35.BÖLÜM

333 42 10
                                    

Radiohead-Daydreaming

Ani durgunluklarım, evin yolunu kaybedişlerim,boş bakışlarım,nesnelerin ismini unutmalarım ve anı tekrar, tekrar,tekrar yaşamalarım... Uğur ve Rüzgar bana belli etmemeye çalıştıkça ben her şeyin biraz daha farkına varıyordum. Nereden geldiğimi unutmuş, nereye varacağımı şaşırıyordum. Bir kaç kere sokağa çıktık Rüzgar ile. Resim çizdik. İnsanları kopyaladık, kağıtlara. Yollarda öpüştük.Umursamadık... Alnıma pembe balıklar çizdi, sonra onları tek tek öptü. Sonra... bana göğsünün altındaki dövmeyi gösterdi...

''Bak.'' dedi. Yatak odasındaydık ikimizde. Pencere aralıktı. Hafif bir rüzgar vuruyordu yüzümüze. Mum ışığında kalan Rüzgar'ın yüzünü incelerken, gömleğinin düğmelerini söken ellerindeydi şimdi bakışlarım.Sol göğsünün altındaki dövmeye dikkatlice baktım. Bir peri vardı orada. Parmaklarımı dokundurdum yavaşça. Ürperdi. Cümlesi yarım kalmış gibi yeni devam ettirdi, ''Sen çizmiştin...'' Parmak uçlarım olduğu yerde donunca, pozisyonumu bozmadan bakışlarımı yüzüne diktim.

''Ben mi?'' diye sordum şaşkınlıkla. Sertçe yutkunarak kafasını salladı,

''Sen.'' elimi elektrik çarpmış gibi hızla çektim. Aramızda uzun bir sessizlik söz konusu oldu.  Uyumak için arkamı döndüm, kendimi yatağa saldım. Rüzgar'ın kolları belimi kavrayınca gözlerimi sımsıkı yumdum. Acım boğazıma takıldı, ''Önemli değil.'' diye fısıldadı, ''Hatırlaman ya da hatırlamaman... Ben hatırlarım ikimizin yerine de. Sonra sana masal diye anlatırım bizi. Bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi Peri kızı?'' Gözyaşlarım beni zorlarken alt dudağımı dişledim. Konuşsam sesim titreyecek ve hemen kendimi ele verecektim biliyordum, bu yüzden sustum. Saçlarımı öptü Rüzgar. Kokumu içine çeke çeke, beni kendine biraz daha bastırarak, ellerimi avuçlarına alarak... 

...

Küvetin içerisini su doldurmuş, içini Rüzgar'ın evimizin bahçesinden topladığı çiçeklerle süslemiş, üçümüzün sigaralarını ve içeceklerini  hazırlamış, Uğur'un bize katılmasını bekliyorduk. Rüzgar suyun sıcaklığını ayarlarken, ben heyecandan yerimde duramıyor, olduğum yerde zıplıyordum. 

''Hadi Uğur!'' diye seslendim. 

''Geldim, geldim!'' sesinin yakınlaştığı kesindi. Elindeki sabunlarla banyoya giren Uğur'a göz ucu ile baktı Rüzgar. Ben elindekileri kaptım. Çıplak dizlerimin üzerine, Rüzgar'ın hemen yanına çöktüm,

''Ben denemek istiyorum.'' Elimdeki sabunu suya koyduğumda rengarenk bir şekilde köpürmeye başladı. Görüntü muazzamdı. Uğur tekrar banyodan ayrılmış, geri döndüğünde bu sefer ellerinde mumlarla dikilmiş, Rüzgar'a ters ters bakıyordu,

''Oğlum bir ekşın yapalım diyoruz, ruhsuz ruhsuz duruyorsun.''

''Ne yapayım, çalıp oynayayım mı?''

''Ben yaparım mesela.'' derken mumları yere koydu, ''Dizsene şunları balıklı.'' dedi kısaca. Emrine itaat edip, elindeki mumları dizerken Rüzgar karşılık verdi,

''Aman yapma ne olursun! Böyle bir ortamın içine ancak senin göbek atmaların sıçabilirdi.'' 

''Ne göbeği lan? Baklavalarımı mı kıskanıyorsun sen benim?'' Gözleri anlık bana değerken kıkırdadım. O an da beni yakalayıp göz kırptı. Hafifçe gülümseyip mumlara eğildi ve hepsini tek tek çakmağı ile yaktı. Rüzgar'ın onu cevaplamaması üzerine, ''Şu romantik anınızı mahvettiğim için umarım içten içe bana kinlenmiyorsunuzdur?'' diye sordu gayet ciddi.

''Hayır.'' dedim ben kendi adıma aniden. Rüzgar bana kısa bir bakış atıp, sertçe yutkundu,

''Bu günlerde beraber olmalıyız.'' dedi söylediği şeyden sıkıla, çekine. İrdelemeden,

MANASSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin