Ben sadece 16 yaşında bir kızım.Kendimi anlatmayı sevmem ama hikayemden öğreneceksiniz nasıl olsa.Şunu söylersem konuyu belirlemiş olurum sanırım; 10 yaşımda küçük kuzenimi gözlerimimn önünde -bir araba kazasında- kaybettim.Derdimi paylaşacak bir omuz arasam da bulamadım.Bu yüzden insanlara olan sevgimi ve inancımı kaybettim.İtiraf etmeliyim ki bunun diğer sebebi; benim korkum.İnsanları eğer sevmezsem öldüklerinde acı çekmek zorunda kalmazdım.Ve evet bu kararı 12 yaşımda aldım ve o günden beri -neredeyse- herkes benden nefret ediyor.
08:00.Aptal alarm!Bugün...bugün 4 Kasım.Benim doğum günüm.Umarım kutlamak gibi bir zahmete girmezler.Hiç arkadaşım yok,sadece biri dışında.Ayaz. Ne kadar uğraşsam da benden nefret etmiyor,aksine daha da yaklaşıyor.Ailemi söylemiyorum bile.Ben kötü bir evladım ama hala beni seviyorlar.Aile denen şeyde bu zaten. *Onları sende seviyorsun,tıpkı Ayaz'ı sevdiğin gibi.Kabul et,korkak!* İç sesimden nefret ediyorum.Korkak olmayacak kadar cesurum.Önceden de böyleydi.Bu kararı vermeden önce.Her zaman arkadaşlarım arasında en cesaretli ben olmuştum.Her neyse,korkak değildim ve bunu biliyordum.
Normalde her zaman ki gibi salaş takılırdım ama özen göstermek istedim.Günlük aynı zamanda şık siyah bir elbisem vardı.Giyindim ve saçlarımı topuz yaptım;elbisenin arkasındaki dekolte için.Dudaklarım dolgundu ve bordo ruj çok yakışıyordu.Makyajımı yaptıktan sonra siyah converselerimi giydim.Saat 17:00 dı.Aşagı indim ama kimse yoktu.Hiçbir yerde notta yoktu.Dolabı açtığımda pastayla karşılaşmayı umdum ama yoktu.Pataları severdim.Beni unutmuşlar mıydı?Bir an kalbimin acıdığını hissettim.'Neydi bu?Artık hissedebiliyor muydum?Hem ne diye üzüldüm ki zaten kutlamalarını istemiyordum.'
*İstiyordun.Sen doğum günlerini hep severdin.* ''Nefret ediyorum senden!En çokta doğruları söylemenden!'' derken yanağımdan bir gözyaşı aktı.Hava iyice karardı kimse yoktu.Bende oturup wattpad'de kitap okumaya karar verdim.Şu sıralar ilgilendiğim tek şeydi.Kapının çalmasıyla irkildim.Kapıyı açtığımda aile dostumuz Merve Teyze ve yanında iki memur vardı.''Ne oluyor?'' dedim.-Korkuyorum.Çok korkuyorum.Tanrım.İyi düşün Kayra!- ''Ailen...'' dedi Merve teyze ve gözyaşlarına hakim olamadı.Farkında değildim ama benim de gözyaşlarım dökülüyordu.Ne yapacaktım?Ne diyecektim?
Kimsem yok.Yapayalnızım.
Lanet olsun!Her ne kadar sevmemeye çalışsam da işe yaramıyordu özellikle ailem konusunda.Onları çok seviyordum.Seviyordum.
Tüm bunları düşünürken tek bir soru sorabildim.''Nasıl?''.''Sana pasta almaya gitmişler,geriye dönüş yolunda bir tırla çarpışmışlar.Onları bulduklarında baban yaşıyormuş ve tek söyleyebildiği ''Kayra'm'' olmuş...''.Allah'ım ,tüm bunlar öyle canımı yakıyordu ki.Babacığım.Canım babacığım.Ne kadar aptaldım!İnsan sevmeden yaşayamaz ki!Özellikle ailesini.Keşke onlara onları ne kadar çok sevdiğimi gösterseymişim.Keşke onlardan kaçmasaydım.Şimdi yaşadığım acı,kuzeniminkinden de daha çok acıtıyordu.Nedenini biliyordum.Bu vicdan azabıydı.Bu artık 'keşke' demek zorunda olduğumu gösteriyordu.
Morga gelmiştik.Onları en azından son bir kez görmek istiyordum ama cesaret edemiyordum.Ynımda birinin desteğine ihtiyacım vardı.Ama kimsem yoktu ki... Ayaz. Ayaz vardı. Tereddüt etsemde onu aradım.Alo bile demeden ''Ailem öldü'' dedim birden.''Ne?Nasıl?Tanrım!Sen iyi misin?Of,nasıl bir soru bu?Neredesin?'' O kadar gergin ve endişeliydi ki ses tonundan anlayabiliyordum.Aslında birinin benim için bu kadar endişelenmesi hoşuma gitmişti.
İç sesim *Yalnız değilsin.Hiç olmadın.* dedi ve ilk defa iç sesime gülümsedim.Fazla geçmeden Ayaz hastaneye geldi.Beni görünce ilk birkaç saniye ne yapacağını bilemedi -sanırım ona kötü davrandığım için- sonra birden sarıldı bana.Bunun ne kadar iyi hissettirdiğini unutmuşum.Elimde olan tek şey Ayaz'dı ve bende O'na tutundum.''Morga yalnız başıma giremedim.Senden başka da tanıdığım yoktu...teşekkür ederim Ayaz'' derken gözümden bir damla yaş indi.Ayaz elini yanağıma götürüp gözyaşımı sildi,yanağımı okşadı.Ardından ''Ne demek,prenses'' diyerek alnımı öptü.Bana babamı hatırlatmıştı.Çok korkuyordum.Hala inanamıyordum.Bugün benim doğum günüm.Ölmüş olamazlardı.Hayır,hayır bunlar bir kabus ve ben birazdan uyanacağım.İnsanların sevemeden yapamayacaklarını gösteren bir kabustu sadece,ders almam içindi.Tam bunların kabus olduğunu düşünürken Ayaz ellerini ellerime kenetledi.''Korkma,onlarla yüzleş,içini dök.Ben yanında olacağım ve hiç gitmeyeceğim,prenses.Tamam mı?'' Başımı 'tamam' anlamında salladım ve eline daha sıkı tutundum.Sahip olduğum tek şeye...
İlk önce babamı görmek istedim.Her kız gibi babasına düşkündüm.Son sözü beni çok etkilemişti aynı zamanda.Memur örtüyü açtığında dondum kaldım.Hıçkırarak ağlamamak için dudağımı ısırdım.Öyle şiddetli ısırdım ki kan tatı aldım.Benim biricik babamın yüzü neredeyse paramparça olmuştu.Ona kızmak istedim.Çünkü her zaman ''Seni asla bırakmayacağım'' derdi.Bunu hatırlayınca iyice kızdım ve babamın ölü bedenine bağırmaya başladım.''Hani beni asla bırakmayacaktın?Neden gittin,neden beni bıraktın baba?ben sadece...sadece sevmezsem ölüm acı vermez diye düşündüm...gitme babab...''.Ayaz beni kendine çekti ve yüzüm göğsüne geliyordu.Ağlıyordum.Hemde hıçkıra hıçkıra.
08:00.Uyandığımda her şey rüya sandım.Ama rüya değildi ve hatırlayınca kalbim sızladı.'Canım babacığım' dedim içimden ve tekrar uyumak istedim.Uyursam unuturdum.Uyanmaya da ihtiyacım yoktu.Bugün muhtemelen cenaze olacaktı ama gitmeyecektim.Çünkü onlar ölmedi ve ben bunu kabul etmeyeceğim.
Birden kapı çaldı ve elinde kahvaltılıklarla Ayaz içeri girdi.''Günaydın,prenses'' dedi o tatlı gülümseyişiyle.'Prenses' demesi hoşuma gitmişti.Yarım ağız gülümsememle ''Günaydın'' dedim.Ona hiç yakından bakmamıştım.Aşık olur ya da hoşlanırım diye hep korkmuştum.Ama şimdi bakıyordum okyanus mavisi gözlerinin içine.O da yeni kalkmış olacak ki kumral saçları dağınıktı.Dudakları bir erkeğe göre dolgundu ve çok hoş burnu vardı.Tanrım!Her yeri ne kadar da orantılı ve uyumluydu.Onu incelediğimi hissederek bana döndü.'Ne oldu' bakışlarını attı ve ''Sevmek elimizde olan bir şey değildir Kayra.Aileni ve beni sevdiğini her zaman biliyordum.Sadece korkuyordun.Nü yüzden tüm nefret dolu hareketlerine katlandım...sırf seni sevdiğimden'' dedi.Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir an yerinden fırlayıp halay çekecekmiş gibi hissettim.''Ben..beni neden bırakmadığını hep merak etmiştim.Sizleri sevdiğimi belli ediyor muydum?Yani ben çok kötü şeyl-'' sözümü kesti ve ''Gözlerine bakmamız yeterliydi Kayra,inan bana'' dediğinde iç sesimin ne kadar haklı olduğunu anladım.Ardından ''Biliyorsun cenazeler son kez elveda denilen yerlerdir.Onlara bir elveda borçlusun Kayra.Onları en güzel şekide uğurlamalısın,yoksa pişman olabilirsin.''sözlerinde haklıydı.Bababam en son kızmıştım,elveda dememiştim.Ablam ve annemi göremedim bile.Haklıydı.''Haklısın,onları uğurlayacağım ama..bu zor..öldüklerini kabullenmek zor...''dedim ve elimi tuttu.''Biliyorum ama unutma hep yanında olacağım,elini bırakmayacağım,prenses'' dedi ve çok samimi güldü.Ve onun gamzeleri vardı!Ne kadar güzeldi!Onu daha yeni tanımaya başlıyormuş hissine kapıldım.Ama daha zamanımız vardı.Onu tanıyacaktım.Bunu çok istiyordum.Meraktan mı bilmiyordum ama onun hakkında her şeyi bilmek istiyordum.
Hazırdım.Arabaya bindik ve gittiğimizde hoca daha gelmemişti ama bir çok insan vardı.Arabadan indiğimde herkesin bakışları bana döndü.Bazıları acınarak bakarken bazıları kızgınlıkla bakıyordu.Gözlerine bakmak istemedim onların bende Ayaz'ın gözlerine baktım.Mezarların başına geldiğimde tenimin bembeyaz olduğunu hissedebiliyordum.Titriyordum.Mezarlarını gömmek bana acı veriyordu.Ben kimsenin önünde ağlamazdım ama birden o kadar şiddetli ağlamıştım ki.Demek içime fazla atmıştım.Bana kızgın gözler artık üzgün bakıyordu.Hoca gelip dua okudu.Ordaydım,biliyordum.Ama hissetmiyordum.Dünyaya bağlantımı sağlayan ve aynı zamanda bildiğim tek şey Ayaz'ın elimi hiç bırakmamış olmasıydı.Bunun üzerine bende onun elini tuttum.Hemde sımsıkı.Hayatımda sahip olduğum tek şeye sımsıkı tutundum.
Ayaz'a.
-İlk bölüm olduğu için acıklıydı ama daha sonra eğlenceli olmaya başlayacak.Umarım beğenmişsinizdir.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana ait
Teen Fiction'Sevmeden yapamaz insan.Bir yolunu bulur yine sever,kaçamaz çünkü.' Kayra'da kaçamayacak.