Ey insanoğlu, siz gerçek aşkın, sevginin ne olduğunu bilir misiniz ?
Ben bildiğim kadarıyla anlatayım o vakit…
Bir aşk; hoşlantının zamanla yoğunlaşıp sevgiye dönmesi, sevginin ilgiyle birleşip unutmasının imkansız hal aldığı aşk denilen illeti verir.
Aşk kimine kurtuluş sayılan, elde zor tutulan, tutuldu mu bırakmak istemeyeceğiniz ama tutarken de canınızı yakan bir duygu…Aşk sizi uçuruma atan bir duygudur bir yerde. Sizin çok sevdiğiniz , bu sevginin aşka dönüştüğü, ama aşık olduğunuz kişinin dönüp de ”bu beni seviyor, ama çok çirkin” dediği anda, o aşkın zamanla aşınıp eksi derecesine yani nefrete dönüşmesi durumudur. Sen ne kadar ” Nefret Ediyorum Ondan ! ” desende o ünlem aslında senin suratını asar, ciğerini yakar, dediğine sen bile inanamazsın. Çünkü hala seviyorsun genç. ”Nefret Ediyorum” demekle nefret edemiyorsun. Sen ona aşıksın genç. Birazda iyi yönünden bahsedelim o zaman …
Düşünsenize sizin aşık olduğunuz kişi size de aşık… Dünya umurunda olmaz. Aşk bu bitmez deyip hayatı sonuna kadar birlikte yaşayacaksınız. Biriniz onun gözüneaşkla bakarken, oda sana aşkla bakacak… Gözlerinizdeki aşkı görüp hissedeceksiniz. Çok zor değil mi ? İnanın bu duyguyu yakalamak isteyen milyonlarca insan aşık olmak istiyor. Onlarda biliyor aşkın nasıl bir tuzak olduğunu… Ama kimse kötü yanını düşünmüyor. Düşünmeyin… Sonunu düşünürsen aşkı yakalayamazsın Genç.Misal olarak şu olayımı takdim edeyim ;
Sevdiğim kız, bir dönercide garsondu ve sadece cumartesi pazar günleri çalışıyordu. Dönercinin sahibi tanıdık bir nevi akrabaydı. İlk gün görmüştüm ve gözüm kalmıştı. Bakıyor, bakıyor, bakıyordum… Gözlerine odaklandım. O yeşil gözleri sanki beni ona yaklaştırıyor gibiydi. Yanılmamıştım. Yaklaşmıştım. Artık her hafta sonu sırf onu görmek için sabahın köründe kalkar, sabah sabah döner yemeye giderdim. Yetmezdi öğlende yerdim. Kendimi durduramıyordum akşamda yerdim. Pazar akşamı olunca bir hüzün kaplar ; ”Keşke yine hafta sonu olsa” derdim. Hafta sonunu beklerdim. 3 haftanın böyle geçmesi beni ona bağladı. Gidip konuşmak farz oldu. Bir pazar çıkışı neden olmasın diye iş çıkışı yanına gittim ve seni daha yakından tanımak istiyorum dedim. Şaşa kalmış o yeşil gözleriyle gözlerime bakıyordu. arkadaş olarak mı deyince yıkılmıştım. ” Bir erkeğin kız, bir kızın erkek arkadaşı olamaz” dedim. Benim felsefem buydu. Anlamıştı. O akşamı numarasını alıp bitirmiştim. Geceler günler konuştum ve ilk tatlı kavgamızı etmiştik. İş çıkışı benle geliyorsun demiştim oda sorgusuzca kabul etmişti. İş çıkışı aldım ve kolundan tutarak götürüyordum. Merak için ”nereye gidiyoruz” sorusu hala kulağımda. Söylememiştim sadece gidiyorduk. Ama onu üzdüğüm içinde özür diliyordum. Porsuğun kenarına oturduk konuşuyoruz. Hemen üstünden patlatılan bir balonla kendisini gül yapraklarının içinde buldu güzel gözlüm. ” Ellerini ver, gözlerime bak ve beni dikkatlice dinle ” deyip teklif etmiştim. ” Acele olmadı mı sence ” sorusundan sonra hayır demem le birlikte. Evet cevabımı alıp sarılmıştık. Unutmuyorum o geceyi, 26 Ekim gecesini. Çok olmadı 2 hafta sonra düzey üstü kavgamızı edip aniden ayrıldık. Aradan 2 ay geçti ve ben onu hala çok seviyorum. Ve oda bunu çok iyi biliyor…Yani Genç; ne olursa olsun aşk her şeye değer.
Aşk bir ömür tüketir, ama aynı zamanda seni yeniden doğduran tohumdur…