43

1.3K 103 31
                                    

"Ağır bir şey taşıma!"

"Abartma Yoongi sadece bavul." Dediğimde gözlerini devirdi. Bu tatlı haline gülümsedim. Aramız güzeldi.
Uyandığımda dudakları benimkine değerken nasıl kötü olabilirdik ki?
Elime aldığım bavulu sürüklemeye başladığımda asansöre bindik.
Hızlı bir şekilde hareket eden asansör bizi hızlıca resepsiyona getirmişti.
O sırada bir kaç görevli yanımıza gelip bavulları taşımamıza yardımcı oldu.
Yoongi'ye haber verip, üyelerle vedalaşmaya giderken içim gerçekten buruktu.
Daha hiç bir şey olmamıştı bile, hemen dönüyorduk işte.
Üyelerle son bir kez daha sıkıca sarıldım, bu çocukları ciddi anlamda çok sevmiştim. Kore'de de sıklıkla görüşecektik.
Normalde Yoongi'nin de onlara katılması gerektiğini ama benim için gitmediğini de, öğrenmiştim.
Onu çok seviyordum.
Benim için yaptığı fedakârlıklar, çok güzeldi.
Ama bunu yapmasını istemiyordum. Grup arkadaşları, topluca bir tatil yapmak için buraya gelmişken Yoongi benimle buraya gelmişti.
Bu ne kadar güzel bir şey değil olsa da aynı zamanda üzücüydü. Onun da arkadaşları ile zaman geçirmesini isterdim.
Artık iş işten geçmişti. Yoongi burda asla kalmazdı, eminim.
Keşke öğrenmeseydi diye de geçirdim içimden, gerçekten eğer öyle olsa herşey daha farklı olabilirdi belki de.

Bıkkınlıkla bir nefes aldım. Çocukların yanından ayrılıp Yoongi'ye doğru giderken kolumdan tutulmamla hızlı bir refleks içinde arkama döndüm.
Karşımda tanımadığım bir kadın vardı.
Bu da kimdi şimdi?
Kolumu ondan kurtardım, ve baştan aşağı süzdüm.
Hayatımda gördüğüm en güzel fiziğe sahip olabilirdi. Saçları simsiyah, gözleri ise daha da siyahtı.
Yüzünde de hiç hoşuma gitmeyen bir gülümseme vardı.
Evet başlıyorduk.

"Kimsiniz?"
"Tatlı şey." Dediğinde aynı zamanda saçımı okşadı.
Hızlıca kendimi geri çektim. Ne yapmaya çalışıyordu?

"Elinizi çeker misiniz? Kim olduğunuzu bilmiyorum "
"Yakında öğreneceksin, küçük."
Dediğinde gözlerimi büyüttüm. Gerçekten amacı neydi, çok merak ediyordum.

Hızlıca oradan uzaklaştım. Bu da neydi şimdi?
Zaten bir gün de başıma garip bir olay gelmeden yaşayamazdım değil mi?
Yoongi'nin yanına gittiğimde, anlamsız bakışlarını bana sundu.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır, ne olacak. Çocuklara vedalaştım geldim."
"Tamam, bu işte bitti zaten." Dedi ve elimi kavradı. Sıkıca el, ele tutuştuk.
Arabaya doğru yöneldiğimiz de, Yoongi'nin yüzünde ki endişeli ifade beni de germişti.
Arabaya bir kaç adım kala sordum;
"Neyin var?"

"Hiç." Diyip kestirip atmıştı. Bunu yapmasından nefret ediyordum.
Hızlı bir şekilde kolundan tuttum ve önüne geçtim.
"Neyin var dedim!"

"Eun Hee, sakin ol." derken sırtıyordu, sinirliyken ciddi olamadığımı ve aptal gibi gözüktüğümü biliyordum.

"Yoongi sırtıma! Ciddiyim." Dediğimde bu sefer kahkaha atmıştı.
Sinirli bir şekilde göğsüne vurmaya başladım.
Duraksamadan, bunu yapmaya devam ederken. Ellerimi tuttu ve bedemi kendininkine bastırdı.
Dudaklarımızın birleşmesi ile gözlerimiz kapanmıştı. Kendime hayret ediyordum. Az önce vurmuyor muydum ben bu çocuğa?
Öpüşmemiz derinleşirken, şu an bunu sokağın ortasında yaptığımızı fark etmem uzun sürmemişti.
Ama umurumda değildi.
Öpüşü sertleşirken, dudağımın acıması umurumda bile olmamıştı.
Devam ediyorduk. Bıkmadan.
İçimden kendimize gülüyordum.

Bir süre sonra nefes, nefese birbirimizden ayrıldığımızda derin bir nefes aldım kalbim gereğinden fazlasıyla hızlı atıyordu. Bu da beni korkutmuştu gerçekten fazlasıyla etkileniyordum.
"Acıdı." Diye kulağıma fısıldadığın da bir adım geriye gittim.
"Ne acıdı?" Dudağını acıtmış olamazdım. Çünkü o benimkini sert öpüyordu ben onunkini değil. Bir dakika ne diyordum ben?
"Göğsüme vurdun ya."

First Love  /  M Y GHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin