2- Ezik

228 16 4
                                    

İthafları yorum sırasına göre yapacağım. Yorumların hepsi birbirinden güzel! Çok teşekkürler!

Çalan zil öğle saatinin geldiğini işaret ediyordu.

Kalemimi ders kitabının arasına sıkıştırıp ayağa kalktım. Doruk geri çekilip kibarca bana yer verdiğinde ona gülümseyerek teşekkür etmiştim. Başını hızla salladı, bu önemli değil demek gibiydi.

Görevler dağıtıldığından beri herkesi bir telaş kaplamıştı. Öykü ve Nehir biraz rahattı, Doruk da öyle. O da yakın arkadaşı Baran ile ikili olmuştu. Bense Kayra’ya denk gelerek kendimi kanıtlamıştım. Kızlar çoktan kurgularını düşünürken ben onunla nasıl iletişim kuracağımı düşünüyordum.

Acımasız dünya.

Yemekhaneye inene kadar kızlar kurgularından bahsedip durdular. Ellerinde pek çok fikir vardı ancak bir şeyde sabit karar kılamıyorlardı. Onlara destek olmak istiyordum ancak heyecanları buna engel oluyordu. Sesleri birbirine karışarak geri bana döndüğünde yalnızca bundan kaçmayı diliyordum.

Yemek sırasına girdiğimizde elime bir tepsi aldım. Çatal, kaşık ve bıçak tepside yer ettiğinde yemeklerden almaya başladım. Çorbadan bir kaşık doldurdum. Pilav ve fasulyeden de biraz aldıktan sonra kasede sunulmuş salatayı kaptım. Kızlar benim için de yer tutmuşlardı. Oraya doğru ilerledim.

Tepsimi masaya bıraktım ve benim için ayrılmış yere oturdum. Bu yer Nehir ve Polen’in ortası, Öykü’nün karşısıydı. Polen’in bana yandan baktığını görmüştüm ve bakışlarımı bilerek kaçırmıştım. Kaşığımı çorbama daldırdım.

Polen’i anlatmak neredeyse imkansızdı. Geldiğimden beri herkes hakkında birkaç fikir edinmiştim ancak o çok garipti. Kayra ve Batın’ın aksine o değişikti. En azından o ikilinin belli özellikleri görünürdeydi: serserilik, havalı olmak… Doruk Polen hakkında birkaç şey anlatmıştı ama bu kız tutarsızdı. Dedikoduya göre, Polen biraz problemli biriydi. Ayrıca o Kayra’ya aşıktı.

Kayra kimseye yüz vermemişti. Bazen birkaç kızla görüldüğü olmuştu ancak bunun sayısı ikiyi üçü geçmezdi. O kızlarla da çok samimi olmamıştı. Doruk’un usta gözlemlerine göre kızlar onun için ön planda değildi. Çekiciliğine göre bu şaşırtıcı bir özellikti. Ondan beklenen kızlarla ve partilerle dolu bir hayat değil miydi?

Polen tüm bu karmaşada benim gibi düşünüyordu herhalde. Yoksa Kayra’ya aşık neden olsundu ki? Onu benden iyi tanıyor olmalıydı hem de. Ben yeni gelmiştim. Oysa o koskoca zamandır –üçüncü seneye giriyorlar- onu tanıyordu. Bence Kayra’yı elde etmek istiyordu. Bu gerçek sevgi bile değildi.

Onun huyları tarif edilemez derecedeydi. Giyim-kuşamı bile belli statü üzerindeydi. Hepsi mağaza vitrinlerinden fırlamış gibiydi. Makyaj yasak olmasına rağmen yüzünü kapatıcıyla kaplıyor, parlatıcı ve eyeliner sürmekten vazgeçmiyordu. Çevresindeki erkek sayısı az değildi. Bence popüler de sayılırdı. Ancak bazen gülümsüyor, tasasız davranıyordu. Bazense kulaklarımı tıkamama gerek duyacağım kadar yüksek sesle konuşuyor ve surat asıyordu.

Bakışları yine normal değildi. Gözlerinde saydam ve net bir ifade yoktu. Bana bakarken neredeyse beni öldürmek istiyor gibi görünüyordu. Bakışlarımı ona yöneltme zorunluluğu hissettiğimde bakışlarını benden kaçırmadı.

Omuzlarımı dikleştirdim ve sesimi düz tutmaya çalıştım. “Merhaba Polen.”

Kaşığı çorbanın içinde gezdirmeye devam etti. Bana bakmaya devam ediyordu ve sinirimi bozması için bu yeterliydi.

Bizim Hikayemiz ~ AskıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin