsun zaten. Bu aralar da sanki kilo almışsın , az yesen daha iyi olacak. Bak bu yaştan sonra sana koca da bulamayacağız."
"Ya anneee, oldukça fitim ben bikere. Siz benim fitliğimi kıskanıyorsunuz diye böyle yapıyorsunuz. Anne mantı açarken yanında ben vardım, o yoktu.Ayrıca daha ben 17 yaşındayım , ne koca bulma sevdası. Bak evlenince arkamdan çok ağlarsın ama demedi deme."
"Sende evlenip senin gibi bir çocuğun olduğu zaman beni anlarsın kızım."
"Anneeeee, hem bana şişko diyorsun , hemde evdeki işlerin olduğu zaman 'canım kızım' diyorsun. Nasıl bir çelişki bu?"
"Sus kız, o başka tabi bana yardım edeceksin. Ben seni dokuz ay karnımda ne zorluklarla taşıdım. Haberin var mı? Hamileyken gece ece bir insan sarımsağa aşerir mi? Hadi onu geçtimde yedikten sonra ağzım koktuğu için baban benimle yatamadı bile. Gitti kolktukta yattı.Valla senin yüzünden kendimden utandım."
"Ne güzel işte, sarımsak yararlı bir şey, anne."
Annem bana öldürücü bakışları atmaya başlayınca kıkırdamamı kestim ve elimi ağzıma götürüp fermar çektim.Selin ise hala gülmekle meşguldü , annemin öldürücü bakışları ona dönünce o da ağzına fermar çekip yemeğe dönüp yemeye başladı. Bende sandalyeye oturup dolaptan tabağı çıkarıp yemek kattım.
Yemeğim bitmek üzereyken çatal bıçak sesleri kesilince umursamadım ve yemeği ağzıma doldurmaya devam ettim. Sonra lokmam bitince arkaya yaslandım."Oh be dünya varmış, valla." deyip dolu olan suyumu içtim.
"Hazal!"
Diğer lokmayla ağzımı doldurunca hala ağzımda olan yemekle kafamı kaldırdım. Annem ve Selin bana bakıyordu. 'Ne var?' dercesine kafamı salladım.
"Kızım yavaş ye , boğulacaksın. Arkandan kovalayan yok."
Anneme bakıp lokmamı da bitirince konuştum.
"Tamam anne." deyip son lokmamı da yeyip arkama yaslandım. Hala bana bakmaya devam ettiklerinde gözlerimi devirdim.
"Kalk kız sofra ellerinden öper. Çok yorgunum bugün."
"Anne niye tek ben topluyorum? Selin ne güne duruyor burda? Sanki yapmadığı şey."
"O şimdi yol yorgunu, sus kız." oflayarak tabakları toplayıp tezgahın üzerine koydum. Suyu açıp tabaktaki kirleri alıp bulaşık makinesine koydum, tableti de koyunca makineyi çalıştırdım. Selin ile bakışınca aynı anda tuvalete koştuk.
"Çekil kız, çişim var benim."
"Banane ya önce ben gireyim sonra, ne işin varsa halledersin."
Popomla poposına vurunca yere düştü. Hain bir şekilde gülümsedim. Ama gülümsemem yarım kaldı, çünkü ayağımdan tutup benide yanına çekmişti. Bu sefer haince gülümseme sırası ondaydı. Sonra ayağa kalkıp üstünü silkeledi. Ellerimi cebime soktum ve atabileceğim bir şey var mı diye baktım. Elime bir şey gelince cebimden çıkarttım ve ne olduğuna baktım , siyah tel tokayı görünce tam yüreyeceği zaman yüzüne fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Numara Mı?
HumorHazal'ın Gizli'ye olan aşkını kendine bir türlü itiraf edememesi, Ulaş'ın Selin yüzünden aşka inanmamasından sonra, ilk görüşte aşık olması, ( Tabii yaptığı şebeklikleri unutmamak lazım.) Rüzgar'ın büyük aşklar nefretle başlar teorisinden nefret e...