Alışkanlıklar, insanlar istese bile değiştiremiyor. Ben değiştirmek istedim ama olmadı yapamadım. Benim düzenim buydu. İyi bir kız olamıyorum, sorunlarım var, yapma ama kimin şu dönemde sorunları yok ki.
''Senin psikolojik sorunların var Jenna''
Evet iç sesim beni uyarırken, büyük bir kapı çarpma sesi duydum. Gözlerimi korkuyla hemen araladığımda odadan birinin çıktığını gördüm. Sahi ya ben neredeydim. Etrafa bakındığımda kendi odamda olmadığına en sonunda karar verdim. Hızla ayağa kalktığımda gözümün kararıp, başımın dönmesiyle yere çakıldım. Sinirle her zaman ki sözleri mırıldandım.
''Bir daha bu kadar içmeyeceğim. Bir daha asla içmeyeceğim.''
Kimi kandırıyorum her zaman bu kadar içicem. AH baş ağrım düşünmemi bölüp, Açık pencereden gelen rüzgar ürpermemi sağladığında, üstümde hiç bir şey olmadığı anlamam uzun sürmedi. giysilerimi aradığımda gözüm yerde duran kıyafetlerime kaydı. Hepsi bir taraftaydı. Sonunda giysilerimi alıp üstüme geçirebildim. Bu kıyafetleri ne zamandan beri giyiyordum gerçekten kirlenmişlerdi evime en son ne zaman uğradım onu bile hatırlamıyorum sadece bu evden gitmek istiyorum.
Odadan çıktığımda gözüm direk odanın tam karşısında duran heykele kaydı. Büyük bir evdi normalde beklediğimden tam aksine antika bir eve benziyordu,Daha sonra gözüm evde bir adam aradı. Burası kendi evim değildi. Yine hangi Zengin züppe çocuklarla birlikte oldum diye düşünürken, karşımda duran kadın dikkatimi çekti. Kadının gözü, dövme kaplı koluma kaydığında bakışlarımı bende koluma çevirdim.
Genç bir kadındı. Mavi, dizlerinin hemen üstünde biten bir etek ve üstüme kombinlediği beyaz gömleği ile bana çok ters düşen biriydi.
Hiçbir şey söylemiyordu. İçimi bir anlık endişe kapladı. Ben ne diyebilirdim ki sonuçta belki birlikte olduğum adamın karısı olabilirdi. Onu süzmeye devam ediyordum. Bundan rahatsız olmuşcasına gözlerini üzerimden çekip gözlerime bakıp gülümsedi. Kaşlarıma çatmış ona bakıyordum. Birlikte olduğum adamın karısı olamazdı. Böyle bir şey olsa şuan saçımdan tuttup beni yere fırlatmıştı.
Aklıma gelen soruyla endişeli bakışlarımla, sessizliği bozdum.
''Tanrım, yoksa dün bir lezbiyen ilişkisi yaşadığımı söyleme.''
yüzümdeki endişe beni gülünç bir duruma düşürüyordu. Bu çok belliydi ve karşımdaki kadın kendini tuttamayıp kahkasını patlattı. Kaşlarım çatık hala ona bakıyordum. Kızdığımı farkettiğinde dudaklarını birbirine bastırarak gülmeyi kesti. Kimdi bu? onunla yatmasaydım kimle yattım? sorular aklımda dolaşırken konuşmaya başladı.
''hayır ben sadece bu evde bir çalışanım, Bay Evans sanırım sizi buraya o getirmiş hanımefendi.''
Hanımefendi mi? Ha!! Kimseye gözükmeden buradan gitmek istiyordum. gözüm dış kapısı aradığında, merdivenleri gördüm. Ev bu kadar büyükse 2 kat olmalıydı. Merdivenlere doğru yöneldiğimde kadının bana baktığını hissediyordum.
Bu Bay Evans'da kimdi? Aşağa indiğimde, Buranın da en az yukarısı gibi büyük olduğunu gördüm. Her yer antika doluydu. Gözüm büyük kahverengi deri koltuklara kaydı. Arkası dönük biri oturuyordu. Kimseye gözükmeden kapıdan çıkıp gitmek istedim. Dış kapısı olduğunu düşündüğüm kapıya doğru yürüdüm. Arkama bakmadan yavaşça kapıyı açıp çıktım. tuttuğum nefesimi bıraktığımda rahatladığımı farkettim.
Daha iki adım atamadan arkamdan kapı açıldı.
''Nereye''
Ses tonu içimde nedensiz bir korku oluşturdu. Arkamı döndüğümde kaşlarını çatmış ve gözleri kısmış bir şekilde gerçekten ölü sayılabilek bir adam bana bakıyordu. Yaşını tahminen 50-55 sayabileceğim tipten bir adam. Bay Evans bu olması gerekiyordu. Saçlarında kısım kısım beyazlar vardı.Normal kilolu ,boyu hafif kısa tıknaz sayılabilecek tiptendi. Onu süzmeye başladığımı fark ettiğinde sorduğu soruyu tekrar yineledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Lose
Fanfiction''Sen hiç yerinde durmaz mısın'' dedi adının Harry olduğunu yeni öğrendiğim çocuk. Elimdeki ipleri çözmeye çalışırken. Baya asabi duruyordu. Haksızlık asıl kızması gereken bendim.