Firdevs Yurt;
İş yerine gitmek için güneşi bile uyandıran ben, kendimi uyandırmayı becerememiştim. Rüya ile karışık, uyurgezer misali yolculuk yapmıştım işe gitmek için otobüsle.
Kolumun cimciklemesiyle silkeleniyorken, kafamı vurdum. Yanımdaki sapık kız, "uyandırmasaydım otobüs direği elden gidiyordu." Demişti bana sinirlensem de, tam cevap verecekken, camdan gördüğüm manzarayla hemen otobüsten indim. Yanlış otobüse binmiştim ve nerde olduğumu bilmiyordum mk. Yeni patronum, çakma Türk malı beni kapıya koyacaktı kesin....
Beynim yine aşığıyla buluşmaya gitmişti. Tam fikirler üretecekken, hep yok oluyordu. Bende şans olsaydı kocam olurdu. Sokağın başında, ağzında salyalarla bana doğru gelen köpeği gördüğün an koşmaya başladım...
Sakarlığımla ayağımı kaç kere burksamda, arkama bakmaya cesaret edemeyip koşmaya devam ettim. Tam köşeyi dönecekken, biriyle çarpıştım ve üstüne düştüğüm kişi tanıdıktı, koku hariç. Gittiğim yere geri dönmüştüm garip bir şekilde.
Emrehan'ın haline gülmekten ayağı kalkamıyordum. Kendim kalkıp arkadaşımı kaldırmak için baya uğraş verdim. "Kanka ben zaten evde kalmaktan çürümüştüm alışkınımda, sizin velet ne yiyor mk valla benim kokuma rakip" deyip gülmeye başladım. Emrehan; neyin kafasını yaşıyorsan bana da öğret Kanka demesiyle, sabah aksam çamaşır suyu ile iş yapıyorsun, olmayan beynindeki samanlıklar da tutuşuyor kanki deyip gülmeye başladım. Kokuya ve pisliğe daha fazla dayanamamıştım. Vücudum kaşınıyordu, midem boş olsa da, metalik kuruşu olmayan öğrenciden kirayı almaya çalışan ev sahibi gibi kusmak için çabalıyordu....
🤢🤢
Kapının önünde silkinip içeri girdim terliklerle. Hemen üstümü anneme ayarlatıp, banyoya girdim. Dört saattir sıcak suyla yıkanıyordum yine de içime sinmemişti. Vücudumda oluşan lekelerin kanamasıyla iyice kötüye bozmasından korktuğum için çıktım. Temizliğe o kadar kendimi vermişim ki ayağımın ağrısını bile hissetmemiştim.
Üç yıl saat sonra,
Alerji kremlerimi, vücudumdaki döken yerlere sürdüm ve bileğime elma bağladım şişmemesi için ardından çok yorgun olduğum için yatağıma dikkatlice girip uyudum... Beni güzel uykumdan, uyandıran çalan telefonumdu. Arayan numarayı tanımıyordum. Açsam mı diye düşünürken iç sesim; "deli deliyi çekermiş kesin salağın tekidir açma" dedi.
Açtım telefonu, kulaklarımın içine etmişti zil sesim. Küfürleri alo yerine kullanmıştım. İç sesim ve annemin beni deli etmesi yetmiyormuş gibi bugün başıma gelenler sinirlerimi iyice bozmuştu... Arayan Çakma Türk patronummuş iş için beynimi s***iş. Ben işi tamamen unutmuştum curcunadan. Boşuna çakma demiyorum, ne dediğimi anlamamıştı Allahtan. Hasta olduğumu söyledim ve yalan sayılmazdı, vücudum dökmüş halde üç harflinin insan versiyonu halindeydim. Elma bileğimin ağrısını hafifletse de iyi değildi basınca acıyordu.
Eve gelecekti önemli bir dosya vardı bende ve beni bu halde görmesini istemiyordum. Yüzüm çok kötü görünüyordu. Kalpten direkt giderdi adam...
Burnumu kapamayacak şekilde; eşarp, şiş gözlerime; büyük gözlük ve giydiğim beyaz hırkayla mumyaya benziyordum. Normal titiz hastaları gibi görünsem de, hastalığımın altında babamgil öldükten sonra gittiğim, daha doğrusu zorla götürüldüğüm park yatıyordu. Gittiğimde salıncağa binmemek için beynimin ürettiği bahane, gerçek olmuştu...
😌
Anne sanki ordu gelecek, anlamadığım iki dakikada bu kadar şeyi nasıl hazırladın dedim. "Sonunda bekâr çalışan buldum, e ne demiş atalarımız erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer. "dedi.
Yuh anne evli olup olmadığını nerden biliyorsun adamın ve patronum sana göre genç değil mi? Soruma cevap kafama yediğim kepçe canımı çok yakmıştı. Başımdaki saksı değil bir türlü anneme öğretememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN MI EVDE KALDIM? EV MI BENDE KALDI?
HumorWattpad de bu isimde yazılmış ilk mizah kurgu! Merakla, annemin telefonunun çalmasını bekliyordum. Telefonun çalmasıyla, ödümü bekar halde tahtalı köye uğurladım. Sonunda ilanımı biri görmüş ve aramıştı. Her şey iyi gidiyorken, telefondaki bey, ya d...