двадцать шесть - 26

10.6K 1K 512
                                    

Bölüm başlıklarını merak edenler olmuş, sayıların rusça yazılımı sadece. :3

Ayrıca 11K olduk ve şu an Kısa Hikaye'de #20'yiz. Bu kadar beğenip beni yorum yağmuruna tuttuğunuz için teşekkürler. 💜

Güneş ve Tolga, Blue Eyes hikayesindeki karakterler. İsterseniz okuyabilirsiniz. Ben tüm hikayelerimi birbirine bağlamayı seven biriyim.  🎊

İyi okumalar. 💓

🌟

Gupse'yle beraber ekipmanları alıp Galata Kulesi'ne doğru ilerlemeye başladık. İlk çekim burada olacaktı, Tolga ve Güneş bizi orada bekliyordu. Senaryoyu beğenmişlerdi ve birkaç fikir sunmuşlardı. Ben kimse oynamaz korkusuyla öpüşme sahnesi koymamıştım ama onlar olması gerektiğini düşünmüşlerdi.

Kuleye ulaştığımızda gülümseyip onu seyrettim bir süre. Rivayete göre buraya kiminle çıkarsan onunla evlenirmişsin, benim senaryomda bundan yola çıkmıştı zaten. Güneş ve Tolga'yla buluştuğumda kafede senaryoyu okuyorlardı tekrar. Gupse'yle yanlara oturduk. "Heyecanlı mısınız?"

Tolga sırıttı. "Güneş dün gece uyuyamadı, sen düşün." Güneş somurtup Tolga'nın omzuna hafif bir yumruk attı. "Bana diyene bak, dün tüm gün repliklerini evde bağıra çağıra söyledi. Hatta İrem, arkadaşımız, bize geldi ve sahneleri canlandırıp düşüncesini aldı." Bu sefer Tolga somurtan taraftı.

Açıkçası bu kadar benimseyeceklerini düşünmemiştim ama bu beni mutlu etmişti. Hiçbir şeyden korkmuyorlardı, birlikte istedikleri gibi yaşayabiliyorlardı.

Baran'la hayal ettiğin şeyi yaşıyorlar.

İç sesim yine Baran'ı beynime soksa da bugün onu düşünmeyecektim. Bugün aklımdaki tek şey filmim olacaktı. "Birazdan çekimlere başlayacağız, kamera yokmuş gibi davranın. Bazen dibinize kadar gelecek fakat kameraya odaklanmamanız gerek. O anı yaşamalısınız." Başlarını salladılar. "Böyle bir film çekmen büyük cesaret." Tolga gülümseyerek baktı bana. "Biz o gösteride beraber sahne almayacaktık, tepkilerden korkmuştu hocamız ama ondan habersiz aynı anda çıktık sahneye." Güneş Tolga'nın elini tuttu. "Çıkmamız iyi oldu, böyle bir projede yer almaktan aşırı mutluyuz."

Drone kamerayı kullanacak elemanın gelmesiyle ayaklanıp kuleye doğru yürüdük. Uzak çekimle başlayacaktı. Drone'a bağlı kamerayı ekrandan izlerken kullanan çocuğa direktifler vermeye başladım. "Önce uzaktan Galata'ya ilerleyecek. Ardından Galata'nın etrafından dönüp en sonunda önünde duran Tolga'ya dönecek ve ona yakınlaşmaya başlayacak." Dediklerimi yaptıktan sonra, Tolga'nın yanına gittim. "Hazırsan başlayalım." Başını salladığında, kamerayı çalıştırdım. Kendi aklımdakileri kendim çekerdim, kameraman kullanmazdım.

Tolga'nın karakteri, yalnız biriydi. Kendini dünyadaki en yalnız insan olarak görüyordu, Güneş ise onun hayalindeki sevdiği insandı. Tolga onu o kadar çok seviyordu ki, onunla beraber Galata'ya çıkıyordu.

Tolga tepeye çıktığında, yine drone ile çekim yaptık. Ardından aynı çekimi yanında Güneş'le el ele tutuşurken çektik. İki çekimi birleştirecektim, bazı anlarda Tolga yalnız olacakken hayal kurduğu zamanlar Güneş yanında belirecekti.

Galata'da işimiz bittiğinde hep beraber Tolga'ların evine doğru yol aldık. Kendilerini rahat hissettikleri bir ortamda çekmek istemiştim, kendi evlerinden daha rahat olabilecekleri bir yer yoktu.

Tolga ve Güneş yatakta sarmaş dolaş uyurlarken üstten onları çektim, ardından Güneş oradan kalktı ve Tolga tek başına kaldı. Aynı şekilde tekrar çekimi yaptım.

Ardından Tolga ayağa kalktı ve kahvaltı hazırlamaya başladı. İki kişilik hazırlıyordu tek başına ama hayalinde Güneş de yanındaydı. Ardından tabakları masanın iki yanına dizip oturdu bir başına.

Uzaktan tek başına oturduğu bir çekim yaptıktan sonra Güneş'i karşı tarafına oturttum. Aralarındaki ilk konuşma gerçekleşecekti.

"Bu akşam film izlemeye gidelim." dedi Tolga yumurtadan yerken. Güneş başını sallayıp gülümsedi. "Güzel olur, seninle film izlemeyi özledim."

Ardından aynı sahneyi Güneş yokken çektim, Tolga tek başına konuşuyordu. "Ben de seni özledim."

Ardından karşısında oturan kimsenin olmadığını fark edip önündeki tabakları masadan aşağıya itti. Açıkçası Tolga beklediğimden daha iyi oynuyordu, hayalle gerçek arasındaki jest ve mimikleri o kadar güzeldi ki, sanki gerçekten yaşıyordu o anı.

Çekimler bittikten sonra Tolga'nın yanına gittim. "Daha önce hiç deneyimin olmadı, değil mi?" Başını iki yana salladı. "Çok mu kötüydü?"

"Hayır, tam tersine çok iyi oynadın." Gülümsedi mutlulukla. "Teşekkür ederim. Açıkçası karaktere bağlanabildim çünkü ben de uzun yıllar boyunca yalnızlığı seçmiştim. O yüzden nasıl hissettiğini anlayabiliyorum." Ardından Güneş'e bakıp aşkla gülümsedi. "Ardından karakterimin hayali gibi, beni gerçekten mutlu eden biriyle karşılaştım."

Omzunu sıkıp yanından ayrılıp Güneş'le Gupse'nin yanına doğru ilerledim. "Teo, beklediğimden de güzel ilerliyor." Başımı salladım. "İkisi de oldukça iyiler, kötü gitme gibi bir ihtimali yok." dedim gülerek. Güneş nefesini verdi gerginlikle. "Başta zorlanacağımı sandım ama düşündüğümden daha kolaydı. Zaten pek rol yaptığım söylenemez, Tolga'ya bakmam yetiyor."

Bir köşeye gidip ağlayacak gibiydim çünkü Baran'la böyle olmak istiyordum. Baran'ın bana onların birbirine baktığı gibi bakmasını istiyordum.

Yüzümün düştüğünü görmelerini istemediğimden yanlarından ayrılıp terasa doğru ilerledim ve piyanolarının başına oturdum.

"Sen sevmek, sevilmek ne bilir misin?"

Cevap verememiştim bu sorusuna, bilmiyordu çünkü. Onu nasıl sevdiğimi ve ondan nasıl vazgeçtiğimi bilmiyordu. Onunla dalga geçtiğimi sanıyordu, benden nefret ediyordu. Bana söylediği çoğu şeye inanmadım. Benimle dalga geçtiğini söylüyordu çünkü kırgındı, bunu ona yaptığımı sanıyordu.

Ben onu uzun süre kırmıştım şimdiyse o beni kırıyordu. Kızamıyordum ona, hak ettiğimi biliyordum. Ben daha beter şeyler söylemiştim, daha beter şeyler yapmıştım. Yaptığımı çekiyordum çünkü onu ben köreltmiştim.

Omzumu sıkan elle başımı kaldırdım. Gupse bana şefkatle bakıyordu. "Onu düşünüyorsun değil mi?" Başımı salladım. "Simge'yle üç senedir birlikte olduğunu söyledi. Sence doğru mu?"

"Geçen sene öpüştükleri bir fotoğraf çekilmişti bir hayran tarafından. O yüzden bilmiyorum Teo, gerçek de olabilir." O fotoğrafı ben de görmüştüm, bir hayranı uzaktan çekmişti. Dün gece onların hakkında yapılmış tüm haberleri okuyup yatağımda kendi kaderime sövmüştüm.

Belki de kızgın değildi, gerçekten benimle dalga geçiyordu. Bu yüzden böyle yazmıştı, düşüncelerim durmadan değişiyordu. Gözümden akan bir damla yaşı sildim. "Biz gidelim artık, kalan çekimleri yarın hallederiz." Gupse başını salladı, onlarla vedalaşıp çıktık evden.

iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin