10 gün... tamı tamına 10 koca gün geçmişti o uğursuz günün üstünden. Kalbim paramparça, dokunsalar ağlayacak modda, birbirinin ardı geçen günlerdi bunlar. Babam olanları anlamasın diye kendimi plaja atıyordum her sabah. Akşama kadar yüzüp güneşlenip kitap okuyordum. Kafamı meşgul edecek işlerle uğraşıyordum ki hatırlamayayım benden yitip gidenleri. Silip atabilseydim keşke hafızamdan ama oralarda bir yerdeydi işte o hatıralar."Defol yanımdan seni görmek istemiyorum Alp"
Gözlerinden yaşlar aka aka benim bulunduğum şezlonga yürüyen sarışın bir kızın sözleriydi bunlar.
Arkasından gelen uzun boylu zayıf esmer bir genç kızın kolundan tuttuğu gibi kendine çevirirken " Bir hataydı lütfen affet."
Sendeleyen kız, çocuğun göğsünden destek alıp dengesini bulduğunda, hırsla ittirdi, çocuğu omzundan.
"Yüzünü görmek istemiyorum git dedim" diye bağırdı ve koşarak uzaklaştı şezlongların yanından.
Kızın arkasından baka kalan çocuk omuzlarını düşürüp gerisin geri yürüyerek uzaklaştı.
Bu olaylar olurken ellerime düşen ıslaklıkla kendime geldiğimde, ağladığımın farkında bile değildim. Zihnimde canlanan Berk ve Ebru'nun birbirine dolanmış bedenlerini, silmek istercesine gözlerimi kapatım kafamı sağa sola salladım.
Aşık olduğum adam ve aynı okulda görev yaptığım en yakın arkadaşım! Okulun öğretmenler günü yemeğinde tanıştırmıştım onları ve sadece bir kaç kez daha tesadüfen karşılaşmışlardı. Tabi benim bildiğim bu kadardı! Saman altından çok su yürütmüşler meğerse.
Canım acıyordu ama aşk acısı gibi değildi bu. Sanki harcadığım zamana, verdiğim değere üzülmek gibiydi. Acaba gerçekten aşık değil miydim? Ondan mıydı kendimi geri çekişim, kendimi sakınışım?
Ya Eylem olduğumu düşünüp benden nefret ede ede bana sahip olan adama ne demeliydim?
Tek suçlu o değildi aslında, ısrar edebilirdim, kimliğimi gösterebilirdim. Ama ben kardeşimi ve babamı korumayı seçmiştim. Ayrılığımın üstünden daha gün geçmeden, garip bir çekimin etkisiyle onun olmuştum. Ve 4 gün sonra tekrar yanına dönmeliydim.
İçimde ufacık bir taraf yanına gitmek için heyecanlansa da büyük bir kısmında hiç gitmek gelmiyordu. Hoyrat ve aşağılayan davranışlarına katlanmak istemiyordum çünkü. Düşündükçe kalbim sıkışıyordu.
Gözlerim kapalı yaşlar akarken gözümden, yüzüme dokunan bir elle irkildim. Nazik bir şekilde gözyaşlarımı silerken içimin titremesine engel olamadım. Kim olduğuna bakmak için gözümü açmaya korkuyordum.
Çünkü biliyordum. Hissetmiştim onu. Oturduğum şezlongun yan tarafında bir hareket hissedince onun da oturduğunu anladım.
Bir eliyle omzumu kavrayıp kendine çekerken, diğer eliyle de başımı göğsüne yasladı. Geri çekilmek için kendimi çektiğimde beni kendine daha sıkı sardı. Ve günlerdir düşünmemeye çalıştığım hatıralar bir sis bulutu gibi etrafıma çöktü.
Ağlamam şiddetlenirken elimle tişörtünü kavradım. Hiç sesini çıkarmadan sakinleşmemi beklerken kaç dakika geçti bilmiyordum. Yaralarımı açanlardan biri olmasına rağmen, onları sarması ne tuhaftı. Hafifçe sırtımı okşarken garip bir şekilde sakinleşiyordum. Bu kadar nazik olabildiğini hiç ummazdım oysa ki.
Hafifçe kafamı göğsünden ayırıp, gözlerimi yavaşça açtığımda beyaz tişörtünün ıslaklığı karşıladı beni. Utanarak dudağımı ısırdım. Ağlarken ıslatmıştım çünkü. Eliyle çenemi tutup yukarı kaldırarak gözlerine bakmaya zorladı.
O yeşillerde gördüğüm şefkat olamazdı değil mi? Yok kesin acımayla bakıyordu bana. Beni yıkılmış bir halde görmesini istemedim birden. Gururum devreye girerken hızla kalktım yanından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYETİN BEDELİ
Ficción Generalİnsan katilini sevebilir mi? O sevdi... Koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde aşık olduğu adam masumiyetinin, saflığının ve tüm güzel duygularının katiliydi. #1 mafya 28.03.2019 #4 ask 26.03.2019 #5 ask 19.03.2019 *** Onu bulmak için 2 gün gere...