Bir dolu kuş sesi ile gözlerimi aralığımda gün ışığı perdeyi yırtıp atmak ister gibi aralığından sızıyordu odaya. Benim odama benzemiyor pek.
Hızla doğrulunca başım döndü. Ellerimin arasına aldım, şakaklarımı ovdum. Saçlarımı çekiştirdim biraz.
KyungSoo'yu kollarımda uyuttuğum düştü hatırıma.
Fakat dün akşam hiç olmamış gibi odada ona dair bir iz bile yok..Şu sarı gömlek dışında. Onu daha önce iş yerinde üzerinde gördüğümü hatırlıyorum. Desenlerindeki sarı başakları selamlıyorum. Üzerinde ne de güzeldiniz.
"Kendi evinden de gidecek değil ya!"
Düştüm tekrar yatağa. Yer yatağına iyice serpildim, örtüye sarındım. yastığı kokladım..
Bize ne olacak diye düşünüyorum.
Şimdi biz ne olacağız diye hayallere dalıyorum.
Uyuyor gibi yapsam.
Boynumdan öperek uyandırsa.
Haşlanmış yumurtayı dilimleyip koysa önüme, sarısı bulaşsa ak ellerine, öpsem."Şefim.."
Yüreğine yandığım bir kere de adımla çağır, Jongin de sesinden derin ve serin..
"Günaydın.." dedim gerinerek, önceki günkü baş ağrım yok. Benim asıl agrım belli gerçi de..
"Kahvaltı yapmak ister misiniz?"
Kapıdan yavaş yavaş geldi. Ayakları hala çıplak. Gri eşofmanının ayak ucu topuğunu gizlemiş.
Yatağın ucuna oturdu dizleri üzerinde. Sıcak bir şeyler kokuyor. Ne pişirmiş bilmiyorum. Belki de sadece ısıtıcıyı tutuşturdu.
"KyungSoo.." dedim, öylece bakıyor gözlerime.. aklından neler geçiyor bilmek istiyorum Çocuk. Beni düşünüyor musun? Ben de güzel miyim senin için sabah mahmurluğunda. Sen de gerdanımdan öpmek istiyor musun? Acılarımı mı düşünüyorsun yoksa? Ya da bir yumurta fazladan haşlasan daha iyi mi olurdu kaygısında mısın?
"KyungSoo.." gülüyor, koynuma alasım geliyor şuracıkta.
"Bu isim sana çok yakışıyor." dediğimde yavaşça soldu gülüşü.
"Halam koymuş bu ismi.." dedi. İsmine dahi değmemiş anne sıcaklığı.
"KyungSoo.." dedim.. yatağın ucuna uzandı. Gözlerimde bir şeyler arıyor gibi. Ah bir bilsem o ne ki? Ah bilsem Çocuk! Sevda mı arıyorsun, güven mi, umut mu?
Uzandım sardım yanağını avucumla, yumuşak ve serin. Dokunuşlarımla ısınıyor.
"Süt ninem yok.." deyiverdim.. Güldü.
"Çok aradım seni.." eli elimi sardı, "öyle göresim geldi ki.."
Parmaklarımın uçlarına baktı, okşadı, kokladı.
"Sigara kokmuyorlar.." dedi.
"Senin yüzünden." dedim..
"Çok içiyordunuz.." dedi..
"Senin sayende.." dedim..
Elimi başının altına koydu, yanağını yasladı avucuma.
"Acıkınca söyleyin, hazırlarım istediğinizden.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It Takes A Lot Loving A Man
FanfictionGömleklerinin sarısı çoktu.. Bir sonbahar ikindisinde doğduğunu düşündürürdü bana.. Kahve acısı bakışlarında dolaşırken üşürdüm yalnızlıkla.. Parmakları hiçbir yüzüğü taşıyamayacak kadar yorgundu.. Parmaklarımı saracak olduğumda soğuktu.. Bahçesi...