Ciğerlerime dolan nefes her bir basamak çıktığımda daha bi canımı yaksa da umursamadım ve hızlı hızlı koşmaya devam ettim.
Geç kalmak istemiyordum.
Büyük lacivert renkli kapıyı kulpundan tuttuğum gibi dışarı doğru açtım ve salonda yankılanan bağırışların, heyecanın ve o umudun tüm bedenenime çarpması bir oldu.
Terden sırılsıklam olmuş simsiyah saçlarım alnıma yapışmıştı ve göğsüm hızla inip kalksada gördüğüm manzarayla rahat bir soluk alabildim.
Yetiştim.
Kendimi bildim bileli hayatım voleybolla içli dışlı olmuştu hep. Babam eski voleybolcudur. Ve ben de iyi bir oyuncuyum. Aynı zamanda başka iyi oyuncularında meraklısıyım.
Karasuno kızlar arasında bile popüler olmuştu son zamanlarda. Soyunma odalarında, molalarda olsun sürekli Karasuno ve Karasuno'nun Küçük Devinden bahseder olmuşlardı.
İlginç bir şekilde Shiratorizawa lisesine karşı başkaldırıyorlar ve hatta önlerine bile geçmişlerdi.
Shiratorizawa... adı geçerken bile tüyleri ürperten korkunç takım şu an da uçamayan kargalar tarafındam paramparça ediliyordu.
"İlginç." Gözlerim sahaya doğru iyice dikkat kesilirken bir adım daha attım.
Shoyo ve... Kral. Haklarında çok şey duymuştum ama ilk defa canlı olarak bir maçlarını izliyordum. Oldukça heyecanlı gibi gözüküyorlardı. Sırf onları izleyebilmek için kızlar müsabakasından çıkar çıkmaz koşar adımlarla arka sahaya koşmuştum var gücümle. Bir adım daha atsam bayılacak gibiydim ama bu önemli değildi. Tek istediğim bu maçı izlemekti.
Sahayı daha iyi görebilmek umuduyla bir kaç adım daha attım ve merdivenlerin başında durdum. Kageyama o muhteşem pasını havaya kaldırmış ve Hinata'ya tam pas