CESED

7 0 0
                                    



Ben, ben katil mi olmuştum?
Hayır, hayır böyle bir şey olamaz.


Ben kimseyi öldüremem.



Allah' ım yardım et, ben ne yapacağım şimdi?




Ben aklımdan binbir düşünce geçirirken Mert' in beni dürtmesiyle irkildim.



- kahretsin, ne yapacağız şimdi?



- ya..... yanlışlıkla oldu.  B........ben isteyerek yapmadım.  Mert ben.......ben çok korkuyorum!!!!!!!!




Ben ona bütün çaresizliğimle bakarken o,  iki eliyle gür saçlarını geriye atıp, gözlerini yumduktan sonra söze girdi;




- Onu ortadan kaldırmamız lazım, kimse yaşadıklarımızı bilmemeli.

- Ne?????????????





- Duydun işte, bir şekilde bu olayın günyüzüne çıkmasını engellememiz lazım.





- Hayır, hayır olmaz. Ben böyle bir şey yapamam. Polise gidip teslim olalım.




- Olum sen mal mısın?  Sen adam öldürmekten en az yirmi yıl,
ben de yardım ve yataklıktan en az
on yıl yerim.
Yani anlayacağın ikimizin de başı yanar.
Hayatımız biter olum, mahfoluruz!!!!!!!!





- Belki ölmemiştir, hiç nabzını bakmadık...





Mert koşarak adamın yanına eğilip nabzını kontrol etmeye başladı.




Sonrasında;


- Ölmüş   

dedi.  Ben korkudan ne yapacağımıbilemez haldeydim.

Sinirle ellerimi saçlarıma atıp çekiştirmeye başladım.

Bir yandan da söyleniyordum.



- Lanet olsun, lanet olsun,
lanet olsun.......




Mert yanıma gelip elini omzuma attı ve;



- Orhan, burada oturman bişey değiştirmez, kalk da bir an önce şunu ortadan kaldıralım.



Kafamı hızla aşağı - yukarı sallayarak yerimden kalktım. Mert;


- Onu denize atalım ha, ne dersin?



- Yok o zaman bulma ihtimalleri yüksek. En iyisi onu kuytu bir yere  gömelim.  O zaman kimse farketmez bile.





Biraz düşündükten sonra başını hafifçe evet anlamında salladı.




-Evet, işte bu olur. Ama bunu gece yarısı yapalım. O zaman etrafta kimse olmaz.


sen bekle ben hemen evden arabayı alıp geliyorum. 

- Tamam.



-  İki  saat oldu, nerede kaldı bu Mert?


Elimi cebine attım veson anda telefonu evde bıraktığım aklıma geldi. Oflayarak başımı ellerimin arasına aldım.
Omzunda hissettiğim elle başımı o yöne çevirmem bir oldu.

Gelen Mert' ti. Ve fazlasıyla korkmuş görünüyordu.
Korkuyla ayağa kalktım ve ;

- Ne oldu Mert, bu halin ne?

  

- Po- polis geliyor.  Bi- biri  bizi şikayet etmiş.


- Ne? Olum ne yapacağız şimdi?


Korkuyla saçlarını çekistirip bir ileri, bir geri yürüyerek

" bilmiyorum, bilmiyorum "

diye sayıklamaya başladı.
Yakından siren sesi duyulunca olduğum yerde donakaldım.
Eğer böyle durmaya devam edersek başımızı belaya gireceği işten bile değildi.

Hemen omzumu silkeleyip;

- Mert kendine gel, kaçmak zorundayız. Hadi!!!!!!!!!!!


dedim ve kolundan tutup onu arabaya doğru çekiştirmeye başladım.

Mert hızlıca kolunu benden çekip, yerdeki adam göstererek;

- Bunu burada mı bırakacağız?


dedi. Ben olayın şokuyla adamı unutmuştum bile.
Hemen yerdeki adama eğilip ayaklarından tutup çekiştirmeye başladım.
Mert de kollarını kavramıştı.

Sonra arabanın garajını açıp arabaya koyduk. Ve vakit kaybetmeden arabaya bindik.







Şoför koltuğuna ben oturmuştum ve arabayı sürebildiğim kadar hızlı sürüyordum.

Biraz daha ilerledikten sonra ormanlık alana gelmiştik.
Hava iyice kararmıştı. Sonra arabadan inip adamı garajdan çıkardık.
Ve şükürler olsun ki Mert kazna- kürek getirmeyi akıl edebilmişti.


Ben kazmayı  Mert de Küreği alıp hızla kazaya başladık.
Yeteri kadar kazdıktan sonra ben ayaklarından, Mert de ellerinden tutup mezara koyduk ve üzerine toprak atmaya başladık.



Bir süre sonra toprak atma işimiz bitti.

Mert hemen dizilerinin üzerine çöküp kafasını yere bastırdı.

Ben de olduğum yerde sırtüstü uzandım ve Mert' e dönüp;

- Bu gece burada uyuyalım ha, ne dersin?

Mert birkaç sanıyorum düşündükten sonra başını hızla yukarı - aşağı salladı.    



Ve  gece orada sızıp kaldık.






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Lavinia' mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin