four

1K 33 28
                                    

Ben bunları düşünürken Oğuzhan hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu ve bir anda gülmesi hem düşüncelerimden uyanmamı sağlamış hem de o güzel gamzelerini ortaya çıkarmıştı. Onun bu haline sürekli bakabilirdim,sürekli gülmesini ve gülünce yanağında oluşan gamzelerini izleyebilirdim. Bunları düşünürken anın büyüsüne kapılmış olmalıydım ki ne yaptığımı bilmiyordum. Ve bir anda istemsizce elimi yanağının çukuruna koyduğumda durdu. Bir an sanki dünya durmuştu.Her şey,belki de herkes ölmüş sadece benim ve onun gözleri yaşıyormuş gibiydi...   

Yaptığım şeyi istemsiz bir şekilde yaptığımı anladığım zaman belki her şey çoktan geçmişti. Oğuzhan yanağını elimle buluşturmuş aynı zamanda da elimi tutuyordu. Ne olduğunu anlayamamıştım. Ellerinin sıcaklığı elimin soğukluğuyla buluştuğunda vücudum sanki uzun zamandır ısınmak istermişçesine onlara bağlanmıştı. Sanki onlardan kopsam içim hep buz gibi kalacak gibiydi,sanki hep olmak istediğim yerdi elleri.. İşte o zaman karar verdim,onları hiç bırakmayacaktım.  

O benim sınırlarımı zorlayan bir limitti. Ya onu geçecektim ya da burada kalacaktım. Ben burada kalmayı tercih ettim. Sonucu nasıl oldu bilmiyorum ama onunla yaşadığım her an benim her zaman kalbimde ve beynimde en önemli yerde kalacaktı...

O pozisyondan ayrılmamız biraz uzun sürmüştü fakat hala etkisindeydik diyebilirim. İkimizde mutluyduk ve bence bu en önemlisiydi. O benim uzun zamandır karanlıktan çıkmamı sağlayan fener gibiydi. Ne zaman zorlansam,ne zaman sıkılsam ona bakardım çünkü o beni motive ederdi. Belki,belki bir gün karşılaşırız diye umutlanırdım hep. Belki birgün beni farkeder diye bağlandım ona. Başında sadece bir forma ve sarılmak için gittiğim kolları şu an yanımdaydı ve onlara sarılmam için bekliyorlardı belki de... 

Birden Oğuzhan'ın:

-"Sana bir şey söylemeliyim Lila." demesiyle irkildim. 

Aslında diyeceği şeyin kaderimi etkilemesini hiç sanmıyordum Beni ölümle yaşamın arasında bırakacağını ve geçirdiğimiz her günün yaşamımın en güzel günü olacağını da...

-"Dinliyorum." dedim kalbimi saran endişeyle. Çünkü sadece endişe hissedebiliyordum. Hayatımdaki anlama bu kadar yaklaşmışken belki de her şey kötü olacaktı.

-"Bunu nasıl söyleyebilirim bilmiyorum." dedi. Ne yapacağın bilmiyormuşcasına elini başının arkasına attı ve nefes aldı.

-"Bana inanmayabilirsin biliyorum bu çok erken ama bunu sana söylemeliyim." dediğinde sanki her bir zerrem onun tarafından uyuşturulmuş gibiydi. Uyuşturucular insanı içten içe öldürürler belki ama ben şu an onunla yaşamayı seçmiştim.

-"Söyle." diyebildim gerçi o bile çıkmamıştı ağzımdan.

-"Ben seni seviyorum Lila. Y-yani ben senin sen olmadığını bilmeden seni sevdim. Ya evet çok karışık biliyorum." derken sanki endişeliymiş gibi elleriyle beni inandırmaya çalışıyordu.

-"Ama ben seni iki ay önce gördüm. Yani yolda,maçtan sonra senden orada etkilendim sonra seni aradım ama bulamadım. Her maç sonrası aynı yoldan geçtim,sürekli seni aradı gözlerim,o saf gülüşünü,bu güzel gamzelerini ama sana rastlayamadım,bulamadım seni. Ta ki o gün alnım yarılana kadar. Seni o hastanede gördüğümde şok oldum. Y-yani ben beklemiyordum böyle bir anda karşıma bir doktor olarak çıkıp beni tedavi edeceğini." 

Dediği şeyler beni mutlu ederken aynı zamanda uzun zamandır ona hapsettiğim umutları bana geri kazandırıyordu. Yıllardır sevdiğim adam karşımda bana beni tanımadan sevdiğini söylüyordu. Onu aramızdaki uzaklığa rağmen sevmeyi,onu arzulamayı başarabilmiştim.Belki de onu elde edecektim. Aslında elde etmek gibi bakılmamalıydı buna. İnsanlar bazen kışlarına yaz gelsin ister,her şey kötüyken iyi olan tek bir şeye bağlanırlar ve onun peşinden giderler. Ben de Oğuzhan'ın peşinden gidiyordum ona ihtiyacım tartışılırdı belki ama ona olan sevgim asla tartışılamazdı. Yoksul insanlar değerli bir şey bulunca nasıl onu kaybetmek istemez ve onlara bağlanırlar,onları severlerse ben de Oğuzhan'a öyle bağlı,içimdeki sevgim öylesine güçlüydü.

-"Seni seviyorum Lila. İlk gördüğümden beri seni se-."

Konuşmasını bir anda yaptığım hareket bozarken dudaklarını hissetmek bana mutluluk veriyordu. Dudağını her emdiğimde içimde oluşan o sıcak hissi daha önce hiç yaşamamıştım. Vücudumun içindeki soğukluk o sıcakla buluştuğunda her bir zerremde onu hissediyordum. Bana karşılık verirken dudağımı ısırmasıyla inledim. 

Bu ona haz vermiş olacak ki dilini dilimle buluşturdu. Dudaklarımız uzun zamandır partner arayan dansçılar gibi bu anı bekliyormuşçasına bir ahenk içerisinde dans ediyordu sanki. Dudaklarımızı ayıran şey ben olmuştum. Söyleyeceğim şeyler belki de ikimizin de yeni kaderinin başlangıcıydı.

-"Ben de seni seviyorum Özyakup. Beş yıldan beri,sana formamı imzalattığımdan beri,sana sarıldığımdan beri,sana umutlarımı ve hayatımı bağladığımdan beridir ben de seni seviyorum."

 Bir günde iki bölüm geldi. Bu hafta sınavlarım başlayacak giremeyeceğim. O yüzden bugün iki bölüm atmak istedim. Konuşmak isterseniz her zaman buradayım.Beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Hepiniz benim için çok değerlisiniz. Kocaman öpücükler. İyi okumalar...

WANT YOU BACK//O.ÖzyakupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin