Medya Sıla
GAMZE KANDEMİR
Ben Emre Gündoğdu . Bu anlaşmada istediğim tek bir şey var. O da sensin. Eğer bu anlaşmayı kabul edersen bir ay içinde evleneceğiz ve altı ay gibi bir süre içerisinde anlaşmamızın süresi dolacak. Kabul ediyor musun?
Evet. Kabul ediyorum. Başka bir seçeneğim yok... Saate göz attığımda az, çok az bir zamanım kaldığını fark etmem kısa sürmedi. Ya on beş dakika içinde o adamı bulacaktım ya da... Bu adam beni kapı dışarı etmeden, Coşkunluk yapacaktı ve... Gerisini düşünmek bile istemiyordum!
Uçarcasına yerimden kalktığımda ayağım, yere serdiğim yolluğa ilişti ve dizlerimin üstüne yere kapaklandım. Yaklaşık yirmi dakikam vardı ve ben hala ne giyeceğimi bile bilmiyordum. Hemencecik gardrobumu açıp kısa bir göz attığımda toplasan on tane alt, on tane üst kıyafetim vardı. Ve değişik tarzda giyebileceğim, kendime yakıştırdığım hiçbir kıyafete sahip değildim.
Ne giysem acaba diye kara kara düşünürken aklıma Ceren'in bugün bıraktığı elbise geldi. Tabii ya, anlaşma şartlarını konuşmak için giyebileceğim en iyi şey o elbiseydi. Umarım kurumuştu. Balkona gidip elbiseye dokunduğuda şans benden yanaydı, elbise haziran sıcağına dayanamayarak bütün ıslaklığını buharlaştırıp yok etmişti. Ütüye gerek duymayan elbiseyi üzerime geçirdiğimde şimdi sırada, altına giyebileceğim bir ayakkabı seçmekteydi. Açık olan dolabımın kapaklarını sanki biraz daha açabilecekmişim gibi genişlettim ama ne kıyafetlerim çoğaldı, ne de giyeceğim ayakkabıyı seçebildim.
Şimdi... Giyebileceğim zaten dört çift yazlık ayakkabım vardı. Birincisi kırık beyaz bir platform topuklu ayakkabıydı. Eğer bunu giyersem değil kendim, başkalarınında kaşını gözünü yarabilirdim. İkinci seçeneğim on bir santimetrelik bir stilettoydu. Aslında giydiğim elbisenin altınada çok iyi giderdi ama platform topukla koşamayan ben, bu ayakkabılarla yere toslamayı başarabilirdim. Üçüncü seçeneğim siyah beyaz çizgili converselerimdi. Ve dün geceden sonra, nerden geldiğini anlayamadığım suyla onlarda biraz... Islanmışlardı. Son seçeneğime, matematik sınavında çözemediğim soruyla bakışırmışım gibi bakıyordum. Giymem uygun muydu bilmiyordum ama oraya çıplak ayakla gidemeyeceğime ve sadece yirmi dakika kaldığına göre bu ayakkabıları giymekten başka çarem kalmamıştı. Karamel rengi kovboy botlarım, tam bir yaz elbisesi olan Ceren'in bana bıraktığı parçayla uyum sağlıyor muydu bilmiyorum ama biraz daha evde oyalanırsam bana sunulan fırsat kapısının sertçe yüzüme kapanacağını çok iyi biliyordum.
Adının Emre olduğunu tahmin ettiğim ve Ceren tarafından da tastiklediğim o çocuğun bana verdiği siyah kartviziti cebime attım ve siyah sırt çantamın içine elime ne gelirse doldurdum. Birde yatağın altına sakladığım ve bir adet nereden geldiğini anlamadığım eşyayı daha çantamın derinliklerine yolladıktan sonra anahtarıda alarak evden çıktım.
Evden çıktıktan sonra saatime bir göz atmak istedim. Ama ağzımı kocaman açmaktan başka yapabileceğim bir şey olmadı.
13:45 .
İki seçeneğim vardı. Ya, geç kalmayı göze alıp beş dakika sonra gelecek olan belediye otobüsüne binecektim, ya da daha bugün çektiğim bursumundan kalan son nakitide taksiciye ödeyecektim. İkinci seçenek daha cazip geldi.
Bir taksi önümde durduğunda arabaya uçarcasına atladım.
"Bu adrese ne kadar sürede varabiliriz?" Nefes nefese kaldığımda, göğüslerim bana inat bir tempo tutturmuş, bir inip bir kalkıyordu. Giydiğim elbise fazla memeliydi, kabul. Ama Ceren'in elbise tercihleri 'derin' dekolteden başlayarak devam ediyordu, ne yapabilirdim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA #Wattys2016
HumorEgosu boyundan uzun yakışıklı playboy. Erzurum'lu pehlivanın torunu Emre Gündoğdu. Hayatın toz pembe olmadığını yeni anlayan genç bir kız. Gamze Kandemir Mutluluğu ve kaderleri, kağıt üzerinde bir anlaşma ve olmayan bir bebek üzerine kurulu. Özgü...