Küçük Ben

443 32 5
                                    

-Yb'yi yazıyorum ;D :D::D:D Resimde ki kadın Eliz'in küçüklüğü.-

Beni bildiğin sürükleyerek götürürken kimbilir kaç kez yere kafa üstü düşüş yapmaya niyetlenmiştim ama hepsindende düşmeden kurtulabilmiştim. Ama son noktyı da koymuştu, belimi geçen genişlikteki devrilmiş bir ağacın üstünden kolaylıkla zıpladı. Aüaç bir yamaçtan düşmüş ve diğer yamacın ortasında ki kuytuya düşüp bütün yolu kapamıştı. Kesin bana gıcık olduğundan bu yolu seçmişti. Yoksa haatırladığım kadarıyla göle paralel uzanan bir paatika vardı. Eminim ordaydı ama beni buraya sokmuştu. Lanet çocuk. Ellerimle destek alıp kendimi yukarı çekmeye çalıştım ama değil kendimi yukarı çekmeği ayaklarımı bir gram yukarı bile kaldıramamıştm. Kollarım bana isyan ediyordu ve başımda... Çocuk ofladı ve atlayarak tekrar yanıma geldi. Bana bakıp burun kıvırdı ve tekrar ofladı. Aiden beni bir çuval gibi sırtına alınca şokla çırpınmaya başladım.

"Ya! Bırak beni! Ölmek mi istiyorsun bırak beni! Ya, ya, ya! Kişisel alınıma taciz bu!" Biraz sarsılınca çoktan ağacı yaklaşık 80 metre geride bıraktığımızı fark ettim.Aniden beni bırakınca popo üstü toprağa düştüm. Ahanda bir morlukta burada. Popomu ovuştururken hışımla ayağa kalktım.

"Seni tacizci!" Diye bağırdım ona.

"Tacizci? Seni taciz edebilmem için ilk önce resmen bir kız olmalısın küçük bir Yogi değil?"

"Ne anlamadım?!" Dedim ona kinle bakarken. Bana ayı demişti. Bana bildiğin ayı demişti. Ben pek dış görünüş aldırmazdım ama insanlar kötü şeyleri yüzüme aniden vurunca canım acıyordu.

"Diyorum ki ben bir Yogi'yle, gerçek bir kızı ayırt edebilecek kadar büyüğüm. Ve sana bakılırsa tombul ama çocuksu bir vücudun var."

"Ha?" diyebildim gözlerimi kaçırarak. İstemesemde üzerime alınıyordum ben bir kızdım sonuçta. Ve lanet olsun ki şu an gözlerim dolmştu. "SALAK." Dedim ve yürümeye başladım eve az kalmıştı ve ben evin yakın çevresini çok iyi hatırlıyordum. Aslında şöyle bir düşünürsek 7 yaşımın altında ki tek net hatırladığım anılarım bunlardı. Yollar. Ağaçların arasından koşarken içime dolan hava saçlarıma çarpan yel. Göle sarkan ıhlamur ağaçlarının kokusu... Hepsi bana bir şeyi aklıma getiriyordu.

Aniden aklımın ucunda bir ışık belirdi ve yanımda küçük bir kız oluştu. Tatlı bir elbisesi olan yeşil gözlü küçük bir kız.  Tüylerim diken diken oldu bu kız bendim. Gözlerinden ve elma elma yanaklarından anlamıştım bunu. Kız benim yanımda bana gülümseyerek koşuyordu. Aniden içimde oluşan boşluk bir şeye tekme atınca sendeledim ama koşmaya devam ettim. Aklım karışmıştı. Kız aniden kaybolunca birkaç saniye durdum ama sonra koşmaya devam ettim. Bir kaç saniye sonra önümde korkuyla kaçan küçük beni gördüm. O kadar çok korkmuştu ki bunu karışan adımlrından anlıyordum. Ama onu bu kadar korkutan neydi? Benden mi korkmuştu? Onu durdurmak için uzandığım sırada aniden tüyler ürpertici bir ses bana seslenince donup kaldım ve geri döndüm. Evin önüne sadece bir kaç ağaç kalmıştı sonra evin arazisine giriyordum. İçimi dehşet kaplamıştı sanki, hayır dehşet kaplamamıştı ben bizzat dehşete dönüşmüştüm. Zangır zangır titriyordum.

"Eliz.... Gelde oyun oynayalım... Benim... Canım... Çok... Sıkıldı." Bu erkek sesi beni korkuttuyordu. Kız ormandan çıktı ve evin önünde ki merdivenlerin önünde durup ormana bakmaya başladı. Onun yanına koştum ve onun yanına geldim.

"Senle oynamak istemiyorum. Annemi bana geri ver!"Diye bağırdık aynanda. Bu biraz kafa karıştırıcıydı. Evet şu an yanımda benim küçüklüğüm vardı ama tuhaf olan sanki şu an hem kendi gözümden görüyor hemde onun gözünden görüyordum. Bu gerçekten çok kafa karıştırıcıydı. O bendim, o da bendi ama ikimiz ayrıydık . Farklı görüyor farklı düşünüyorduk. Ama birbirimzi anlıyorduk, hissediyorduk. Bu gerçekten kafamı bulandırıyordu. Kız aniden benim ve onun çevresinde elinde ki taşla daire çizmeye başladı. Elinde ki taşı görünce şok oldum. Bu rüyamda ki taşa çok benziyordu. NE taşıydı bu? Onuda geçtim hangi rüyada görmüştüm bunu? ;Rüyalarımı hatrlamazdım ama bu taşın annemle ilgili olduğunu hatırlıyordum. Kız daireyi çizdikten sonra elinde ki taşla avucunu kesti. Aniden küçük bir kesik acısıyla yerimden sıçradım. Kirli elime baktığımda bir şey yoktu ama canım acıyordu. Kız yere çömeldi e gözlerinden yaşlar süzülürken kanayan elini toprağa sürdü ve bir şeyler mırıldandı. 

Var olan benlik, kaplanırken siyaha karanlık yaratıklardan saklamak görevindir toprak ana.

Bildiğim bir dildi ama ne anlama geldiğini bilmiyordum. (türkçe mırıldanıyor) Kızın sözleriyle çember alevlendi ve bir yıldıza dönüşmeye başladı. Kızıda çemberin tam ortasına aldı. Kızın yanında çemberin ortasında dururken gelen sesle onu arkama çektim.

"Eliz benle oynamak istemiyor musun? Neden benden saklanıyorsun?"

"Beni rahat bırak."

"kanını böyle ucuz şeyler için harcama Eliz. O kanının her bir damlası benim için değerli. Sen büyülü bir şeysin." Ddi etkilenmiş bir sesle konuştuktan sonra içimi korkuyla dolduran bir kahkaha attı. "Aynı annen gibi kokuyorsun. Seni özledim..."  Kız arkamda diz çöküp ağlamaya başladı.

"Lütfen beni rahat bırak. Snden nefret ediyorum!" Diye haykırdı ormana. Adamın ormanı keserek gelen gür sesi beni yerimdenn sıçrattı.

"Sen benim olmak zorundasın!" Anidn ormandan fırlayan siyah garip gaz etrafımda ki duvara çarptı. Arkamda ki kız korkuyla ayağa kalktı ve etrafımızı kaplayan karanlık duvara baktı.  Duvarda parlayan kalkan bizi koruyordu ama nereye kadar? Korkuyla duvara bakıyorduk. Ve korktuğumuz başımıza geliyordu. Duvarın zayıf noktası bulunmuştu. Ve şimdi orası eriyordu. Küçük Eliz elinde sımsıkı tuttuğu taşla sendeledi. Küçük ve çaresizdi. İlk gördüğümde ki gibi gülümsemiyordu artık. Onun çaresizliği canımı acıtıyordu. Kız gelip elimi tuttunca ona baktım. Karanlık dumana döndük. Biz yenilmicektik... 

Aniden herşey kayboldu bir ben ve birde etrafımı çevrilemiş birkaç insan. Bana tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Etrafımda oluşmuş yeni yanık toprağın tam ortasında duruyordum. Bu yanık az önceki çizilen çemberin aynısıydı ve ben onun ortasında tek başıma ayakta ağlamaktan harap olmuş bir şekilde duruyordum. Aniden verandanın kapısı açıldı ve bir kadın gülümseyerek dışarı çıktı. Basamaklardan inerken çıkan tahta gıcırdıları beni o kadar çok sakinleştiriyordu ki. Benden yaklaşık 9-10 cm kısa olan Nuni bana yaklaştı ve beni sıkıca kucakladı. 

"Canım kızım tekrar hoşgeldin." Ona sımsıkı sarıldım.

-Devam Edecek-

Şeytan - Aşk - OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin