Merhaba herkese, uzun bir aradan sonra yine buradayım. Bu sefer Andrew'in hikayesi ile geldim. Bölümlerin çok sık gelmeyeceğini belirtmeliyim. Fakat elimden geldiğince hızlı yazıp size ulaştırmaya çalışacağım. Umarım ilk bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar.
Adımlarının sesleri nefes seslerine karışırken, kör karanlıkta bir yere takılmadan ilerlemeye çalışıyordu. Ama gelin görün ki toprak yolda neredeyse ayak bileklerine kadar çıkan çamur buna engel oluyordu. Ayın, aydınlatmaktan bile çekindiği bir gecede bunları yaşamasının tek bir açıklaması olabilirdi o da bu zamana kadar kaçtığı gerçeklerin gelip karşısına dikilmeleriydi. Nefes nefese kalmış bir halde koşarken ayağı takıldı ve dizlerinin üzerine çamurun içine düştü. Bu düşüş ona biraz soluklanma fırsatı vermişti ama arkasında duyduğu köpek sesleri soluklanmak için bile zamanının olmadığını söylüyordu. Ellerinden yardım alarak ayağa kalktı ve hafif aksayarak koşmaya devam etti. Yakalanmayı göze alamazdı. Karanlıkta kaçarken bir kurtuluş yolu arıyordu. Sığınabileceği tek bir kapı bile onun için, yaşaması için bir şans olacaktı.
Nereye gittiğini bilmeden koşmak, çamurlara batıp çıkmak göründüğünden daha da yorucuydu. Artık ayaklarının gücü kalmamış, taşlara takılarak sağa sola dengesiz hareketler yapmaya başlamıştı. Son bir defa soluklanmak için durduğunda dikkatle etrafına baktı. Uzakta, çok seçemediği bir parıltı görmüştü sanki ve bu ona küçükte olsa bir umut vermişti kurtulabilmek için. Kuruyan boğazını ıslatmak için yutkundu ama onda bile zorlanmıştı. Destek almak amacıyla dayandığı ağaçtan ayrılarak kalan son gücüyle ışığa doğru koşmaya başladı. Bu ışığın onun kurtuluşu olması için, şimdiye kadar bir kere bile dua etmediği tanrıya yalvarmaya hazırdı.
Gücünün sonlarına gelmiş halde koşarken bir an önce ışığa ulaşmayı istiyordu. Önünde ki çamurlu yol hiç bitmeyecek gibiydi. Arkasına baktığında onu yakalamaya çalışanların neredeyse yaklaştığını fark etti. Yoldan ayrılarak ağaçlıklı bir patikaya girdi. Karanlıkta nereye gittiğini göremeden koşuyordu. Bu yolun nereye gittiğini bilmiyordu ama en azından bir süreliğine de olsa izini kaybettirmişti. Duraklamadan koşmaya devam ederken ağaçların yere eğilen dalları yüzünü ve ellerini çiziyordu. Gözüne bir dal parçasının girmemesi için elini yüzüne kaldırdığında ayağı bir ağaç köküne takılarak düşmesine neden oldu. Yerden kalkmak için uğraşırken bir yandan da nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Başını kaldırıp bakışlarını tam karşıya çevirdiğinde kendini bir kasabaya bakar halde buldu. Uzaktan gördüğü ışık kasabanın ortasındaki kuleden gelen ışık olmalıydı. Derin soluklar alarak etrafına bakındı, nereye gideceğini bilmiyordu. Uzaklaştığı yoldan gelen sesleri duyduğunda yaklaşmış olduklarını düşünerek son bir gayretle yerden kalktı. Bu akşamki sayısız düşüşünden sonra üstü başı çamur olmuştu. Ellerine bulaşan çamuru üzerinde ki monta silerek tekrar harekete geçti. Hızlı adımlarla bir iki sokak geçerek meydan olabileceğini düşündüğü bir açıklığa çıktığında yavaşladı. Kendini bir anda meydanda bulduğunda kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak dümdüz ilerledi. Yanlarından geçtiği insanlar ona tedirgin ve iğrenmiş gözlerle bakıyorlardı. Üzerindeki çamurun yüzüne, saçlarına bulaştığını biliyordu ama yaşamak için pislenmesi gerekiyorsa buna çoktan razı olmuştu.
Soluklarını düzene sokmaya çalışarak normal adımlarla kalabalığın arasından ilerledi. Aynı tedirgin gözlerle etrafına bakarken bir yandan da üzerindeki montun ceplerini kontrol ediyordu. Kaçarken yanına alabildiği tek şeyi parmaklarının ucunda hissettiğinde huzurla nefes aldı. Şimdi kendine saklanabilecek bir yer bulmalıydı ama kalabalıktan ayrılmak bu gece yapabileceği en kötü ikinci şey olabilirdi. Etrafına bakınırken gözüne çarpan hana doğru hızlı adımlarla ilerledi. İçeri girmeden önce hanın adının Millefiori olduğunu okudu. 'Bin çiçek?' diyerek kendi kendine sorarken hanın çiçeklik bir yanı olmadığını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Aşık
Historical FictionGeçmişinden kaçarak yeni bir hayat isteyen Evanlyn bilmeden tekrar geçmişinin kucağına düşmüştür. Çektiği acıları tekrar yaşamak istemeyen genç kadın kendini her şeye ve herkese kapatmıştır. Sığındığı tek şey ise bir yüzüktür. Lancashire Dükü Andrew...