Bebekligime ait ailemle hic fotoğrafım yok. Hani klasik bir poz vardır yeni doğmuş sevimli bebek annesinin kucağındadır anne mutlulukla ve şefkatle gülümser baba -Her zaman sizi koruyacagim- dercesine gülümser. Benim hic öyle bir fotoğrafım yok iste. Ailemle ilk fotoğrafım ben beş yaşındayken çekilmiş. Fotoğrafa bakıyorum da çok sahte , hissiz gülümsemisim. Annem ve babamın ortasında oturuyorum. Annem mutlu gibi görünüyor babam da öyle ama o fotoğraf çekilirken gerçekten ne hissettiklerini asla bilemeyecegim. Tekrar fotografa gözüm kaydiginda anneme ve babama hic benzemedigimi fatkediyorum her seferinde. Annem mavi gözlü koyu kestane saçları var. Babam ise yeşil gözlü uzun boylu onun da saçları koyu kahve. Ben ne mavi gozluyum ne de yeşil.. Benim gözlerim ela saçlarım altın sarısı. Acaba gerçek anneme mi benziyorum ?
Ben on aylıkken terkedildim. Annem (!) beni bir yetiştirme yurdunun önüne bırakıp kaçmış. Yani oradaki bakıcıların bana söylediği bu. Ya benim aklım cidden almıyor bir anne nasıl çocuğunu bırakabilir nasıl terkedebilir ? Anneler vicdanlidir çocuklarını severler ama benim anne musvettesi gerçek annem beni terketmisti. Kesin orospuydu. O gece bilmem kimin altında kalmis hamile olduğunu anlamış sonra vicdan yapıp çocuğunu aldirmamaya karar vermiş dokuz ay sabretmis doğurduktan sonra on ay bakmış sonra da ben buna bakamam niye dogurdum ki zaten diye düşünüp yetiştirme yurdunun önünde beni sik gibi bırakıp gitmisti . Kesin böyleydi bence. Onun hakkında olumlu düşünemiyorum. Hani filmlerdeki anneler çok fakirdir çocuklarının daha iyi bir yasam sürdürebilmesi için bırakır ya çocuğunu benim annem kesinlikle öyle değildi. Zaten oyle olması bile saçma bir anne birakamaz çocuğunu yaa olmaz öyle şey.
Hicbir zaman affetmeyecegim o kadini. Belki tesekkur edebilirim ama asla affedemem. Tesekkur edebilirim çünkü mükemmel bir aileye sahibim annem melek gibi bir kadın adi da Melek zaten büyükannem bilmiş de koymuş sanki annemin adini. Babam biraz sert görünür dışarıdan ama o kadar mükemmel bir adamdır ki anlatamam.
Neyse ben sonra yazarım telefonum çalıyor. Derya arıyor. Kesin Can ile tartıştılar yine. Yoksa gunde altı kez aramaz bu kız.
***
Demiştim değil mi konu yine Can. İkinci aylarını kutlamamis. Derya en yakin arkadaşım ama ne bileyim takıntılı biraz. Sari kivircik saçları ve maviş gözleriyle her ne kadar sevimli ve rahat biri gibi görünse de takıntılı iste. Can ise uff ben boyle bir çocuk görmedim yaa. Aşırı derecede tatlı bir çocuk gulumsediginde yanagindaki gamze onu o kadar tatlı yapıyor ki gördüğüm en tatlı ve en yakışıklı esmer. Yani çok da esmer değil de iste amaan ne biliyim esmer gibi.
Can'ın evlatlık olduğumu öğrendiği günü hatırlarım simdi.
-Özleem git ve dalga geçecek baska birini bul.
~ Can ben dalga gecmiyorum zaten Derya ile cikmasan sona bunu söylemem ama siz çıkıyorsunuz ve ben cogu zaman size sülük gibi yapisacagim için beni taniman gerekiyor.
-Pesimize sülük gibi takilabilirsin yeterki böyle sakalar yapma.
~ Off Can yaaa
Bla bla bla konuşma boyle uzadı gitti Can'ı ikna edene kadar canımız çıktı çocuk ilk başta bi zönk tepkisi verse de inanmıştı ve o günden sonra diğer bir en yakin arkadaşım Can olmuştu.
Birazdan ücümüz buluşacağız aralarını düzeltmem lazim zaten birbirlerini gördükleri an yumuşayan cıvık sevgililerden neyse ben kaçtım hazirlanmaliyim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN?
ChickLitÇığlık atmak , haykırmak , bağırmak istediğin zaman hep seni sustururlar. Başını eğmeyip diş gösterdiğinde ise susma sırası onlardadır. Beş yaşına kadar susmuş olan kız artık on beş yaşındadır ve kimse onu susturamayacaktır.