2. bölüm Ölüm

85 15 2
                                    

Deniz
Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi abim evdeydi. Salona geçtim. "Kızım anlına noldu!" Dedi annem panikle. "Anne yok birşey." Dedim. "Nasıl yok birşey. Anlın mosmor olmuş." Dedi abim yanıma gelip. "Abi gelirken biri bana arabayla çarptı..." "Ne? Çarpıp kaçtımı yoksa?" Dedi abim aynı sinirle. "Yok abiya. Çarptıktan sonra arabadan inip kırığım falan varmı diye baktı. İlgilendi yani." Dedim abimi sakinleştirmeye çalışarak. "Tamam. Hadi hastaneye gidiyoruz." "Yok abi gerek yok. Ben bugün sizinle vakit geçriyim diye erken döndüm. Hadi gelin biryerlere gidelim. Olurmu anne?" Dedim anneme dönerek. "Yok kızım. Siz gidin." Dedi annem. Zaten gelse şasardım. "Biyere mi gidiyoruz?" Dedi küçük kardeşim poyraz. "Evet. Abi sen ben." Dedim onu kucağma oturtarak. "Anne." "O gelmiyo." İki kolunu birleştirip kaşlarinı çattı. "Oģlum işim var ama." Dedi annem. "Neyse. Nereye gidiyoruz?" Dedim tekrardan. Abim poyrazı kucağna aldı ve ikisi aynı anda "LUNAPARKAAA!" Dedi ikisi birden. Annemle ikimiz gülümsedik.

Lunaparka varmıştık. Biletlerimizi aldık. Ve sırayla poyrazla birlikte binebildimiz herşeye bindik. Saat ona doğru eve varmıştık. Annemlerle evde otururken kapı çaldı. "Allahalah. Kimki bu saatte." Dedi ayağa kalkarak. "Neyse ben kapıyı açıyım." Diyip kapıyı açtı.

Bir iki dakika sonra annem ve babamın çok yakın arkadaşı olan mehmet amca iceri girdi. Mehmet amcaniin yüzünde garip bir ifade vardı. "Şey arif yani babanız. O... öldü."

1 gün sonra...

Bir kelime bir insanın hayatını nasil yıkabilir. "Öldü." Kelimesi hepimizin hayatını yıkmıştı. Babamin cenaze namazını kılıyoduk. Poyraz annem ben yıkilmiştık. Abim güçlü durmaya çalışıp bize destek olmaya çalışıyodu. Arkadaşlarimda bize destek olmaya çalişıyodu.

Cenaze isleri bittikten sonra evde kuran okunuyodu. "Anneee!" Poyrazin sesini duyduğumda yerimden sıçradım. Hemen sesin geldiği yere koştum. Ses yatak odasindan geliyodu. Abimle ayni anda odaya daldık. Gördügmüz manzarayla bir şok yaşadık. Annem elindeki buçakla boynunu kesmişti. Abim hemen nabzına baktı. "A... abi." "Ölmüş." Dediğinde donup kaldım. Daha babamı atlatamadan annemde gitmişti.

2 gün sonra

"Annem!" Diye mezarın başında ağlıyodum. Abimle poyraz sessiz sesiz agliyolardı. Daha babamın kirki çıkmadan annemizi kaybetmiştik. Arkadaşlarım bu süre zarfında beni hic yanlız birakmadı.
Ogün akşama kadar orda kaldık. Sonra poyrazın perisan olduğnu farkedip eve döndük. Poyrazi banyo yaptırıp yatırdık. Abimle oturma odasinda oturuyoduk. "Abi. Ben ağlama hakkımı yeterince kullandım. Sira sende." Dedim. Bir iki saniye sonra hiçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

1 yıl sonra...
Rüzgar
"Oğlum." Dedi babam. Acaba yine ne saçmalıcaktı. "Nevar." Dedim. "Anlaşılan sen özel okulda yapamıyosun. Oyüzden seni devlet okuluna verdim. Alp arslan anadolu lisesi." Dedi büyük bir rahatlıkla. "Ne?" Diye bağırdım. "Bunda anlamıcak bir şey yok. Senin akıllanmaya niyetin yok." Sinirle elimi sıktım. Masadan kalkıp dışarı çıktım. Sinirle ayaģimı bahçe kapisına vurdum. Derin nefesler alıp verdim. Ama işe yaramadı. Arabaya atlayıp bizimkilerin yanına gittim.

"Naber." Diyip sandalyelerden birine oturdum. "İyidirde. Senin bir sıkıntın mi var?" Dedi gece. "Babam beni devlet okuluna yazdırmış." Dedigimde hepsi aynı anda "Neee?" Diye bağırdı. "Duydunuz işte." Dedim. "Olmaz öyle şey. Sen yoksan bizde yokuz o okulda." Dedi aytac. "Aynen ya. Zaten herkese gıcık oluyorum." Dedi sıraç. "Oğlum bir durun. Benim yüzümden okul değiştirmenize gerek yok." Dedim. "Buna sen mi karar vercen." Dedi bade. "Aynen. Zaten okulumda sıkılmıştım." Dedi şimay. "Ya siz nasıl arkadaşlarsıniz." Dedim gülumseyerek. "Tabi oğlum. Biz kardeşten ote değilmiyiz." Dedi fırat. "Gelin sarılcam ya." Ayağa kalıp kollarımi açtım. Tabi hepsi birden sarılmaya calışınca yere kapaklandık.

Okulun ilk günü...

Deniz
"Abi biz çıkıyoruz." Diye abime seslendim. "Tamam. Dikkatli olun." Dedi abim. Ayakkabılarımızi giyinip buluşma yerimize doğru hızla yürümeye başladım. Okula geç kalmamam lazımdı. Sonra devamsızlıklar çığ gibi büyuyodu.
"Poyraz koş koş." Poyrazla birlikte okula yetişmeye çalışıyoduk. "Ben daha hızlı koşarım." Dedi poyraz neşeyle. Bu bir yıl içinde poyraz baya toparlanmıştı. Bizde toparlanmıştık. "Biz geldik." Dedim poyrazın elini kaldırarak. Nefes nefeseydim. "Yine geç kalktın diğmi." Dedi tuna. "Siz gidin. Ben birazdan size yetişirim." Dedi ceylan. "Sen sürekli nereye gidiyosun böyle." Dedi tuna. "Hiç. Neyse ben kaçtım." Diyip hızla yanimızdan uzaklaştı. "Kızlar bu kız nereye gidiyo böyle devamlı." Dedi tuna bize dönerek. "Ya sende ne kurcaladın. Ceylan işte. O hep biyerlere gider." Dedi okyanus. "Aynen." Diye katıldı yusuf. "Bakın şu mert denen şerefsizle görüşmüyo diğmi? Bakın beni katil etmeyin." Dedi tuna. Bizimkiler mert lafinı duyunca birden ciddileştiler. "Yok olurmu öyleşey." Dedim onları yumuşatmaya çalışarak. "Bak eminsin diğmi." Dedi yusuf. "Ciddiyim tabi. Hadi yürüyün sizin yüzünüzden poyrazla okula geç kalıcaz. Tuna gülümseyip poyrazı kucağna aldı. "Tabikide. Reisi okula yetiştirmek boynumuzun borcu." Dedi barış. "Yaya şaşa. Poyraz reis çok yaşa." Diye mahallenin ortasında bağırarak yürümeye başladık.

Herzamanki gibi okulun bahçesindeki yermizi aldık. Yine müdürün gereksiz konuşmalarını dinlicektik. "Herkes sıraya dedi hoca. "Ceylan nerde kaldı?" Diye sordu yusuf. "Bende onu sorucaktım." Dedi tuna. "Ya gelir o. Kesin müdürün konuşmasından kaçmak için gitmiştir. Meraketmeyin." Diyip onlari geçiştirdim. Ah ceylan ah. Senin yüzünden çektiklerime bak. "Geldim!" Dedi ceylan. Nefes nefese kalmıştı. "Çok şükür." Dedi yusuf. "Sevgili yaptıysan söyle bize. Belki yanlışlıkla enisteyle özel anlarınızı böleriz." Diyip ceylanın yanağından makas aldı barış. Ceylan gülumsedi.

Sinıflara girdik.

Rüzgar
"Sınıfınız burası. İyi dersler." Dedi müdür. "Arkadaşlar özürdilerim ya. Sizide peşimden sürükledim böyle." Dedim mahcup bir ifadeyle. Babam yüzünden toplam 20 okul değiştirdim. Hepsinde de beni yalnız bırakmayıp arkamdan geldiler. "Ya sen böyle sıkıcı oldun. Eski rüzgara dön." Dedi sıraç. "Aynen. Hiç çekilmiyosun böyle kardeşim." Dedi gece. Gece pek konuşmazdı. "Tamam tamam. Bende sıkıldım şu duygusallıktan. Hadi girelim." Dedim. Kafalarını salladılar. Hafifçe kapıyı tıklattım. "Gi... girin." Dedi içerdeki hoca. Yani heralde. İlk geldimiz günden bize eşsek şakası yapmazlar inşallah." Dedim. Lise birdeyken yeni okulumuzun ilk gününde hademeyi bize öğretmen gibi gösterip bizi kırk dakka boyunca tek ayak üstünde beklermişlerdi. İçeri girdik. "Si... siz yeni öğ... öğrenciler olmalısınız." Dedi hoca. "Evet." Dedim. "Be... bende tarih öğ... öğretmeninizim. Adım mehmet. Si... sizin isimleriniz ne?" Diye sordu. İsimlerimizi teker teker söyledik. Yerlerimize geçtik.
Ceylan
Hoca dersi anlatmaya başladı. Daha dersin onuncu saniyesinde benim uykum gelmişti. Küçük kağıt toplar yapıp bizimkilerin kafasına fırlattım. "Nevar ya." Dediler hepsi birden. Kısık sesle söylemişlerdi. Ama hepsi birden söylediği için yüksek çıkmıştı. "Se... sessiz olun bakalım." Dedi hoca. Hepsi ışık hızında arkalarını döndüler. "Sıkıldım." Dedim. "Hoca zaten bize gıcık. Daha ilk günden bizi müdürün yanına yollamasın." Dedi okyanus. "Ben çok sıkıldım. Şuan muharremcim daha çekilir." Dedi barış. Benim en büyük destekcim. Iki parmağımla ona öpücük gönderdim. Oda bana gönderdi. "Mi... minik. Kalk bakalım." Dedi tarih hocası. Ha buarada minik benim. "Mi... minik kalk dedim." Takmadım. Biraz dalga geçsem sıkıntı olmaz diğmi. "Ce... ceylan kalk." Dedi sinirle. Sinirlenince çok komik oluyodu. "Buyrun hocam." Diyip ayağa kalktım. "Mi... minik diyorum. Neden cevap vermiyosun kızım." Dedi hoca. "Hocam ben kısa değilim. İnsanlar çok uzun. Söyleyin bunda benim suçum ne?" Dedim en şirin halimle. "Ta... tamam. Sen dersi ço... çok iyi dinliyosun. Se... seni sözlü yapıcam. So... soruyu soruyorum. A... atilla urasa avrupalılar neden tanrının kı... kırbacı diyolardı?" Diye sordu. "Hocam acaba atillanın grinin elli tonundaki greyle bir akrabağlığı olabilir mi?" Dedim. Bütün sınıf gülmeye başladı. Dersin yirmi dakika boyunca hoca beni azarladı. Sonrada bidaha yapma gibisinden birşeyler söyledi.

İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin