İntihar eden Belieber'ın Justin'e mektubu

2.2K 81 28
                                    

Yeniden merhaba Justin,

Kim olduğumu bildiğini sanmıyorum. Hayatında ki tek yerim 50.000.000’dan birisi olaraktı . Sana her ulaşmaya çalıştığımda bir şeyler oldu. Bu çılgınlık ama bir an olsun beni sevebileceğini,benden hoşlanabileceğini düşündüm. Nedenini bilmesem de kendimi özel sandım, aptallık ettim. Londra konserine gelebildiğimde dünyalar benim olmuştu. Biletim en arkadan olsa bile arabada ailemin başının etini yemiştim. Sadece, sesini canlı duyabileceğim için. Konser alanına vardığımızda tam arabadan inecekken annemler durdurmuştu beni. O sırada bir an önce girmek istiyordum stada. Ağlayarak anneme baktım ve ne olduğunu sordum. Babama bakarak kıkırdıyordu, ben ağlarken o gülüyordu. Yavaşça çantasından minik bir kutu çıkarttığında, kalbim hızla atmaya başlamıştı. Hediye paketi şeklinde olan kutuyu hızlıca açtığımda içinde gördüğüm şeyle dünyanın en mutlu insanı olmuştum. Gözlerimden akan yaşları silsem de ardı arkası kesilmiyordu bir türlü. Hıçkıra, hıçkıra bileti incelemeye başladım. Meet & Greet’ten en ön biletine kadar vardı. Heyecandan annemlere teşekkür bile edememiştim. Bir anda kendimi Stad’da bulmuştum. Belki de hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşmuştum Stada. Artık ağlamaktan yanaklarım yanmaya başlamıştı. Üstümde ki mor t-shirt’e göz yaşlarım düşüyordu. Stad’da herkes çığlık çığlığaydı ve acayip bir hava söz konusuydu. Belki de en önde en çok çığlık atan bendim. Yanımdan bir kız omzuma dokunup bana ağlamamamı söylediğinde ‘’Justin!’’ diye çığlık atmıştım. Gözlerimi yeniden sahneye çevirdiğim de her yerin karardığını fark ettim. Bir anda ekrana yansıyan ışıkla boğazım yırtılana kadar çığlık atmıştım. Etrafım da ki bazı Belieber’lar bana tuhaf, tuhaf bakıyorlardı. Onlara hiç aldırmadan, bağırmaya devam etmiştim. Yukarıdan melek kanatlarıyla inmeye başladığında bayılmak üzere olduğumu biliyordum. ‘’Haydi Londra!’’ diye bağırdığında ağlamaktan ölmek üzereydim. Sen, yaşadığım yerin ismini bile söyleyince minik kalp krizleri geçiriyordum. Söylediğin şarkıyı umursamadım bile. Sadece, beyaz sahne kıyafetlerinin üstüne taktığın siyah gözlüğün arkasında ki gözlerine odaklanmıştım. Beni büyüleyen, içten içe öldüren gözlerine. Gülümsediğin an, benim için dünya durmuştu. Her şarkıyı hissederek söylüyordun sanki. İçinde bir yerlerde yaşamıştın o sözleri. Çılgınca ağlarken zaman hemen geçmişti. One Less Lonely Girl seçimlerine geldiğinde kıçımı yırtmıştım senin için. Olmuş muydum? Hayır. Sinirden ve üzüntüden kahkahalar atıyordum. Herkes deli gözüyle bakıyordu sanki bana. Sabırsızlıkla beklediğim an gelmişti sonunda. Meet & Greet. Hayalim di bu an. Her Belieber’ın hayali. Daha konsere gelirken bile senin canlı sesini duymanın yeteceğini düşünmüşken, konser bitti diye ağlıyordum. Kalbim çıkacak gibi atıyordu. Annem ve babamla buluşmuş, Meet & Greet çadırına doğru ilerliyordum. Belki de oradan ağlayarak, belki de senin elini tutarak çıkacaktım. Annem ve babam belirli bir yerde durdular. Tek başıma, sıraya girdim. Önümde sadece beş altı kişi vardı. Derin soluklar alıp veriyordum. Sırada göz gezdirdiğimde, en heyecanlı olanın ben olduğumu gördüm. İçeriden çıkan kızlarda göz gezdirdiğimde, açık saçık giyinip hiçbir şey olmamış gibi yürüdüklerini gördüm. Bazıları kıkırdayarak bazıları normal bir surat ifadesi ile çıkmıştı sıra bana geldiğinde, görevli adama kartımı göstererek hızla içeriye girdim. Orada duruyordun. Tam karşımda. Gözlerimden akan yaşı gördüğünde suratını buruşturdum. Benim inandığım tek şey, bunun bir rüya olduğuydu. Kendime hakim olamayarak sana hızla sarıldım. Bir anda olmuştu bu. Yüksek sesle ‘’Seni seviyorum, seni seviyorum’’ diyordum. Sende bana sarılıyordun. Daha fazla sarılmama izin vermeden beni kendinden ittin ve kameralara bakmamı söyledin. Daha fazla sarılmamı istemiyor gibiydin. Hayal kırıklığı yaşamıştım. Yine de sana sarılmayı her kes yaşayamazdı. Elini belime koyarak kameralara birer poz verdin. Yanda ki adamlar bana ısrarla çıkmamı söylediğinde direndim. Ayrılmak istemiyordum senden. Güvenlikler beni zorla çadırdan çıkarttığında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Annem ve babam beni yatıştırmaya çalışsa da onları geri çevirmiştim. Gerisi ise, sadece ev. Günlerce, haftalarca hatta aylarca odama kapandım. Ara sıra atıştırıyordum ama başka bir şey yapmayıp direk odama kilitliyordum kendimi. Annemler bir psikolok çağırsa da kapımı hiç açmadım. İçime kapandım. Kim bilirdi hayalimin sadece otuz saniye olacağını. Hala kokun burnumda tütüyor. Bu satırları, kendimi hapsettiğim odam da yazıyorum işte. Son sözlerimin seninle ilgili olacağı kimin aklına gelirdi. Seni kendimden çok seviyorum. Yaşamımın bir anlamı kalmadı artık anlıyor musun? Bu mektubu belki okuyor, belki de okumuyorsun kimin umurunda? Tek istediğim şey, Meet & Greet’te sana sarılan kızın öldüğünü bilmen. Hoşça kal Justin. Seni seviyorum…

İntihar eden Belieber'ın Justin'e mektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin