'' Sammy hadi psikoloğunla görüşmene geç kalıyoruz. ''
" Geliyorum anne "
Adım Samantha Daron 8 yaşımda vücüdumda ciddi sorunlar oluşması sonucu hayatımın 2 yılını hastanelerde geçirdim.Tam olarak hastalığımın adı kimse tarafından bilinmiyor.Hastalığım hakkındaki bildiğim tek şey kolumda yazılı olan 8 sayısı.Bu sayı tam olarak 8 yaşlarımda çıktı.Ondan sonra doktorlar için bir sır oldum.11 yaşımdan beri psikologlarla görüşüyorum.Pek işe yaradığı söylenemez.Şu anda 16 yaşındayım.
Üstüme çok özenmeden altıma bir kot pantolon ve tişört giydim.Aşağı indim ve annem masayı hazırlarken yanağına bir öpücük kondurdum.
'' Günaydın anne "
Kahvaltı masasında bir kaç peynir dilimi,domates ve küçük yeşil zeytinler vardı.Ben yeşil zeytin bile sevmezdim ki.
'' Sammy çabuk kahvaltını yap çıkacağız. '' gözlerimi anlamaya çalışarak annemin üzerinde gezdirdim ama o evdeki bir kaç eşyayı topluyor ve sanki varlığım bir fazlalıkmış gibi beni es geçerek çantama bir kaç eşya tıkıştırıyordu.Sadece annemde hayatımda garip olan insanlardan bir tanesiydi.Anlamaya çalışmaktan sıkılarak kahvaltı masasına oturdum.Ağzıma sevmediğim halde yeşil zeytinleri attım.
'' Yeşil zeytinleri sevmediğimi biliyorsun.'' dedim söylenerek.Hayatımdaki bunca garipliğe rağmen söylenme hakkının bende olduğunu düşünüyordum.Bu söylenme yeşil zeytinler için bile olsa.
'' Samantha kapa çeneni ve ye şu yemeğini lütfen.'' dedi annem otoriter bir sesle.Böyle durumlarda ona sinirlenmek yerine gülesim gelirdi.O da bunu bilirdi ve kafasını bir düşünceden sıyrılmış gibi silkerek üst kata çıktı.
Aşağıya indiğinde hala kahvaltımı bitirmemiş olduğumu gördü.Aslında iki dakikada yenilebilecek şeylerdi ama iştahım yoktu.
'' Sammy gitmemiz gerekiyor bırak tabağını.''
'' O kadar da acelemiz yok daha yarım saat var görüşmeye...'' lafımı bitirmeden arabanın anahtarını alıp dışarı çıktı.Tabi ya geliyorum ben de hemen.Hırkamı askılıktan alıp ayakkabımı giydikten sonra annemin peşinden arabaya bindim. Kemerimi bağlarken annem büyük bir hızla arabayı çalıştırdı.Sanki arkamızdan atlı ordusu geliyormuş gibi sürüyordu arabayı.Öyle ki yarım saatlik yolu 15 dakikada varmıştık.Bu benim için bile garip bir durumdu.
'' Anne sencede bugün biraz garip değil misin ? '' dedim kemerimi çözerken.
" Hadi in tatlım.Seni seviyorum '' dedi gözlerini kaçırarak.
'' Bende seni anne ''
deyip arabadan indim.İşte yine başlıyoruz diyerek psikolog merkezine girdim ve etraf kapkaranlıktı.Bu alışık olduğum bir durum değildi.Kalp atışlarım korkuyla hızlanırken adımlarımı temkinli tutuyordum.
'' heyy orada kimse varmı ? " dedim bir süre ses gelmedi.
Birinin kolumdan tutup yanına çekilmemle irkildim.Ağzımı eliyle bağırmamam için kapatmıştı.Genç benim yaşlarımda bir çocuk sayılırdı.Sarı renginde kirlenmiş saçları vardı.Kafasında bir kesik izi vardı.Gözlerimi korkuyla yarasına bakarken bulduğumda nereye baktığımı anlamışcasına saçlarıyla yüzünü kapadı.
''Ağzını açacağım ama bağırmayacaksın bağırırsan garonitler ikimizide öldürür anladın mı ?''
dedi kısık sesle.Garonitte neyin nesi ? Korkuyla başımı aşağı yukarı salladım hızlıca.Ağzımı açtığı an telefonumu çıkardım cebimden.Ne yaptığıma baktı bir süre.Telefonu kulağıma götürdüğüm an ne yaptığımı anlamış gibi telefonumu elimden alıp eliyle parçaladı.Korkuyla geri çekildim.Arkamı dönerek koşmaya başladım.Köşeyi döndüğümde karşımda başka garip giyinimli bir adam belirince çığlık attım.Elinde olduğunu yeni farkettiğim bıçakla bana yaklaştı.Üstüme doğru beni yakalamak için atıldığında yere eğildim.Bacak arasından sürünerek kaçtım.Arkasını döndü ve sinirli surat ifadesiyle üzerime gelmeye devam etti.
"Canımı çok sıkmaya başladın küçük kız."
Koşmak için ayağa kalktım.Gerisi Sol tarafımda bir temizlik sopası vardı.Üzerime yavaş yavaş gelirken kendime zaman kazandırmak için konuşmaya başladım.
"Ne istiyorsun benden ? Beni öldürünce eline ne geçecek ?"
Karnını tutarak bir kahkaha attı."Seni öldürmeyeceğim.Sadece seni yakalayacağım ve eğer kendi ellerinle bana gelmezsen canın çok fena acıyacak."
"Beni neden yakalamak isteyesin ki ?"
Sopanın olduğu yere yavaş yavaş yaklaşırken o benden 1 2 adım uzaklıkta durdu."Ne kadar değerli olduğunun farkında bile değilsin."
Üstüme doğru gelmeye devam etti ve bende sopaya yaklaşmanın verdiği fırsatı kullanarak sopayı alıp kafasına vurdum.Hiç etkilenmeden kafasını silkeleyip bana kızgın bir surat ifadesiyle baktı.İşte şimdi ayvayı yemiştim.Geri geri giderken arkamda varlığını hissettiren duvar kaçamayacağımın bir belirtisiydi.
"Seni öldürmeyeceğimi söyledim ama zarar vermeyeceğimi söylemedim."
Koluma bıçağını yaklaştırdı.Korkuyla beklerken bir anda yüz ifadesinde bir durgunluk oldu.Koluma bıçağı bastırdı ve yere yığıldı.Arkasında az önceki sarı kirli saçlı çocuk-ismini bilmediğimden ona böyle hitap edecektim-duruyordu.Adamı öldürmüştü.Bunu sonra düşünmeyi aklıma getirerek kolumdaki bıçağı gözümden yaş gelerek çıkarmaya çalıştım.Sarı kirli saçlı çocuk elindeki hiç kan bulaşmamış bıçağı beline sokarak yanıma geldi.Yerdeki ceset birden kayboldu.Bugün bunların hepsini anlayabileceğimi sanmıyordum.
"O insan değil.Bir garonit.Bırakta yaranla ilgileneyim.Açıklayacağım hepsini."
Ona güvenmekle güvenmemek arasında gidip gelirken pes ederek elime acıyan yaradan çektim.Bıçağı kolumdan çıkardı.Cebinden bir şişe çıkardı.Kolumu geri çektim.
"Yaranın iyileşme süresini hızlatacak bir ilaç." dedi.Şişedeki şeyi koluma dökmesine izin verdim.Kolumdaki acı birden yok olunca koluma baktım.Yara,gitmişti.Bu imkansızdı.
Kolumu çekerek üzerine yürüdüm."Bana kim olduğunu ve burada neler döndüğünü söylemek zorundasın."
"Adın Samantha Daron.Kolunda 8 yaşında oluşan bir 8 sayısı var ve hiçbir doktor bunun açıklamasını sana yapamıyor.Ayrıca okumakta zorluk çekiyorsun ve bazı şeyler duyuyorsun.Bu yüzden de annen seni psikoloğa gönderiyor."
Bunları bir nefeste sıralamıştı.Geri dönüp bu çılgınca yerden kaçmak istesemde bir şey burada kalıp her şeyi öğrenmem için beni zorluyor gibiydi.
Kolunu sıyırıp bana kolunda yazan 7 sayısını gösterdi.Parmağımı hafifçe tutup sayının üzerinde gezdirdi ve kolu sarı bir ışıkla yandı.Kendimi geri çektim.
"Anlayamıyorum.Kimsin sen ?""Ben Peter Dick.Bir Savaşçıyım.Jailon gezenini korumakla görevliyim."
Sanki bu her şeyi açıklığa kavuştururmuş gibi konuşması beni çıldırtıyordu.Jailon'da neresiydi ? Onun söylediği çılgınlıklarla ilgilenmeyi es geçtim.
"Hakkımda bunları nerden biliyorsun ?" dedim sakin kalmaya çalışarak.
"Düşünce okuyabiliyorum.Senin öldüğünü sanıyorduk."
Kolumu tuttu ve parmağını kolumdaki rakam üzerinde gezdirdi.Mavi bir şekilde parlamaya başladı.Kolumu geri çektim ve yanan ışık söndü.Birazdan aklımı kaçıracaktım.
"Sahiden Samantha'sın.Hiçte tahmin ettiğim gibi değilsin." dedi gözümü üzerimde gezdirerek.Öfkeyle kaşlarımı çattım.
"Bu kadar saçmalık yeter.Ben eve dönüyorum."dedim yanından geçip giderken."Evde anneni bulabilirsen tabi."
Olduğum yerde durdum.Az önce içimde tuttuğum öfke dışarı çıkmak için yalvarırken ona karşı koymadım.Geri dönüp suratına olağan gücümle yumruk attım.Elim ağrımıştı ama o suratını toplayarak bana gülümsedi."Bir koruyucuya göre baya hafif vuruyorsun."
Söylediği şeyi umursamayarak konuştum."Annemle ilgili söylediğin şey de neydi ? Ona ne yaptılar ?"
Kendimi parçaları birleştirmek için zorluyordum ama bir sürü eksik parça vardı.
"Sana her şeyi anlatacağım ama burası güvenli değil.Her an başkaları gelebilir.Benimle gelmen gerekiyor."
Gözlerindeki ifadeden bir şeyleri okumaya çalıştım.Şimdi buradan kaçıp gidebilirdim ama hayatım boyunca bir sürü soru işaretiyle yaşardım.Belki ileride pişman olacağım bu cevabı verdim."Tamam geleceğim."
İlk fantastik hikaye yazımım yorumlarınızı bekliyorum bölümleri 2 günde bir yayınlayacağım.Yani bölüm bekleme sıkıntısı olmayacak. İlk yazımıma göre sizce nasıl ?
Bu bölümleri daha iyi olduğunu düşündüğüm anlatımımla yeniden yazıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucu (DÜZENLENİYOR)
FantasySamantha Daron daha 8 yaşındayken kolunda bir sekiz işareti oluşmuştur.Doktorlar vücudunda meydana gelen değişikliklere anlam verememektedir.İnsanlara göre olağandışı özellikleri vardır.Daha iyi duyabiliyor , daha hızlı koşabiliyor ve insanlardan ço...