Gururum fesleğenlerin dibinde çok kalmadı. Daha fazlasını kuşanarak Do KyungSoo'yu bu kez ben sınırların ardından bıraktım. Onun sınırların bu yanına geçmeye hiç niyeti yok ya neyse..
Daha o gün! Onu gururumu bir tarafa, saksıda bir yerlere bırakıp sevmeye niyetlendiğim gün bir kadınla baş başa yemek yerken bulunca derhal fesleğenlerime koştum.
Oysa onun için dışardan yemek siparişi vermiştim. Çünkü yemeğe gidelim desem Do KyungSoo beyefendisi bu kadar minnete gelemez, malûm. Onu ikna edecek bahaneyi üretmeye de vaktim yok. Lakin adamın ben yemek sipariş verene kadar bir kadını halesine kaptırmaya vakti var.
Mutfakta bir şeyler konuşuyorlardı elimde paketlerle girdiğimde ve birden sustular. Do KyungSoo telaşla toparlandı, kadın hiç oralı değil. Do KyungSoo'ya süzülüp duruyor. Bir köşede iki kişilik yemeği tek başıma gömeyim dedim, onlar b.k yesin!
Lakin keyfim kaçınca iştahım da kaçtı. Yemekleri bıraktım tezgaha. Bir kahve ile çıktım. Davet ettiği de yok herifin. Tabi halesine takılan dişi ile meşgul. Ağzı da kulaklarına mı varıyordu Onun!
"Ama kabahat ben de! Gurursuz sevecekmişim! G.tün kadar gururun var oğlum senin! Nasıl olacak o iş!? Az makul olsana! "
Bir erkeği sevmek neden bu kadar zor ki!?
Bir yudum kahve, bir nefes sigara..
Bir yudum kafein, bir nefes nikotin..
Sinirlerimi kaybettim..Bir haftadır yapıyorum bunu. Ancak bu şekilde şirkette Do KyungSoo ile aynı ortamı paylaşabiliyorum. Paylaşabildiklerimiz bunlar zaten; asansör ortamı, ofis ortamı, mutfak ortamı, teras ortamı..
"Yine mi kartuşu bitti bunun?!"
Masamdaki yazıcıdan çıkan silik yazılı kağıdı buruşturup fırlattım masaya.
"Ben getireyim Şefim!"
"Getirebilirim Hyung!"
Hyung mu? Daniel'e şöyle bir bakınca çekincesi ile eli boynunda başı önündeydi.
"Şefim diyecektim."
"Sorun değil. Hala genç olduğumu hatırladım sayende."
Masasından tamamen sıyrıldı.
"O zaman ben hemen mürekkep getireyim Hyung."
Adam her hyung dediğinde tüm tavuk yutmuşum gibi bir tıkanıyorum, yavaş soluklarla sakinleşiyorum. Yahu ben yoksa bu Daniele de mi-
Hayır hayır..
Hala ayakta duran ve Daniel'in ardından esefle bakan şu adama verdiği tepkiler bambaşka kalbimin!
Yalancı şafak gibi aldanıverdim Daniel'e, Do KyungSoo gibi apaçık bir aydınlık sabahım varken.."Bir şey mi vardı KyungSoo?"
Do KyungSoo yavaşça yerine oturdu. Omuzları düşmüş, yüzü düşmüş, saçları gözlerine kadar düşmüş, gömleğindeki sararmış yapraklar bile düşüyor görünmez bir ağaçtan.
"Bir istediğiniz var mı Şefim?" diye doğruluverdi yeniden.
"Bir isteğim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It Takes A Lot Loving A Man
FanficGömleklerinin sarısı çoktu.. Bir sonbahar ikindisinde doğduğunu düşündürürdü bana.. Kahve acısı bakışlarında dolaşırken üşürdüm yalnızlıkla.. Parmakları hiçbir yüzüğü taşıyamayacak kadar yorgundu.. Parmaklarımı saracak olduğumda soğuktu.. Bahçesi...