İnceden düşünen biri..

557 89 71
                                    

Cuma gecesi çok içtiğimden midir, birim değişikliğini hâlâ kabullenemediğimden mi yoksa sarhoş kafamın kaydettiği bazı silik KyungSoo'lu anılarımda neler olduğunu bir türlü bulamayışımdan mı haftasonum tamamiyle b.k gibi geçti.

Evden dışarı çıkmadım, çıkamadım. Arkadaşlar beyzbol maçı verdi dedi, keyfim yok dedim. Filan yerde yeni bir bar keşfettik dediler, geçen gece içtiklerimi hala işiyorum daha neyin içkisi dedim. Grup randevusu varmış, bir erkeğe daha ihtiyaçları varmış ama hala kokusunu aldığım portakal çiçeğine bezenmiş saçların sahibi beye dair hayallerimi bırakıp da evet diyemedim, gidemedim işte.

Anlaşmışlar gibi en kötü haftasonumda beni bir yerlere davet eden arkadaşlarımı kesin söz alarak başka zamanlara erteledim. Öyle bir haftasonum olacak mı ki?

Mutfak penceresinde konserve kutularında yetiştirdiğim domates ve soğanları suladım. Toprağını havalandırdım.

Bir de yan komşum Dongguk Bey'in küçük domatesi SuA'nın kedisi bende.

İş gezisi için Tayland'a gitmek zorunda kaldıklarından kediye bakabilecek bir gönüllü beni buldular. İşin aslı kedi beni buldu; kedi bunların valiz topladığını görünce hissetmiş demekki kapının açık olduğunu farkettiği bir sırada dışarı çıkmış, kaçmış.
Marketten geliyordum. Kapının önüne bırakılmış kargo paketinin ardına saklanmış buldum onu. Aç olduğu bakışlarından belli, kapıyı açınca davete bile gerek duymadan daldı içeriye. Yeni aldığım sütten ona bir kap verdim. Bir paket sütü bitirdi.
Ne kadar zamandır dışarıdaysa artık.

Sonra Dongguk komşuya haber ettim, kediniz elimde yani benim evde diye.

Bir hafta olacak kedi hala bende. Televizyon koltuğuma bayılıyor. Bana yer bırakmayacak kadar. Evde misafir olan o değil de ben sığınmacıyım sanki.

"Ya Kaşar Peynir! Az öte kay!"

SuA kedinin adını peynir koymuş, beyaz olduğundan filan değil aksine sarı bir kedi. O yüzden kaşar peynir diyorum, tabi biraz da yüzsüz olduğu için. Bu yüzsüzlüğü de sadece bana yaptığına dair kuvvetli hislerim var.

"Bana bak kaşar! Burası benim evim ve televizyondan keyif alacak biri varsa o da benim. Moralim bozuk oğlum kaysana biraz!"

Sadece kuyruğunu çekti. Aldırmadım. Yayıldım koltuğa boyumca. Cırladı mırlardı, yenilgiyi kabul ederek bacağıma kuruldu. Daha fazla uğraşacak halim yoktu. Ama evde biraz temizlik yapılması gerekiyordu. Beni eve getiren KyungSoo, bekar hayatımın tüm dağınıklığını görmüş olmalı.
Şey dergilerime kadar.
Sehpanın üzerinde resimlerin açıklığı kadar saçılmışlar da.

Gözüme takılan bir sayfadaki mankeni sanki KyungSoo'ya benzettim. Hızla uzanıp aldım. Yüzü KyungSoo'ya nazaran uzundu fakat gözlerinin iriliği, dudaklarının dolgunluğu, ak teni pırıl pırıl tıpkısının benzeri KyungSoo.

Dilim damağım kurudu.
Adamın üstünde sadece baksır var. Benim de öyle, ekstra olarak tişört de giymişim. Benimkinin seğirdiğini, sızladığını hissediyorum.

Kedinin kuyruğu sayfaya düşünce irkildim.

"Sen ne bakıyon Kaşar!"

Koltuktan doğruldum, boşluğa atladı, erimiş kaşar gibi yayıldı hemen.
Kedi ile tehdit dolu bakışlarımız kesişti.
Dağdan gelip bağdakini kovacak hani gücü yetse..

It Takes A Lot Loving A ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin