Öykü korkudan yerinden zıpladı ben
"silah sesi mi o?"dedim ve yürümeye kalkışınca Öykü kolumdan tuttu.
"Başak saçmalama tehlikeli olabilir."
"belki önemli bir şeydir. ben bakıp geliyorum." dedim ve koşarak alışveriş merkezinden çıktım.sağ tarafımda gördüğüm kalabalığa yöneldim.insanları ite kaka öne geçtim.gördüğüm kişiyle ağzım açık kal'dı.abim yerde kanlı bir şekilde can çekişiyordu koşarak önüne diz çöktüm.elimi abimin kafasının altına koydum göğüsü'nün üzerinden vurulmuştu elimi oraya kattım.
"abi abi bırakma kendini lütfen..."abim kapatmak üzere olduğu gözlerini açtı mavi gözleri bana baktı ve sadece iki kelime söyledi.
"Mehmet ozan" dedi ve gözleri kapandı.gözyaşlarım birer birer abimin yüzüne düştü.abimi dürttüm ama gözlerini açmadı.elimdeki kan kurumaya başlamıştı ambulans sesi duydum kalabalık dağılınca görevliler abime kalp masajı yapmaya başladı uzun bir sürenin ardından içlerinden biri;
"yeter bir işe yaramıyor!" deyince
"niye yapmıyorsunuz kurtarın abi mi!"diye bağırdım.görevliler siyah bir kumaşın içine abimi koydular ve fermuarı çektiler.onun o güneşi andıran sarı saçlarını karanlık yuttu.ceset torbasını taşıyıp ambulans'sa koydular ve kapıları kapattılar.ambulans hareket edince koşmaya başladım ama Öykü ve Simay beni tuttular gücümün son damlasına kadar çırpındım ama beni bırakmadılar.yola baktım ambulans çoktan gitmişti Öykü ve Simay beni banka oturttular.hayla yaşanan olayların şokun daydım çantamdan telefonumu çıkarıp annemi aradım
"anne..."
"ne oldu kızım bu sesin ne?"
"anne abim..."
"ne oldu?"
"anne abim öldü..."
"kızım ne diyorsun sen?"
"öldü anne öldü abim öldü!"
"kızım sen nerede'sin şimdi?"
"alışveriş merkezindeyiz."dedim ve kapattım telefonu çantama katıp düşündüm.kim yapardı bu caniliği?kim kıyardı benim abime?abimin son nefesini verirken sayıkladığı kişi kimdi?kafamdaki sorular artıyor du.abimle yaptılarım aklıma gelince dudağımda bir tebessüm belirdi.abimle dondurma yerken onun benim burnuma dondurma sürmesi,küçükken oynadığımız saklambaçlar,babam öldüğünde bile beni sakinleştirmesi,onun kollarında gülüp ağladığım anılar...
annem gelince anneme sıkıca sarıldım
"anne abim..."ağlamaya başladım annemde hıçkırıklara boğuldu.kızların yardımıyla annemin arabasına bindim.yol boyunca sadece abimi düşündüm hastaneye varınca arabadan indim hızlıca hastaneye girdim.görevliyi görünce annem
"biz yusuf yenilmezi görmek istiyoruz" dedi kadın ilerleyince bizde onu takip ettik.aşağı kata indik ve demir bir kapının önünde durduk kapının üstünde gördüğüm yazı kanımın donmasına neden oldu."MORG" yazıyordu içeri ben ile annem girdik kadın demir çekmeceyi açtı beyaz çarşafın altında bir beden vardı. kadın çarşafı yavaşça indirdiğinde onun o sarı saçlarını görünce ağzım dan bir hıçkırık kaçtı.gözleri kapalıydı teni karı andırıyordu bembeyazdı yüzüne dokundum ama artık içimi ısıtmıyordu aksine donduruyordu...
"abi çok üşüyorum lütfen beni ısıt!" dedim abimin yanağından öptüm bu sefer bana gülüp aynı şekilde kaşılık vermedi sadece kıpırtısız duruyordu.annem ilk göz ağrısını kaybetmişti
annem"oğlum Yusuf um kim yaptı bunu?" dedi sesi titremişti ben de
"abi sana söz veriyorum bunu kim yaptıysa onu bulacağım söz..." dedim daha fazla duramadım ve çıktım anında Öykü ve Simaya sarıldım. onlar olmasaydı ne olurdu bilmiyorum biz bebeklikten beri ayrılmaz üçlüydük iyi günde de kötü günde de birlikteydik.
"dayanamam daha babamın acısını sindiremeden yapamam..." dedim adeta evrene yalvarıyordum.kendimi toparlayınca eve gittik Öykü ve Simay da bizimle geldi odama geçtik.
"kızlar hiç gerek yoktu anneniz merak eder." dedim Simay
"biz aradık bir hafta sendeyiz!" dedi Öykü
"biz ayrılmaz üçlüyüz unuttun mu?"deyince dayanamadım ve onlara sarıldım
"unutamam ki"dedim. annem yemeğe çağırınca aşağıya indik. kimse tek lokma yemedi. abimin sandalyesine baktım boştu hep boş olacaktı sofradan kalkıp abimin odasına çıktım.kapıyı yavaşça açtım oda hayla o kokuyordu.çalışma masasının üzerinde fotoğrafımız vardı o fotoğrafın çekilmesi daha dün gibi aklımda ailecek pikniğe gitmiştik abim bana halattan salıncak yapıp beni sallamıştı o arada da babam bizim fotoğrafımızı çekmişti.Canım babam...
aşağıya indim anneme
"anne abimin üzerinden çıkanlar nerede?"diye sordum annem
"çantamda kızım." dedi bende dolaptan annemin çantasını alıp içinden poşeti çıkarttım kilitli poşeti açıp içinden abimin telefonunu aldım yukarı çıkarken
"Öykü,Simay benimle gelin!"dedim onlarla yukarı çıktık odama girip yatağa oturduk.telefonu açıp şifreyi çözdüm şifre benim adımdı.mesaj kutusunu açtım en son gelen mesaj bilinmeyen numaradandı
Bilinmeyen numara:
Az kaldı
neye az kalmıştı ki?tamda biz alışverişteyken atılmıştı.
"biz alışverişteyken atılmış."dedim.Öykü
"ne diyorsun yani?"diye sordu ben de
"bilmem biraz tuhaf." diye cevap verdim.telefonu dolabıma kattım tüm günüm baş sağlığı dileklerine cevap vermekle geçti.akşam olunca yatağıma yattım Öykü ve Simay uyumuştu ben sabaha kadar yatakta kıpırdandım ama uyuyamadım.herkes aşağıda beni bekliyordu aynanın karşısına geçip kendime baktım göz altlarım ağlamaktan şişmişti.üzerime siyah dantelli uzun bir elbise giydim saçımı topuz yapıp başıma bir yazma koydum abimi bugün toprağa verecektik.aşağıya indim derin bir nefes alıp dışarı çıktım.annemin arabasına bindim camiye varınca arabadan indik ve arkalara geçip insanları karşıladık herkes buradaydı.cenaze namazının ardından arabalarla mezarlığa geldik mezarların arasından geçerken vücudum ürperdi.babamın mezarının yanına geldik yanında kocaman bir çukur vardı tabutun kapağı açılınca gözlerimi yumdum üç dakika sonra gözlerimi açınca mezara toprak atmaya başlamışlardı.Defnetme bitince Kur-an okundu ardından herkes gitti sadece annem,ben,Öykü ve Simay kaldık.Abimin toprağını öptüm,kokladım artık abimsiz zor bir hayat beni bekliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANIK
AdventureBaşa'ğın abisi bir cinayete kurban gider.ancak ne tanık vardır nede bir gören katilden umudunu kesen başağın karşısına Özgür bulut çıkar.arkadaşları ile birlikte katilin peşine düşerler farkına varmadan birbirlerine tutulurlar.bu onların hikayesi,ka...