Adeta haftanın son günü diye anırırcasına çalan alarmın sesiyle uyanmıştım.
Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Üzerimi giyinerek odadan çıktım. Annemler kahvaltıya çoktan başlamıştı. Hızlıca Kahvaltımı edip çıktım evden
Okula vardığımda herkesin anonsu dinlediğini farkettim.
Yarın bi parti yapılıcaktı, öğrenciler arasında. Sınav haftasından çıkmıştık ve kafa dagitmamiz için yapılıyordu. İşte özel okulun ayrıcalığı.
Güzel bi fikirdi partileri severdi. Ve burağında gelicegini biliyordu.
Okul nihayet sona ermişti, eve gidip elbise arayışına girişti. Bakındı ama dolabında hiç bir şey bulamamıştı. Çok güzel olmalıydı. Burağın dikkatini cekmeliydi. Yani öyle umuyordu.
Annesinden kredi kartını alıp avm'ye gitmek için evden çıktı. Evin az ilerisinde büyük bir avm vardı, belki aradığını bulabilirdi, sonuçta onca mağaza vardı içinde. Yürüyen merdivenlerden çıkarak bir mağazaya girdi. Beğendiği elbiseleri denedi ama içine sinmedi. Oradan çıkıp başka mağazalara girdi. Böyle böyle bir kaç mağazaya girip çıktı. En sonunda bir elbiseyi seçmişti
Oradan da topuklu ayakkabı bakmaya giderek aldı, çanta seçiminden sonrada eve doğru yola koyuldu.
Parti yarın aksamdi ama şimdiden herseyi hazır etmeliydi. Yarına birakmaktan iyidir diye düşündü.
Eve geldiğinde annesine kredi kartı için teşekkür ederek odasına gitti. Aldıklarını dolaba koyarak ödevini yapmaya koyuldu.
Saat 10'a geliyordu. Artık uyumalıydı. Anne ve babasına iyi geceler demek için salona geçti ama onları göremedi. Masanın üzerindeki nota gözü takıldı ve okudu. Halası yurt dışından geliyormuş onu almaya havalimanına gitmişler. Neden bu evde herseyden en son benim haberim oluyor? Diye düşündü.
Odasına gidip yatağına yattı. Yastığı o kadar rahat, yorganı öylesine şevkatle onu sarmalıyordu ki uykuya hemen dalıvermişti.
Yarının çok güzel geçmesini umarak..***
Sabah alarm sesi olmadan uyanmak ne güzel.
İnsan istediği saatte kalkınca mutlu.
Gözlerini yavaşça açtı tavana bir süre baktı. Sonra gözlerini bir daha kapattı.
Bi yarım saat sonra uyanmıştı. Daha fazla uyuyamayacağını düşünerek doğruldu. Yatağının içlerinde olduğunu düşündüğü telefonunu eliyle yokladı ve telefonunu buldu. Ekranı açıp saate baktı. 12'yi geçiyordu. Çok uyumuş olmasına sevindi. Uyumak iyidir! Uyuyun! Çünkü uyumak!
Yataktan kalkarak lavaboya gitti islerini hallettikten sonra salona geçti babası annesi ve halası oturmuş Kahveler eşliğinde sohbet ediyorlardı. Halası Onu görünce "oo benim böceğim gelmiş" diye söylendi.
Evet halasi hatta amcası bile onu küçüklüğünden beri öyle severlerdi. Belki başkasına bu hitap şekli garip gelebilir ama kendisi alışkın olduğu için tuhaf gelmiyordu. Koşup halasina sarıldı ve sanada Günaydın halacim dedi.
Biraz konuştular.
Yakında kuzeni de gelicekmiş tabi halam bu aksam geri dönücek fakat kuzenim bir kaç hafta sonra buraya gelicekmiş. Daha da iyisi bizde kalicak ve son yılını burada okuyacakmis. Aynı okulda da olucaz.
Kuzeni erkekti ve kendisinden 1 yaş büyüktü
Lise sona gidiyordu. Küçüklüğünden beri iyi anlaşırlardı. Abi diye hitap edicek bi yaş aralığı olmadigindan abi demezdi zaten.
Halasiyla sohbeti bittiğinde mutfağa giderek tabağa nesquik koydu ardından da süt ilave etti. Şuan kahvaltı hazırlamak istemedi.
Nesquik bittiğinde tabağını kaldırarak dişini fırçaladı. Odasına giderek telefonunu eline aldı. Dün gece uyku fazla tatlı gelmişti burağın hesabina bakamadan uyuya kalmıştı.
Hemen burağın hesabina baktım sadece partiye hazırlık diye alışveriş merkezini çekip atmıştı.
Belli ki o da partiye özeniyordu.
Saat 3 bucuğu geçiyordu. Bi duş alıp hazırlanmaya başlamalıydı. Saat 7 de parti alanında olmalıydı.
Banyoya gidip ılık suyla duş aldı. Çıkıp hemen saçlarını kuruladı ardından fön çekti. Saçları uzun olduğu için uzun sürmüştü. Kısa tulum tarzı almıştı. Onu da giydikten sonra makyajına geçti fondötene ihtiyacı yoktu, rimel sürdü ardından parlatıcı ve hazırdı. Topuklu ayakkabılarını da giydikten sonra saate baktı, saat 6'yı geçiyordu. Hemen evden çıkarak taksiye atladı. Parti bar tarzı bir yerdeydi fakat bizim okuldan hariç kimse olmayacaktı çünkü barı kapattırmıştık. Böylesi daha iyiydi.
Barın önünde durduklarinda herkesin yavaş yavaş geldiğini gördüm, 7'ye 10 vardı. Taksinin ücretini vererek indim.
Büyük bi bardı. Kapının önünde iki tane izbandut gibi adam.
Tam kapının önüne geldiğimde girmeme müsade etmediler. Ne kadar bu okuldan olsam da damsız alınmıyormuş. Bundan daha yeni haberim oluyordu. Kahretsin!
Tüm umutlarım tükendiğinde omzuma bir el dokundu onun burak olma umuduyla arkamı döndüğümde Çağlayanı karşımda gördüm. Hani şu bizim sınıftaki ikizlerin biri. Burak olmasa da Allahtan bi yabancı değildi. Iceri beraber girdik. Ona teşekkür ettim ve bi masaya geçtik. Herkes müzikle eğleniyordu. Burakta bir kızla giriş yaptı bara. Yanındaki kızı tanıyordu. Gecende yolda ağlayıp bırakıp gittiği kızdı.
Onu yanında getirmesine şaşırmıştım daha da şaşırdığım nokta, o kızın bizim okuldan olduğuydu.
müzik sesinin kesilmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Mikrofona okul öğrenci Başkanımız geçmişti.
"Merhaba gençler evet gördüğüm kadarıyla baya eğleniyoruz ha?"
-EVETT
"O zaman bu eğlencemize biraz da rekabet dolu bir yarış katalım ne dersiniz?"
Herkes meraklı bakışlarla baktığında
"Bi yarış yapalım ve bu da şarkı yarışması olsun.
İki birinci seçilicek bir kız ve bir erkek.
Kazanan bu kişiler Kral ve Kraliçe olucak.
Bir ödül de olucak. Romantik bir sinema! Fakat bu ödüle kral ve Kraliçe hazretleri gitmek zorunda.. Eğer ki gitmezler isee!
Bizler tarafından cezalandırılıcaklar. Ama gözünüz korkmasın ha! Alt tarafı okulun o dağınık ve karmaşık kütüphanesini toparlayacaklar. Hem de bu ceza da okulun yararına olur fena mı?
Herkesin gözü korkmuştu, çünkü fazlasıyla dağınık idi.
Ve birazdan korkusuz olanlar yani sesine güvenenler öne atılarak adını yarışmaya yazdırmaya başladı.
Bi baktım ki burağın arkadaşları ona ısrar ediyor.
"hadi kaptan sen yaparsın! "
"Sesin gayet iyi yapabileceğini biliyosun kaptan."
"Oraya çık ve rapla sahnenin tozunu attır dostum."
artık son gazla burak da ismini yazdırmaya gitti.
Burağın sesi dedikleri kadar iyiyse onun başka kızla birinci olmasına izin veremem. Başka bi kızla sinemaya gitmesine izin veremem. Hemde romantik! Asla. Zaten sesime güveniyorum, burak katılmıyor diye katılmicaktım.
Bende ismimi yazdırdıktan sonra yarışma isimleri kapandı ve ilk isimle başlatıldı.
Kız bazı yerlerde detone olsa da fena değildi.
Ikinci isim de bir kıza aitti.
Şarkının tonundan cikmasaydi kazanabilirdi, ama suan sanmıyorum.
Üçüncü isim ise erkekti.
Güzel başlamıştı ama güzel bitirememisti.
Sonrasındaki kız gayet iyiydi.
Bir kaç kişi daha söyledikten sonra sıra burağa gelmişti.
Asap ferg - Plain Jane söylicekti.
Vay canına baya iddalı. Hem ingilizce hem rap.
Merak ediyordu. Herkes gibi..
Şarkının başlamasıyla burak sözlere girdi. Sahnede haraketleri de bi yabancı rapcı gibiydi. Sesi de güzel bu kadarını beklemiyordum. Kesin seçilirdi.
Herkes bayılmıştı.
Şarkı bittiğinde alkış tufanı koptu. Sahnede kesinlikle harika ve göz kamaştırıyordu. Sanki bir kere daha aşık olmuştum. Çağla yanıma gelerek "seninki fenaa" dedi.
Sıra kendisine gelmişti. O alışılmışın dışına çıkmayacaktı, Türkçe söyleyerek.
Baya heyecanlanmıştım.
Uğur Akyürek - Aşk İzi
Burağın aksine fazlasıyla duygu yüklü bi parçaydı.
Müziğin sesiyle şarkıya girdim. Söyleyerek alışmıştım sahneye.
İnsanlar söylememden memnun kalmışlar gibi bakıyorlardı. Bu beni memnun etti.
Şarkının ortalarında bi kaç çift dans etmeye başladılar. Şarkının sonuna doğru ise çoğu dans ediyorlardı.
Bittiğinde durup herkes alkışladı ve sahneden indim.
İkizler yanıma gelip "hanımefendi bi imza alabilir miyiz?" Dediler.
Gülerek "ya yapmayın şunu" dedim.
"Ama cidden sesin resmen kulak okşuyordu, hem burak da beğenmiş gibi izledi baksana."dedi.
Burağa fazla bakamamıştı, baksa heycani daha çok artardi biliyordu. Ama begenmesine sevinmistim.
Sonuçlar 5 dakikaya belli olucaktı.
Burağın ve kendinin olmasını umuyordu.
Sonuçları açıklamak üzere okul öğrenci Başkanımız geldi sahneye.
"Evet arkadaşlar baya eğlendik, güzel bir yarışma oldu. Ve artık birincilerimizi açıklama zamanı geldi. Hiç uzatmadan açıklıyorum. Birincimiz yani kral seçilen ismimiz Burak Yörük!"
Arkadaşları tebrik ederek sarıldılar.
"Şimdi de kralicemiz olan isim ise Beste Yücesoy!"
Beste şaşırmamıştı, zaten kendine güvenerek girmişti yarışmaya. Arkadaşları onu da kutlarken burak da göz ucuyla ona bakıp tebessüm etti.
EVET EVET YANLIŞ GÖRMEMİŞTİ TEBESSÜM ETMİŞİ.
"Kral ve Kraliçe olan isimlerimizi tebrik ediyorum.
Pekala şimdi geldik en önemli sorumuza, ya sinema ya kütüphane temizliği?
Burak ve Beste birbirine bakarak aynı anda sinema dediler. Ikisinin de kütüphaneyi temizlemeye niyeti yoktu. Partinin sonuna doğru burak bestenin yanına gidip yarın için sözleştiler.
Pazar günü öğlen için sinemaya gidiceklerdi. Tabiki beste de heycan dorukta.
O gece eve gidip hemen uyudu.
Sabaha alarm kurduğu için alarm sesiyle kalktı.
Hemen banyoya gidip elini yüzünü yıkadı.
Rutin kahvaltısından sonra banyoya gidip duş aldı.
Çıkıp saçını kuruladı ardından uzun ve güzel saçlarını düzleştirdi.
Beyaz göbek üstü penyesinin altına mavi kot pantalonunu giydikten sonra üzerine siyah deri ceketini de geçirdi. Ardından rimel azcık far ve dudak parlaticisini da sürdükten sonra hazırdı. Saat 12'ye geliyordu. Siyah topuklularini giydikten sonra evden çıktı.Sözleştikleri avm'ye vardığında burak henüz gelmemişti.
Film afişlerine bakınırken "filmi sectiysen girelim Artık " diye bir ses duydum. Burağın sesiydi.
"Şu film güzel aslında? "
"Tamam her neyse Olur " derken bana yeni baktığını farkettim. Süzmüştü. Yüz ifadesinden tam olarak ne düşündüğünü anlamak imkânsızdı. Her ne düşünüyorsa iyi sakliyordu.
Filme girdik, arada kaçamak bakismalı bi aşama geçirdikten sonra film bitmişti.
Avm nin kapısına geldiğimizde ikimizde birbirimize döndük. Burakla ilk defa bu kadar çok yüz yüze bakıyorduk.
O lafa atlamadan hemen ben konuştum. O şimdi ne dicegini bilemez falan onu hiç yormiyim. Bak yine onu düşündüm.
"Artık ben gidiyim. Görüşürüz."
"Bende. Görüşürüz."
İkisi de aksi yöne yürüyerek ayrıldılar.
Aradan 1 saat sonra beste Starbucks'a gitti.
Kapıdan girmesiyle burakla karşı karşıya gelmesi bir oldu.
Bi süre bakıştılar..
Burak söze girdi.
"Bişeyler içelim mi."
"İyi olur."
kahve alarak masaya oturdular. Yine burak söze girdi.
"Aslında seni buraya davet edicektim ama gidicem diyince birsey diyemedim daha da."
"Yarışmanın zoruyla benimle sinemaya gelmek zorunda kaldın, ki ceza olmasa gelmezdin belkide reddederdin. O yüzden daha fazla konuşmak, vakit geçirmek istemezsin diye düşünmüştüm."
"Düşündüğün gibi olmadı."
Bir şey diyemedim. Resmen nutkum tutulmustu. Buraktan bu sözleri duymak..
Biraz daha oturduktan sonra kalkmak için ayaklandik. Akşam olmaya başlamıştı.
Dışarı çıktığımızda biraz yürüdük, yanımızdan pamuk şeker satan amca geçiyordu. Gözüm istemsizce takıldı. Çok severdim. Burak Fark etmiş olmalı ki. Amcanın yanına gidip iki tane pembe pamuk şeker aldı. Ve gelip bana uzattı.
"İkisi de benim mi?"
"Evet, yavru kedi gibi bakıyordun pamuk şekere, bence ikisini de yersin."
"Napim çok seviyorum. "
"Belli."
"Teşekkür ederim."
"Pamuk şekerin lafı olmaz."
"Bitek onun için değil, bugün için."
"Önemli değil. Benim için de degisiklik oldu."
Değişiklik mi oldu? Odun işte! Verdiği cevaba bak.
Bişey soylemeyip Yüzümdeki siniri farkedince telefonunu alıp resmimi çekti napıyosun diye gülerek utanmaya başladığımda bi kaç tane fotoğrafimi çekmişti bile.Sonra ikimizin fotoğrafını çekerek kendi ınstagram hesabında paylaştı. Beni etiketleyerek.
Beni takip etmediğini fark etti ve takip etmeye başladı.
Sanki bugün Allah tarafından ödüllendiriliyordu. istediği hayal ettiği bi kaç şeyi onunla yaşamıştı bugün. Hatta fazlasını!
Sanki burak da hoslanmisti onunla vakit gecirmekten.
Vedalaşıp ayrıldılar ve evlerine gittiler.
Beste otuz iki diş bi şekilde eve gitti, yatağa yatana kadar hep öyleydi.
Yatağa yattı eline telefonu aldı. Burağın hesabina girerek attığı fotoğraflarını ss aldı.
Bugün fazlasıyla ona karışmıştı. O harika bi detaydı.
Bu düşüncelerle uykuya daldı..Bu bölüm tam 1702 kelime. İlk uzun bölümüm
Fikir veren ve yeni bölüm yazmamda ısrar eden funda ve efe ikilisine teşekkürlerimi sunuyorum.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.