Her şey o gün başlamıştı. Ben Cemre Gürsoy. Asiliğim soğukluğum ve kimseyi takmayan halimle merdivenlerin başında oturuyordum. Arkadaşlarıyla bahçede dolaşırken gözlerim istemsizce ona kayıyordu. Ve o an sanki iç sesim savunma hattını açmıştı ve kafamda dönüp dolaşan "Bu hatayı daha kaç kez yapmayı düşünüyor sun? " şeklinde uyarıcı bir soru geziniyordu.
Oysaki kafamda ki soruyu dinlemeyecek kadar meşguldüm.
Odak noktamı ondan alamıyordum.
Siyah saçları ve siyah gözleri vardı. Hafif çatık kaşları ile ben korkutucuyum havası veriyordu etrafına. Beyaz bluzun üstüne giydiği deri ceket onu olduğundan daha
yapılı gösteriyordu .
Sağ ayağı hafif öne doğru duruyordu ve sağ elinde kahvesini tutuyordu.
Keşke hayaller gerçek olsa di mi...
Çocuğu tanımıyor olmam da cabası bu takıntı mıydı yoksa hastalık mı bilmiyorum?
Son zamanlarda o kadar çok roman okuyordum ki roman karakterlerine aşık oluyor onları gerçek hayattaki kişilere benzetmeye çalışıyordum.
Ama her defasında aynı karakter karşıma çıkıyordu. En acısı da ne kadar tanımak istesem de geri zekalı aklım mantığı ile öne geçip beni durduruyordu.
Boyu kısa saçlarım ve kahverengi gözlerim vardı. Hafif kiloluydum ama çok gösterdiğimi düşünmüyordum. Herkes benim tatlı olduğumu düşünsede bana kalsa tipsizliğim diz boyuydu. Kimsenin beğenmesi umrumda değildi tek istediğim özgür ve rahat bir yaşamdı.
En yakın arkadaşım Reyhan, yanıma yavaşça yaklaştı ve birden
"Saçmalama yine lan" diye bağırdı.
Korkudan kedi gibi tavana yapışacaktım az kalsın!
Hayallerimin içine etmesine mi sinirleneyim yoksa kulağımın dibinde bağırmış olmasına mı bilemedim.
"Tövbe bismillah!"
Reyhan , uzun boylu, düz saçları ve kahverengi gözleri ile harika bir fiziği vardı .
Onunla dersten atıldığımızda tanışmıştım. Tanışma hikayemizde bir garip aslında ..
Kantinde, ona sarkıntılık yapan bir çocuğu bahçede ki ağaca bağlamış alnına yazı yazıyordu. Tam bir erkek düşmanıdır kankam:-)Her ne kadar sessiz sakin hanım hanımcık dursa da içinden ne çıkacağı hiç belli olmayan psikopatımdır.
Galiba bu yeteneği tiyatro okumasından geliyor."Ne bağırıyorsun lan hayalimin içine ettin! Defol"
dedim
hayal kırıklığına uğramış ses tonuyla. Sinsi sinsi sırıtıp
"Oh iyi ettim. Ulan manyak sana kaç kere diyeceğiz insanları kendi fantezilerine karıştırma diye " çemkire çemkire bağırmıştı . Resmen tükürüğü ile suratımı yıkamıştı.
"Sanane be sadece bakıyorum! Napiyim bakımıyım mı?"
Acınacak halde olduğumu ifade eden bir suratla
"Bakma canım bakma ! Ben acıyorum lan çocuğa allah bilir ne geçiriyordun aklından ! Yok lan sana bi daha kitap falan!"
Tek kaşımı kaldırıp sinsice sırıttım ve
"Sen öyle san " dedim. Tabi dediğim anda kafama gelen darbeyle sarsıldım.
"Lan oyarım gözlerini yaktirma bana kitaplarını,neyse yürü lan derse geç kaldık." İkimizde ayaklanıp merdivenlere doğru yürümeye başladık. Seval merdivenlerin başınsa bizi bekliyordu. Seval'de iki nolu erkek düşmanımızdır.Psikoloji bölümü okumasına rağmen kendi psikolojisini bozabilen tek insandır :-)
Reyhan la bana baktıktan sonra
"Bulmuşsun işte nerdeydi bu yine?"
diyerek kolumun öbür ucuna dolandı . Ona ters bir bakış attıktan sonra"Hey! Ben burdayım bana da sorabilirsin."dedim.
Beni hiç kaideye bile almadan konuşmaya devam ediyorlardı.
"Yine bahçede fanteziler kuruyordu. Hadi onuda geçtim millet sapık diyecek ona korkuyorum."
Seval girdiği koluma bir kalem batırıp konuşmaya başladı yine
" ulan bozdurma bana psikolojimi salak" diyip kafama vurdu kaşlarımı çatıp ona bakarken birden Batu yanımızda bitmişti .
Onun yanımızda bitmesinin tek sebebi "sapık" kelimesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Filofobi
Novela JuvenilFarklı hayatlarda insanların işledikleri suçlar yüzünden ceza alması sonucu kurulan dostluk entrika ve aşk üçgeni döngüsü sonucu hayatlarının hiçte farklı olmadığı anlaşılan bir grup arkadaşın hikayesi....