42

1.2K 103 4
                                    

Hızlıca nereye gittiğimi bilemeden aptal gibi koşuyordum.
Tek dileğim Yoongi'yi bulmaktı, bu şekilde aramak ne kadar mantıksız olsa da umrumda değildi.
Biz iyi olana kadar bu oyun bitmeyecekti.
Hayat bana böyle bir oyun oynuyorsa, bende pes etmeden her şeyi düzeltecektim.
Koşarken aynı zamanda ellerimi sinirle saçlarımın arasından geçirdim. Hala bu onlara anlam veremiyordum, bu hale nasıl geldiğimiz hakkındaysa, hiç bir fikrim yoktu.
Ama bu anlamadığım her ne olduysa bu düzende yaşamaya devam etmeyecektim her şeyi düzeltmek için elimden gelenin fazlasını yapacaktım.
Bu benim görevim bile sayılabilirdi.
Şu an Sadece Yoongi'yi bulmam gerekiyordu.
Onun nerede olduğunu bilmeden koşuyordum. Onu bulma umudu ile.
Evet kafayı yemiştim, sanırım.
Bir an duraksadım. Ne bekliyordum ki?
Sinirle kafamı,aşağı eğdim. Hastaneye geri dönmem gerekiyordu. Nasıl olsa gelirdi, öyle değil mi?
Bir an gaza gelmiştim işte. Aşk insana böyle şeyler yaptırabiliyordu demek ki.
Zaten bunlara alışıktım, az da olsa.
Hastaneye geri dönmek için bir taksi buldum.
Cebimde param olmadığını taksiden indikten sonra fark etmiştim.
Adam bana garip garip bakarken, kafamı aşağı eğdim ve saygılı bir şekilde özür diledim.
Adam bunu kabul etti ve gülümseyerek oradan uzaklaştı. Yine ucuz kurtulmuştum.
Hastaneye geri girdiğim de, karşımda Yoongi'yi görmüştüm.
Gerçekten mi? Ciddi miydi?

"Yoongi!" Yarın ona doğru koşmaya başladım. Yanına ulaştığımda ona sıkıca sarıldım. Buna gerçekten ihtiyacım vardı çok uzak kalmıştık. Kaç saat olursa olsun, ondan bir dakika uzak kalmak bile beni bitiriyordu. Saatler işkence gibi gelmişti.
Acaba o ne hissediyordu?
Kafamdan bu düşünceleri atarak, ona tekrardan sıkıca sarıldım. Şu an odaklanmam, gereken şey buydu.
"Eun Hee!" Dediğin de sesi gerçekten yüksek ve sert çıkmıştı.
Korkarak bir adım geriye gittim.
"N-ne oldu?"
"Sen ne yaptığını sanıyorsun!" Dediğinde ise, tüylerim diken diken olmuştu.
Daha önce sesini bu kadar yüksek ve sert çıkarken görmemiştim. Bu beni fazlasıyla korkutmuştu.
Yanımıza gelen birkaç doktor ve hemşire Yoongi'yi sakinleştirmeye çalışırken onları göndermişti beni kolumdan tuttu ve hastaneden çıkardı.
Bense, hala ne olduğuna anlam veremez haldeydim.
Sadece boş bir şekilde etrafa bakıyordum. Bom boş bir şekilde.

"Hastaneden neden çıktın!"
"Seni bulmak için." Derken, aynı zamanda ağlıyordum. Yine ve yeniden.
"Ağlama!"

"Elimde değil, beni bırakacaksın diye o kadar korktum ki."

"Seni bırakacağımı düşünmen aptallık. Birbirimize verdiğimiz sözleri ne çabuk unuttun?"

"Hayır unutmadım, asla. Sadece korktum işte gittin sandım."

"İşlemlerini hallettim çıkış yapacağız."

"Gerçekten mi?"

"Evet aynı zamanda Kore'ye geri dönüyoruz."
Bunu duymamla duraksadım, daha geleli iki gün olmuştu biz dönecek miydik?
"Yoongi, yeni geldik. Daha doğru düzgün iki gün olma-"

"Eun Hee sen bu haldeyken tatil düşünecek kadar düşüncesiz bir sevgili değilim."

"Her şeyi biliyorum. Her şeyden haberim var. Bana anlatmadığın her şeyden haberim var ve bunlar için sana çok kırgınım."
Derken bu sefer o da ağlıyordu. Onu üzdüğüm için kendime lanet okudum.
Şu an karşımda ağlıyordu yaptığım aptallık yüzünden.
"Yoongi ben çok özür dilerim. Söyleyemedim bilirsin, ya işte bilmiyorum. Söyleyemedim işte çıkmadı kelimeler ağzımdan, toparlayamadım cümleleri, nasıl söyleyeceğimi bilemedim ki."
Nefes nefese kalarak söylediğim cümlenin ardından Yoongi bana sıkıca sarıldı. İşte bu çok iyi gelmişti.
Her zamanki gibi birbirimize kenetlenmiştik. En sevdiğim anı yaşıyorduk, en ihtiyacım olan anı.
Mutlulukla gözlerimi yumdum. Bu anın tadını çıkarmalıydım. Yoongi'nin sarılırken saçlarıma bıraktığı ufak öpücükleri hissediyordum.
Birimizden yavaşça ayrıldık ve gözlerimizin içine baktık.
"Eun Hee, sana çok kızgınım."

"Sana kendimi nasıl affettirebilirim?"

"Hiç bir şey yapma sadece iyileş tamam mı?"

"Umarım Sevgilim." Derken, aynı zamanda yanaklarını okşuyordum.
-
Hastaneden sonra otele geri dönmüştük.
Burada en son ne olduğunu iyi hatırlıyordum.
Gece biz uyurken, uyanmıştım. Boğazım yanıyordu fazlasıyla öksürme isteği doğuyordu içimde. Yoongi rahatsız olmasın diye koşarak banyoya gittim. Birkaç kez de kustum midem bulanıyordu sürekli garip sesler çıkarıyordum. Kendimden o anda korkmuştum işte. Aynaya baktığımda ise yüzüm beyazdan, mora dönüyordu.
En çok korkutan da bu olmuştu işte. Yüzümün rengi değişmişti, kendimi tanıyamamıştım bir anda.
Aklımda kalan Bunlar vardı Sadece. Acaba Yoongi nelere şahit olmuştu düşünemiyordum bile.
Artık ona bunu nasıl söyleyeceğim derdi yoktu her şeyi öğrenmişti çok kötü bir şekilde de olsa bir şekilde Her şey ortaya çıkmıştı. Buna hem seviniyor hem üzülüyordum.
Sevinme sebebim, ona bu zor şeyi açıklama derdinden Kurtulmuş olmamdı. Üzülme sebebim, ise bunu benden duymayıp bir doktordan duyması üstelik benim bildiğimi öğrendikten sonra.
Olaylar gerçekten karışıktı neyin ne olduğu belli değil di. Sadece onunla İyi olmak istiyordum, sadece.
Sadece Yoongi.
Sadece.
-
Yoongi'den;
Otel odasına girdiğimde içimi bir hüzün kaplamıştı. Baktıkça korkuyordum artık buraya. Nefes alamıyordum sanki aklıma yaşananlar geliyordu nefesim kesiliyordu. Neler yaşamıştık bir anda böyle?
İnanılır gibi değildi.
~
Eun Hee'ye baktığımda hala üzerinde o kalpli pijamaların olduğunu gördüm. O kadar güzel gözüküyordu ki, ona olan sinirim geçiyordu sanki. Ama bunun geçmesine izin vermemem gerekiyordu. Yaptığı, çok saçmaydı. Bunu ilk başta bana söylemesi gerekiyordu. Bizim birbirimizden başka Kimimiz vardı ki?
Başka kime söyleyecekti sanki?
Biz vardık birbirimize.
Hem hep o diyordu, biz bize yeteriz diye. Başka kimseye ihtiyaç olmayacak diye. Sadece ikimiz mutlu olacağız diye.
Bunların yalan olduğunu düşünmek benim canımı sıkıyordu.
Bunların yalan olmadığını biliyordum. Ama içimden gelen ses, bana yardım etmiyordu tam tersine, içinden çıkamayacağım bir boşluğa götürüyordu beni.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
Genel olarak bildiğim tek şey, bu süreci zor atlatacağımızdı.

Eun Hee'nin kanser olduğu düşüncesi aklımdan çıkmıyordu. O kadar korkuyordum diye bu aklıma geldikçe Ellerim titriyor, gözlerim kararıyordu. Kısaca bitiyordum ben. Onsuz yaşama düşüncesi beni bitiriyordu. Ona bir şey olma düşüncesi beni öldürüyordu. İçimde fırtınalar kopuyordu sanki. Beni içine çekiyordu bu fırtınalar.

Gel artık dercesine...

Eun Hee'ye baktığımda yatağa uzanmış olduğunu gördüm uyumuştu.
İşte onu izlemek için güzel bir zamandı, onun bana yaptığı gibi.
Onu uyandırmamak için yavaş adımlarla yanına gittim. Yanına yavaşça sokuldum ve kokusunu içime çektim. Gerçekten bunu yapmak beni hiç olmadığı kadar rahatlatmıştı.
O beni dinlendiriyordu, huzurumdu, onun sayesinde kendime geliyordum, dinç kalıyordum.
Ona ne kadar kırgın olursam olayım, ondan vazgeçemezdim insan her şeyinden nasıl kolayca vazgeçebilirdi ki?
Hele bizim gibi bir ilişkileri varsa.
Biz çok güzeldik, her şey yolunda gidiyordu.
Bir anda başımıza gelen bu şeyler bizi yerle bir etmişti.
El ele vererek çıkabilirdik bu karmaşadan.
Ama önce iyileşecekti, beni bırakıp gimeyecekti, hastalığını en güzel şekilde yenip tekrar mutlu olacaktık.
Ona güveniyordum. Ben sevdiğim kadına güveniyordum.
Onun bunu atlatacağına emindim.
Sonra yine gelecektik buraya. Romantik tatilimize devam edecektik. Her şey yolunda devam edecekti, bir sıkıntı çıkmadan.
Buna emindim.
Sadece biraz zaman.
Tek ihtiyacımız olan zamandı.
-
Bebek ihtimali ise aklımdan çıkmıyordu. Ne yaşadığımızı hatırlamıyordum bile.
Eun Hee'nin bundan haberi yoktu. Doktoru bunun için de tehdit etmiştim Adam benden fazlasıyla korkuyordu.
Eun Hee'ye Bu olaydan bahsetmeyeceğini anlatmıştım.
Bilmemesi daha iyi olabilirdi, böyle bir şey olmaz onu mutlu ederdim ama bunu sadece bir ihtimal olup bebeğin ölme ihtimalinin yüksek olması onu bitirirdi. Bunu bildiğimden, bu olayı kapatmak için elimden geleni yapacaktım.

Bu sırada Eun Hee'nin dudağına uzun bir öpücük bıraktım.
Sevdiğim o mırıtılar eşliğinde hareket ettiğinde gülümsedim.
-
Her şey onun içindi, her şey güzel yüzünün gülmesi içindi.

First Love  /  M Y GHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin