'Artık aynıyız. Sen ve ben birlikte yaşayacağız. Bu dünyanın değişmesini birlikte izleyeceğiz. Artık bir insan değilsin sevgilim. ' dedi.
Ellerim titriyor, gözlerimden yaşlar şiddetli bir akarsu gibi akıyordu. Karşısında güçlü ve korkusuz durmam gerektiğini biliyordum ama olmuyordu işte, ailemden ve hayatımdan ayrılmanın verdiği acıyla bir canavara dönüşecektim. Nasıl öldürebilirdim, insanları. Daha kimsenin kalbini kırmak istemezken ben onların boyunlarını kıracaktım.
'Hayır' diye bağırdım boğazımı yırtarcasına. 'Hayır bunu bana yapamazsın'. O iğrenç adam bana hala gülümsüyordu. Nasıl bu kadar acımasız olabilirdi.
O an ki hırsımla ayağa kalktım ve ona doğru koştum. O kadar hızlı gelişmişti ki ne olduğunu anlayamamıştım. Ona vurmak istiyordum. Fakat kollarımdan tutmuştu. Beni aynaya doğru çevirdi.
Olamaz! Bu ben olamazdım! Karşımdaki aynada bana bakan bir canavar vardı. 'Artık sen busun biz buyuz! Bunu o kalın kafana sok sevgilim' diye fısıldadı. Aynadaki kız ben olamazdım. Köpek dişlerim uzamış, gözlerim sonu olmayan bir kuyu gibi kapkaranlıktı. Kenarlarında şimşekler çakıyordu sanki. 'Tanrım bana yardım et ' sözleri dudaklarımdan eksik olmuyordu.
Adam saçlarımdan tuttu ve bana iyice yaklaştı kalp atışlarımızı duyuyordum. Gözlerimi gözlerine kilitledi, adeta büyülenmiştim sanki. O kırmızı renginin gözlerinde dans etmesini izliyordum sessizce. Nefes alıp verişlerimiz yavaşlamaya başladı. "Ben senin yanındayım, lütfen sende benimle ol lütfen " dedi.
İşte o an gözümden akan yaşı yere düşene kadar izledi. Sanki çok değerli bir eşya mışım gibi usulca yüzümü sildi. Eğer tüm bu şeyleri bana yapmamış olsaydı onu sevebilirdim belki de. Aldığı o güzel elbiseyi elime verdi ve giymemi istediğini anlamıştım. Odaya girdiği andan beri üstünde bir smokin olduğunu gördüm ve o çok.. Çok yakışıklı olmuştu. Gereksiz düşüncelerimi bir kenara atarak yapacak başka bişeyimin olmadığını anladım ve elbiseyi giymeye karar verdim. Şimdi keşke orada kendimi öldürseydim diyorum. Keşke.
Elbiseyi giymiştim sonunda ama saçlarım o kadar kötü duruyordu ki, kıvırcık olduğundan saçlarımı dağınık topuz yapmıştım. İçeri geldiğimde adam büyülenmişti sanırım benden. Ona o kadar acıdım ki istemeden, -bana bunu yapmasına rağmen- belkide hiç ailesi olmamıştı şimdiye kadar, onu sevebilecek kimse olmamıştı belkide.
"Harika!" dedi biraz yüksek sesle. "Tam istediğim gibi olmuşsun" . Elimden nazikçe tuttu ve odadan çıkmadan önce bana "Eğer bağırmaya kalkışırsan, sesini duyan insanları tek tek öldürürüm" dedi büyük bir soğukkanlılıkla. Ben ise sinirimden tırnaklarımı elime geçirmiştim, elimin kanadığını bile farkedememiştim bu iğrenç kabusda.
Beni çok şık bir salona götürdü. Bu bir baloydu, insanların kıyafetlerine bakılırsa. İçeri girdiğimizde herkes bize bakıyordu. Sanırım içerideki en güzel çift bizdik. Aman ne çift ama!
Müzik harikaydı, dinlendirici yavaş bir müzikti. Bazen hızlanıyordu ama düşüncelerimin esiri olmaktan kurtarıyordu, son zamanlarda yaşadıklarımı düşünmekten de. Adam yanıma geldi ve elimi tuttu, bir elini yavaşça belime sardı ve dans ettirmeye başladı. Daha önce birçok kez dans ettiğimden hiç zorlanmadım. Yüzümün asık olduğunu görünce bana "Hadi ama biraz gülmeye çalış o kadar kötü müyüm?" dedi. Bense içimden ona lanetler yağdırıyordum. "Nasıl gülmemi beklersin!" dedim sessizce. "Kaçırıldım, bir canavara dönüştüm, kan içtim! ve şimdi de hiç tanımadğım bir adamla, AH DOĞRU BENİ CANAVARA DÖNÜŞTÜREN ADAMLA birlikte dans ediyorum. "
"Benim adım Zachary. Senin adın da..?" diye sordu. O an yüzüne tükürmek istediğim bir adama ismimi söylemek o kadar zordu ki. Sanki boğazıma bir şey düğümlenmiş gibiydi. "Alyysa" dedim. Birden yaklaştı iyice ve daha da yaklaştı. Tam dudaklarımız birbirine değiyordu ki....
Arkadaşlar bu üçüncü bölüm. Biraz uzun oldu ama İnşallah beğenirsiniz diye umuyorum :D okuduğunuz için çok teşekkür ederim sizi seviyorum :D