Neredeyse bir saat ben ağladım, o izledi. Beni durdurmadı, sorular sorup beni yormadı. Sinirim dinip, heyecanım geçince anlatacağımı biliyordu. Son gözyaşlarımı da silip, yüzüne baktım. O kadar yorulmuştum ki ağlamaktan. Gözlerim şişmiş kocaman olmuştu. Başım uzun zaman sonra ilk defa bu kadar ağrıyordu. Kerem'e bir açıklama borçluydum. Garibim, beni ağlatanın kim, ne olduğunu bilmek istiyordu ve çok sinirliydi. Bana da hissettirmemeye çalışıyordu. Su istedim. Suyumu da içtikten sonra ancak konuşmaya başlayabildim.
-Bu sabah işe giderken kaza yaptım.
-Nasıl? Ayağın kazada mı bu hale geldi? Nasıl oldu anlatsana? Niye hemen bana haber vermedin?
-Dur bi sakin ol. Kazaya ben sebep olmadım. Trafik aniden sıkışınca frene bastım. Mesafemi de koruyordum. Bir fren sesi duydum ardından da bir araç arkadan bana çarptı. Çok sarsılmadım ama biraz korktum tabii ki.
-Polisleri aradın değil mi? Tutanak tuttular mı? Hasar tespiti yaptıralım. Hatalı taraf ödüyor değil mi tüm masrafı?
-Dur şimdi, önemli olan masraf değil. Arabadan inip diğer aracın şoförünün inmesini bekledim. Kazayı görenler yardıma geldiler. Fakat araçtan inen olmadı. Bizde aracın yanına gidip içine baktık.
-Ee? Kadın mıymış? Korkmuştur belki. Acemiyse, yazık.
-Ne yani sadece kadınlar mı kaza yapıyor? Cinsiyet ayrımcılığı yapıyorsun şuan.
-Şaka yapıyorum ya hemen bozulma. Sadece seni bu hale getiren olayı merak ediyorum. Ayağın neden böyle? Neden perişan haldesin? Ben kime bunların hesabını ödetmeliyim?
O bunları söylediğinde durakladım. Ona anlatmakla iyi mi ediyorum? Ya kinlenir ve yanlış bir şey yaparsa. Kötü ile kötü olunmaz. Kötüye kötülük edersen kötüden farkın kalmaz. Şimdi anlatmazsam da olmaz. Bir şeyler mi uydursam? Ya da tamamını anlatmasam? Bir anlık bocalamadan sonra olayın tamamını anlatmamaya karar verdim.
-Meğersem adam bayılmış.
-Nasıl yani? Araba çarpınca mı bayılmış?
-Kalp krizi geçirmiş. Ya da geçiriyormuş. Orası muallak. Otopside çıkar meydana.
-NE?! Adam öldü mü?
-Maalesef. Ne gün ama değil mi? Hastaneye gittiğimizde yaşıyordu. Hatta kısa bir süre konuştuk. Sonra kriz geçirdi. Sonuç olarak vefat etti amca.
-Çok üzüldüm abla ya. Konuşmaman senin için daha iyi olabilirdi. Olan olmuş artık. Ölümün yaşamın bir parçası olduğunu biliyorsun. Senin hatan değildi.
Evet, benim hatam değildi. Peki neden o odada böyle bir muamele gördüm. Sanki katilmişim gibi. Benim bilmediğim ne biliyorlardı ki? Neyi yanlış anladılar?
-İşte ölümünü duyunca çok üzüldüm, merdivenlerden inerken dengemi kaybettim, bir kaç basamak kadar düştüm. Ciddi bir şey yok. İki günlük rapor verdiler sadece.
-İyi iyi, iki gün iyice dinlen. Büşra ablayı arayayım ister misin?
-Boşver, yarın ararım ben onu. Şuan çok uykum var, yardım eder misin odama gideyim?
-Tabii ki, gel bakalım.
Kucağına aldı, yatağıma kadar götürdü. Yatağa yattım yatmasına da uyku misafirim olmadı o gece. Nasıl uyuyabilirdim ki? Şiddet gördüm, haksız yere yargılandım, kendimi savunacak fırsat bile bulamadım. Üstelik hatam da yoktu. Sonra bir ampül şimşek gibi yandı zihnimde; ben o dengesiz adama neden kartvizitimi verdim? Kartvizitte iş adresim de var telefonumda. Telefon numaramı mı değiştirsem? Sinirli oldukları için böyle davranmış olmaları gerekir, üzgün birinin davranışlarına benzemiyordu çünkü onların hareketleri. Başıma bela olmazlar değil mi? Peki ya Kerem. Kerem'e bir zarar vermezler değil mi? Yok canım. Abartmazlar. Biraz zaman geçince sakinleşirler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bir İhtiyaçtır.
Narrativa generaleİçinizi ısıtacak bir aşk hikayesi. Yaralı iki gönlün, birbirine derman olma hikayesi. Tam da ihtiyaçları olduğu anda Aslı ve Emir'i bulan aşkın hikayesi. Aslı, Kerem'in ablası. Onu korumak pahasına kendinden vazgeçmeye hazır. Çünkü Kerem, ailesinin...